Bayanlara yaş sorulmaz derler..
Niye sorulmaz çözemedim yıllardır..
Yıllardır diyorum, 40 yaşını devirmek üzereyim..
Anlayacağınız, kırkından sonra değil,
Farkından sonra başlarmış hayat deyip,
Çizdiğim güzergahı adımlıyorum, bazen hızlı, bazen yavaş..
Yani kendi kendimi farkettikten sonra başladı hayat benim için..
Neyse sonuç olarak hissettiğim yaştayım..
Yani 40..
Ben yıllardır tabiri caizse gurbetteyim..
Her uzakta yaşayan gibi bende fırsat buldukça memleket ziyareti yaparım..
Geçen hafta baba evindeydim..
Müstakil evin verdiği rahatlık,
Çardakta sabah kahvaltısı eşliğinde yapılan,
Tadına doyulmaz dedikodu ile karışık sohbet,
Gece geç saatlere kadar,
Yeğenlerle beraber saz eşliğindeki türküler..
Anlayacağınız her hücreme yerleşmiş bir tat..
Son gün bir akraba ziyaretine giderken,
Yıllar önce okula gidip geldiğim sokakta buldum kendimi..
Anlayacağınız zaman sokağında..
Farkında olmadan yıllar önceye götürdü beni..
Uzun zamandır o yolu kullanmamıştım..
Aradan yıllar geçmesine rağmen değişmemişti çoğu şey..
Mesela her okul çıkışı meyvelerine çöreklendiğimiz bahçe,
Minibüs güzergahı, üç katlı gizemli yeşil ev..
Bu yeşil evle ilgili ne senaryolar yazmıştık arkadaşlarla..
Herşey yerli yerinde..
Tek yerinde kalmayan benim..
Yaşlandığımı farkettim , çocuk dediklerimin çocukları olduğunu görünce..
Yada yaş aldığımı..
Zaman koşar adım geçiyor ömrümüzden..
Bizden çoğu şeyi götürerek veya ekleyerek..
İyisiyle kötüsüyle..
Hepimiz bir güzergah belirlemişiz bazen bir adım önde, bazen geride..
Hiçbir şey kalıcı değil, ne dertlerimiz, nede aldığımız bu nefes..
Tek bildiğim, hayatın öğrettiği, beklettiği, uslandırdığı ve zaman zaman bezdirdiği..
İnsanların yaptıklarına sabretmeyi değil,
Görmezden gelmeyi öğrettiği..
Tekrarının olmadığı, hem de hiçbir şeyin..
Yıllar önce yaptığım aptalca şeyleri düşündüm..
Dert ettiklerime güldüm..
Sonra kendi kendime “böyle aptalca şeyler yapmasaydım neye gülecektim” dedim..
Hayatımın belkide önsözü olmuş o zayıf çelimsiz kızın yaptıkları,
Şimdi beni gülümseten tarihimin neredeyse hatırladığım ilk sayfalarında kaldı..
Karşılaştığım okul arkadaşım bile beni tanımadı..
Belki hatırlamadı bile ismimi..
Kiminin hatırlayınca tebessümlerindeyim belki,
Kiminin beyaz tşört, kot pantolonla anısında..
Eveet.. Şimdi 40 yaşında, ağır bedeniyle sessiz bir kadın adımlıyor bu sokağı.
Yıllara inat, saçımdaki aklara inat..
Ben hala varım diyerek adımlıyorum sanki..
Yaşamanın, nefes alıp verebilmenin güzelliğinin bir kere daha farkına vararak..
Yaşım ne olursa olsun, hayatın beni eskitmediğini,
Hayatımı kendi ellerimle çizip, karalayıp,
Bazen temize çekip yenilediğimi bir kere daha farkettim o yolu yürürken..
Ve dedim ya; hiçbir şey kalıcı değil ne dertlerimiz, nede aldığımız nefes..
Farkında olmadan zaman çalıyor bizden..
O yüzden sevgili dostlarım, Hayat bizi eskitmeden , biz hayatımızı yenileyelim..
Yorum Yazın