Kırşehir Anekdotları kitabıyla tanıdım kendisini.
Bir Kırşehir sevdalısı olarak bildim.
Kitabının başlığını Kırşehir’e yaptığım bir ziyareti anlattığım yazımın başlığına verdim.
Sevgi dolu ve Babacan kişiliği ile her zaman dostluğunu, yakınlığını yanında hissetim.
Gitmesem, görmesem de dilinden düşürmediği, Mucur’da ki mütevazi meyve bahçesi ve evini her zaman hayal ettim.
Sürekli okuyan, sürekli araştıran kişiliği ile yazdığı makaleleri takip ettim.
Kitaplarla dostluğunun o kadar ilerlediğini duydum ki, bir ara eşinin kitaplara olan aşkından dolayı kıskançlık krizine girip yakmaya kalktığını bile kendi ağzından öğrendim.
Anlattık, anlatmasına da kim bu!
Yazılarının sonunda kullandığı “sözün özü” lafı gibi, sözüde bir özüde bir Duran Erdoğan ağabeyimiz.
1947 doğumlu, 70 yaşında.
Ama kim der 70 yaşında diye…
Ben ona 70’lik delikanlı diyorum. Yeni araştırmalar, yeni projeler, yeni birşeyler peşinde. Yaşıtları gibi, gün öldürmek değil, aldığı her nefesin hakkını layıkıyla verebilmek için üreten bir insan Duran Erdoğan ağabeyimiz.
Yaş yetmiş, iş bitmiş lafını dibe vurduran bir insan Duran Erdoğan ağabeyimiz.
Ülkemiz her ne kadar da genç bir nesle sahip olsa da Duran Erdoğan ağabeyimiz gibi kalemlerimizden öğreneceğimiz çok şey olduğunu unutmamak lazım.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın