Dünyanın hepsini doğuran,
Ama sıra küfre geldi mi, ağızdan düşmeyen kadınlar..
İncelik, zarafet, aşk, anne, bacı, baş tacı
Denilince ilk akla gelen..
Ama her nedense, kıymeti olmayan,
Eli hamurdan çıkmayan,
Eşine kadın, çocuğuna ana, kayınvalideye gelin,
Anaya babaya evlat, kardeşe bacı olmuş
Yalnızca kendi olamamış,
Dünyanın kölesi kadınlar..
Yıllarca evli kalıp, bir dönemeçte kendini bulduktan sonra
“Dur” demeyi öğrenip,çoğu zaman yerinde sayan kadınlar..
İçki masalarında meze,
Kaldırılan kadehte akıldaki hatunlar..
Namus entarisi üzerine yapışan,
Bu uğurda anlamsızca öldürülen, dayak yiyen kadınlar..
Çok uzağa bakmayın..
Şöyle bir etrafınıza bakın, gözlemleyin,
Etraf mutsuzluktan, umutsuzluktan feri sönmüş,
Ben çok mutluyum diyen kadınlarla dolu..
Çoğu çaresiz, yalnız, istemediği bir hayatı yaşıyor..
Şöyle biraz sohbet edip, dinlediğinizde hikayesini,
Umutsuzluğunu ve mutsuzluğunu dinliyor buluyorsunuz kendinizi..
Bir kalıba sokulmaya çalışılan,
Özünden çıkmış çıkışmış kadınları görüyorsunuz..
Çoğu zaman, kendi ile dünya arasında sıkışıp kalmış,
Bir güzel söze, sevgiye, verilecek değere aç onlar..
Dünyanın çilesi, neşesi, güzelliği, namusu onlar..
Ne güzel demiş eli öpülesi usta Neşet Ertaş;
“Kadın insandır. Biz erkekler ise insanoğlu”
Buradan tüm insanoğullarına seslenmek istiyorum..
Kadınlarınıza değer verin.
Onların kadın değil önce insan olduğunu hep hatırlayın..
Unutmayın, onlar olmasaydı sizler insanoğlu olarak
Devam edemeyecektiniz..
Yorum Yazın