Ağalara gol atılır mı hiç
Yıllardır ağaların kölesi olmuş ve onlara dikleşmeden ne isterlerse yerine getirmiş yöneticilerin eski devirlerinde oluşmuş bir alışkanlıktır bu. İçeride ABD nin altına yatıp, dışarı çıkınca efelenmelerine izin veren bir alışkanlıktır yine. Kölenin sahibine itiraz hakkı var mı? İtirazsız ne isterse dediklerinin yapılmasına alıştırılmış bizim eski yönetimler. Merih Demiral’ın kurt işareti yapması asıl sebep değil Avrupalılar için. Kurt işareti işin bahanesi. Demek istiyorlar ki köle ağaya gol atabilir mi? Niye gol attın diye çocuğa saldırıyorlar.
Rahmetli Sinan Ateş
Bu işte bir gariplik mi görmek lazım. Kenan Evren’in aracı olduğu 1980 darbesi bu olayların asıl sebebi olsa gerek. Sonrasında Muhsin beyden yana olanlar dâhil olmak üzere Ülkücüleri yer altına indiren bu darbenin sonuçlarıdır. Biraz da dış görünüş itibarıyla bıçkın. Eyvallah etmeyen. Gözünü daldan budaktan esirgemeyen. Kabadayı görünümündeki ülkücülerin tam da mizaçlarına uygun bir eylem fırsatına zemin hazırladılar.
Sinan Ateş olayı zannımca bu geleneğin belki son kalıntılarıdır. Tanıma fırsatımız olmadı ama güzel bir delikanlıya benziyor. Faili ve azmettiricileri sonuna kadar araştırılmalıdır. Km vurduya bırakılmamalı. Faili azmettiricisi meçhul kalmamalı. Eski derin devletin gölgelemelerine benzer bir durum olmamalı. Çatlı olayında olduğu gibi. Asıl garibime giden işe yaramaz solun elinde oyuncak edilerek kıymetinin azaltılma sıdır.
Ayşe Hanım; hanım hanımcık bizim örfümüze ve geleneğimize bağlı sadık bir eş ve hanımefendidir. Onu alışmadığımız insanlarla propagandaya alet edilmesine üzülü yorum. Solun siyasetçilerine bu fırsatı nasıl veriyor aklım almıyor. Reis kendisini kabul etti ve ayrıntılı görüştüler. Buna rağmen ilgisiz kalınmadı.
Bilindiği gibi rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu olayında benzer bir durum olmadı. Aile den hiçbir fert bu tuzağa düşürülemedi. Kendisine yakışır bir tavır sergilendi. Ben şahsen Yazıcıoğlu’ nun hanımı tarafından epeyce dost ve arkadaş tanırım. Onlarda ciddi olarak olayı kendi ekseninde karakterli bir şekilde göğüslediler.
Kayseri’den Suriye’ye
Şu anda Türkiye de hiçbir olay ekonominin, enflasyonun, hayat pahalılığının, aşırı fiyat artışlarının, emekliye ve asgari ücrete yapılacak zammın, önüne geçemiyor.
‘Kurtulduk Padişahtan Sultandan’. Neticesi böyle sonuçlanan İttihat ve Terakki, jön Türkler, sanayi toplumuna geçemeyişimiz, emperyalizme herkesin dinli dinsiz veya ala dinli, taraf olması, geçmiş zamanın yeni versiyonu günümüze göre revize edilerek uygulanmaya çalışılıyor.
Kahrolası seyyanen zam. Beş bin lira da o zaman seyyanen emekliye verilemeyişi Türkiye de aşılamayan bir sorun oldu. Ne yaparsanız yapın bu öfke dinmiyor. Bu durum Türkiye’nin başına çorap örecek seviyeye gelir mi ki. Çoban yardımcısı na/çırağına Anadolu’da çeltek denir. Çeltek bir yıl çalışıp aldığı paraya bir yelek alır. Karşı sürünün çelteği ile kavgalaşır. Kafası yarılır bir de yelek yırtılır. Kafasının kanına hiç bakmayan çeltek yeleğin yırtıldığını görünce ‘Vay anam ben buna bir yıl çalışmıştım’ der rakibine saldırır. Seyyanen zan emeklinin aklına düştükçe saldırıyor.
Bu durum ülkemize daha pahalıya mal olacak gibi. Emperyalizmin yerli versiyonları bunu hep gündemde tutuyorlar. Versen de seyya neni bu onulmaz yara düzeltilebilir mi? ‘Badel Harabul Basra’ Basra harap olduktan sonra.
Suriyeli göçmenlere karşı aşırı propaganda yapan çevrelere eskiden fazla arka çıkılmıyordu. Toplumun çoğu göçmenlere karşı oluşumu desteklemese de sessiz kalıyordu. Bir hatıra olarak açığa çıkartmıyor ve içinde saklı tutuyordu.
Ama ekonomik paylaşım bu olayı daha da gün yüzüne çıkardı. Sessiz kalanlarda sesini yükseltmeye başladılar. Hayat pahalılığına kızdıklarını göçmene karşılıklarını açığa vurmakla ifade ediyorlar.
Emperyalizmin bu planı Gazze’den sonra Türkiye ve Güneydoğuda İsrail’in tamponu Teröristan Kuruluncaya kadar her önüne gelen olayı fazlaca büyütecekler ve bizim toplum da buna razı edilmeye çalışılacak. Her sebebi kullanıyor ve ihmal etmiyorlar. Bu öfke HADEP DEM ve PKK’yı da CHP aracılığıyla halka sindirdi.
Sanayide ara elemanı
Şu anda Türkiye’de Sanayide ara elemanına yani uygulayıcıya ihtiyaç var. Kenan Evren tarafından İmam Hatipleri kapatmak için tüm meslek liselerini kapatması sanayimize büyük zarar verdi. Sonrasında ara elaman üstü Mühendis altı eleman yetiştirmek için kurulan Meslek Y.Okulu mezunları ile de bu iş çözülemedi. Yük klasik alaylı dediğimiz çırak kalfa usta geleneğinden gelenlerin üzerinde kaldı. Onlarda teori kültürü alamadıklarından bir nevi kara düzen olarak yetiştiler.
En azından Meslek Liseleri kendi durumunu biliyordu ve ona göre sanayide alt grup çalışan ihtiyacını karşılıyordu. Meslek liselerinin yeterli olmasa da uygulamalı atölyeleri vardı. Orada teoriyi pratiğe dönüştürme bilgisine erişebiliyorlardı.
Birde sanayide çırak kalfa usta şeklinde yetişen alaylılar da bu işin temel taşı idiler. Ancak Meslek Yüksek Okulu mezunlarına statü belirleyemediler. Mezunları kendi yer ve statüsünü belirleyen görev tarifleri yapılamadığı için onlar haklı olarak kendilerini ön lisans Mühendis altı veya yardımcısı saydıklarından alt grup çalışmaya indirgene medi. Atölyeleri ve uygulamaları yeterli olmadığı için bilgileri teori düzeyinde kaldı.
Öneri Çırak Okulu sistemi
Ben şahsen ilkokuldan sonra MKE Çırak Okulunun Makine bölümünden mezunum. Akşam Ortaokulunu Akşam Lisesini ve Yüksek Okulu çalışırken hep gece okudum. Bu gelenek önceden leyli (yatılı) olarak başlamış, sonrasında yatısız olarak devam etmiş. O zamanlar bu okulu kazanmak için dersanelere gidiliyor, yaklaşık 300 kişi alacağı zaman üç bin müracaat alıyor ve içlerinde yazılı imtihan sonrası üç yüz seçiliyordu. Bu okulda öğleye kadar Makine, elektrik, kaynak, meslek teknolojisi, Kimya, demirci, dökümcü, modelcilik, teknik Resim, İşçi ve işveren münasebetleri ila ahir dersler teorik olarak okutuluyordu. Öğleden sonra ise mesleklerine göre atölyeler de uygulamalı eğitim yapılıyordu. İlkokul mezunu çocuk mesleği tam öğrenme yaşın da kâmil manada ediniyordu. Okulu iki yıl sonra bitiren kamuda işçi oluyor ve mesleklerine göre çalışma hayatına devam ediyordu. MKE kendi işçisini böyle yetiştiri yor ve hazır olarak işe başlatıyordu. Son zamanlarda ilkokuldan değil de Ortaokul mezunlarından hatta okula dereceye gidenlerden seçerek aldılar ve eski kaliteye ulaşamayarak tekrar ilk tertibe geri döndüler. Zira ilkokuldan sonra meslek öğrenmek daha cazip idi. O kadar meslekte güzel yetişiyorlardı ki; bir espri olaraktan anlatayım. Yüksek Okulda Teknik Resim dersinde 75 derece eğik yazıdan başladılar. Biz sıkıldık Hocamız uzun bir süre bizi muaf tuttu resim dersinden diğerleri de ha keza. Bu konuda Sanayi ile de işbirliği yapıp en çok ihtiyaç olan meslekten başlamak üzere yukarıda saydığım meslek gruplarına ilaveten yenilenmiş meslek gruplarına da yer verilmeli. Bilgisayar ve program operatörü, modern SNS tezgâhları kullanıcı operatörü, robot makineleri kullanıcılar vs. yetiştirilmeli. Bu olay sadece geçici kurslar ile tam mümkün olmayabilir. İla okul illa okul.
15 Temmuz ve kiralıklar
Kiralık iktidar değiştirme örgütleri yıllardır var. En kolayı iç hizmetler yasası gereği rejimi koruma ve kollama adına Türk silahlı kuvvetleri yapıyordu bu işi. İttihat ve Terakki den bu yana hep yapmıştır askeriye, anahtar teslimi sivil iktidarı devirme işini. Bir müddet idare ettikten sonra ABD kimi istiyorsa ona teslim ediyordu iktidarı. İktidarı teslim alacak kuruluşlar da önceden belli olduğu için yatakta smokin ile yatıyorlardı kiralık damat adayı gibi. Fakat bu son 15 Temmuz darbe girişimi, sivil toplum kuruluşu ve Kısmen askeriyenin desteğiyle bedava asker, bedava donanım, bedava silah tank top vs. hepsi devletin malı olan alet ve edevatla masrafsız yapmaya kalktılar. Din bu kadar maksadının dışında tarihte hiçbir zaman kullanılmamıştı. Kiralık iktidar damat adayları ellerini ovuşturarak takım elbise ve kravatla beklediler çağrılırız diye. 31 Martta din namına yol kestiler. 15 Temmuzda ise ana eksen yine din namına idi ama ortaklık başta geliyordu. Hatta N. Fazıl rahmetli 31 Mart ile sonrasını kıyaslarken şöyle der;
‘Din namına yol kesen dünkü yobazın oğlu.
Bu günde kesen sensin devrim Namına yolu’.
Bakın bu solcular ve yazarları çizerleri, hep devrimden bahsederler. Hem de halk devriminden. Halk ayaklanmasından. İşte gerçek devrim yani halk devrimi 15 Temmuz da olmuştur. Hem de devletin ve ordunun silahına karşı bahçe terliği ile karşı koyarak. Tankların egzozuna çaput sokarak susturdular. Fakat strateji değişti gibi. Baydın ın da desteği ile seçim ve ekonomi yoluyla ve dindar (!) siyasetçilerle yapmak istiyorlar. Yedekte hep din ve dindar kuvveti var. Dini yıkmak için dindarı veya dindar kılığına girenleri/girdirdiklerini kullanıyorlar. Dün dindar olarak FETÖ yu halka kabul ettirdiler. O da hicret yurdu (!) olarak ABD yi seçti. Bizim dindar (!) siyasetçiler de Cumhurbaşkanı yardımcılığını seçmişlerdi. Olsaydı Teröristan kurulmuş olacaktı. Yine olsaydı ikinci deneme güneydoğu elden gidecekti. Eğer yine olur ise (Üçüncü deneme) bu dediklerimin hepsi bileşke kuvvet olarka gerçekleşmiş olacak. Benden söylemesi. …
Selam ve dua ile...
Yorum Yazın