-Her zaman bir mücadele içerisinde olabilirsin ama mücadeleden ileriye gidemezsin.
İnsan çocukluğundan arındığı an, zamanının bugünden ibaret olmadığını düşünmeye başlar. Asıl mücadele geçmişi ve şimdiyi yaşamaktan vazgeçtiğinizde başlar.
İnsani belki diğer canlılardan farklı kılan en önemli unsur, öleceğini bilerek yaşamasıdır. Oysa ki diğer canlılar bunun aksine daha anlık bir yaşam sürerler.
İnsanlar hayatlarının kesin bir çizgide ilerlemesini arzularlar. Aile hayatları, iş hayatları ve insan ilişkileri. Hepsini bir bütün olarak görür ve aslında aşırı duyguları barındırmak istemezler.
Aşırıya olan rahatsızlığın sebebi insanın iç dünyasından kaynaklanır. Bu iç dünyamız bize sabit ve düz bir yaşamın rahatlatıcı yanlarını gösterir. Gündelik işlerimizden uzaklaşmamız ve köşeye çekilmemizi ister. Buna karşılık olarak içimizde büyük bir çığ meydana gelir. Bu çığ birikintisinin adı; sıkıntıdır. En sabit olandan tutun, en aşırı ve absürt olana kadar bir yol düşünün, yolun başında, ortasında ve sonunda, insan sıkılır. Bu sıkıntının adı ise ‘Yaşam’ın kendisidir.
İnsanın yaşam ve ölüm arasındaki çizgiyi tutamayacağını bilerek bir ömür geçirmesi; başta beni olmak üzere sizleri de delirtmesini beklerdim. Görüyorum ki bunun aksine geçen her gün belki daha umutlu ve kararlı belki de daha azimli ilerleyiş göstermişizdir.
İnsan doğası gereği, mücadele edemeyeceğini düşündüğü olayları göz ardı ederek kendi hayatına yoğurur ve aslında öyle bir şeyin mümkün olmayacağını kişi kendisi dahil, etrafındakilere inandırır.
Mücadele insanı en çok kendi hayatının merkezinden uzaklaştığı vakit yoracaktır. Kişinin kendisinden başka birisinin planlarına ve fikirlerine saygı göstermeye başladığı ve o kişi ile hem fikirde olduğunda yorgunluğunu hissedecektir.
İnsanın kendini geliştirmesindeki en önemli etkenlerden birisi de aslında diğer kişilerdir. Ben öğrenirim, sizler için, sizler öğrenirsiniz bir başkası için. Fakat bunu hayatınızın merkezi haline getiremezsiniz.
Bununla beraber insanın kendisi ile mücadelesi başlar. Kendi fikirleri ve başkalarının fikirlerini harmanlar.
Belki özgün, belki başkalarından aldığı paylarla doğan fikirlerini kendi fikirleri ile yoğurur.
Bir insan mücadelesinin, çabalarının daima esiri olacaktır. Vazgeçtiğiniz vakit pişmanlığını, devam ettiğiniz an ise yorgunluğunu yaşayacaksınız.
İnsanlar isteyerek doğmamışlardır ama isteyerek ölebilirler. İstemediğiniz bir yaşam, istemediğiniz bir mücadele ve bunların yanında istekleriniz.
İnsanlar mücadelelerini her daim başkalarına yıkarlar. Başarısız hayatlarınıza oğullar ve kızlar getirirsiniz. İstersiniz ki yarım kalan mücadelelerinizi onlar üstlensin ve başarılı olsun.
Üzgünüm efendiler ve hanımefendiler. Yarım kalan mücadelelerinizi henüz dünyaya gelmemiş ve kendi amaçlarınız için dünyaya gelmesine vesile olacağınız tohumlar, bazen verimsiz ve gereksiz olur. Bunun riske atılmasının sonucu da buhran olur. Verimsiz bir toprak, verimsiz bir tohum, ne ile sularsanız sulayın ne ekerseniz ekin, bu toprak ekilemez, bu toprak biçilemez ve bu toprak sürülemez.
İnsan mücadelesini alıp, bu diyardan gidebilmelidir. Belki de gitmek en doğru seçiminizdir.
Yorum Yazın