Bu ayki yazıma zaman zamann biraz da mizah karıştıracağım.
“Ölümle sıtma arasında bıraktın
Bizi kıskaca aldın
Dayatmacısın, karşınızdayız
Alışılmış yenilgilerin var
Kişisel ajandan var
Kuyruklu yalanlar attın
Şahsi hırsın var
Masa kumar/Noter masası oldu.”
Bunları dedikten ve
“HDP yi hor gördün
Bizden oy devşirmeye çalıştın
Medyada bize hakaret ettin
Erdoğan’ın propaganda makinesisin
Siyasi operasyon yaptın
Nezaketsizsin”
Bunları duyduktan sonra
O, kabına sığmayan,
Sivri topuğuna rağmen merdivenleri üç üç atlayarak çıkan,
Birazda şımarıkçasına görmemişçesine çiğ hareketler içerisinde olan
Meral Akşener tabirimi mazur görün; ‘süt dökmüş kediye’ döndü/döndürüldü.
‘Keskin sirke küpüne zarar verir’ derler.
Küpüne zarar vermek şöyle dursun küpünü çatlattı.
Bir mahalde inek kafasını küpüm içerisine sokar. Köylü ne yapalım ne edelim. Küpü mü kırsak ineğin kafasını mı kessek diye tercih aşamasındayken, birisi de uz gelini çağıralım o bir çözüm bulur derler.
Uz gelin gelir uz gelin bu ya her dediği yapılır:
Kesin ineğin kafasını
Kırın küpü
İnek de küp de zayi olur.
Arkadan durumu izleyen mahallin meczubu; ‘
İnek de gitti küpde der.
Uçsanda kuş değilsin
Meral Hanım’ı sıfırladılar/sıfırlandı
Artık o kabına sığmayan ‘deli kız’ rolünü de taklit edemez. Meydanlarda kükreyemez. Taklidini bile yapamaz oldu. Kendisini zorlamasına gerek yok. Artık onun gülmesi de gülmeye çalışması da suratını asması da zoraki ve yapmacık olur. CHP nin rolüne uzanmaını sınır aşımı olarak gördüler.
Biraz da onun sesinin de görüntüsünün de kısılmasına sebep kendi davranışları ve kendisinin bıçkıbnlığı tabir caizse rölünün üstüne çıkması ile orantılı olsa gerek. Siyasetçiliği bitmiştir artık. Dikiş tutturamaz bundan sonra. Ciddiye alınmaz artık. İnandırıcı olamaz bundan sonra. Etrafı da saygı duymayabilir artık.
Tarih olma tarih yazma
Rahmetli Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in iki eseri var:
Biri Son Devrin Din Mazlumları; (ilk yıllarda zulüm gören İskilipli Atıf Hoca, Tahirul Mevlebi, Süley man Hilmi Tunahan, Said Nursi… İla ahir. Gibi İslam âlimlerini içerir.)
Diğeri Büyük mazlumlar. Eğer bu ikincisini okusaydınız tarih yazabilirdiniz. Abdülhamid’i sevme diğinizi biliyoruz. Fatih Sultan Mehmedi de tahmin ediyoruz. Zira Napolyon bu eserde anlatıldığı gibi, kendisini kovalayan Fransız askerlerine karşı yüksek bir taşın üstüne çıkarak ‘Asker dur’ diye emir verir. Komutanının emrine uymaya alışkın olan asker durur. Onları emrine itaat etmeye çağırır ve hep beraber geri dönerler ve karşı koyan iradeyi Paristen def ederler. İşte Napolyon böyle tarih yazmıştır.
Sen de resti çektiğin gün dağıttığın masaya geri dönmeseydin tarih yazabilirdin. Ama daha restin ilk saatlerinde kavga eden iki kişiden sopa yemeye başlayan biri olarak aracı burnuna tüttü. Keşke bizi barıştıran birileri olsa diye etraftan ve Emperyallerden yardım istemeye başladın. Postu kaptırmamak için İBB ve AB şehir başkanlarını rehin verdin ve tarih oldun zaten. Bundan sonra piyasada gezsen bile iflas etmiş tüccar muamelesi görürsün. Hatırın ve itibarın kalp para muamelesi görür artık. Partin çok zarar görecek oy kaybın hayli olacak sanırım. Siyaseti bence şimdi bıraksan daha iyi olur. Gemiyi batırırsın bu gidişle. Toparlaman zor. Gerçekten üzüldüm. Bıçkın tavırlarınıza alışmıştık.
Çiğlik
Zaten İmamoğlu konusunda aşırı gidilmesi ve aşırı davranılması ve çiğlik yapılması toplum tarafından tasvip görmedi, anane ve geleneklerimize hiç uymadı. Hiç kimse yakıştıramadı. Biz utandık doğrusu iyi niyetli olunsada. Babam rahmetli derdi ki: ‘Oğlum bir iş yaptığınız zaman iki insan iyi olmuş desin’ derdi. Anadolu da bir tabir var, aşırı ve çiğ davranışa karşı: ‘Sevindirik’ olmuş derler. Ben bu tip davranışları bir de şuna bağlayabilirim. Üst akıla başarısını belli eden siyasetçi davranışı.
Ne oldu şimdi
Bir yıldan fazla kazanamaz, kazanamaz, kazanamaz aday dediğiniz Kılıçdaroğluna; şimdi ‘Kaza… Kazana… Kazanama… Kazanamaz, kazanacak’ diyerek heceliyorsunuz. İnanılması çok zor doğrusu. Bu suça bir ceza kesilmesi gerek. Bu da 14 Mayısta olacak inşallah. Belkide seçimden önce dağıla caklar. Zoraki evlilik devam etmez. Ayrılığın zamanı da kestirilemez. Sen bu moral ile bu yarışı zor tamamlarsın. Kılıçdaroğlu en zayıf halka idi. Onu aday yaptılar. Reis’e alternatif olamaz. Bu nokta da Meral Hanım’a hak veriyorum.
Bu seçim birçok sonu beraberinde getirecek gibi görünüyor
Kılıçdaroğlu: Zaten raf ömrünü tamamladı. Öyle ya da böyle CHP Başkanlığını bırakır. Mahalli seçime gidilmeden CHP nin Genel Başkanı değişir. En kuvvetli aday İmamoğlu’nu görüyorum. İBB başkanlığı da mahalli seçimden önce veya seçimde değişir. Mansur Yavaş burada en çıkmaz da olandır. İstikbali fülu. CHP li olarak siyasete devam etme şansı seçimlerde veya seçimden önce bile bitebilir. Tek şansı İYİ Partiye geçmek kalacak gibi.
Akşener: Başbakan olacağım demişti. Şimdi Milletveklili olmayacağım diyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı 12 maddelik protokölde belirtiliyor. Ama ne olacağı biraz zor seziliyor. Bu gün Mansuru konuşturdu. İki başkan yardımcı olsun dedirtti. Daha ne çıkacağını kestirmek zor gibi. Kılıçdaroğlu, Akşener, İmamoğlu ve Yavaş ile ortak görüşme mutabakatı böyle imiş ve Diğer Genel Başkanlar da bu mutabakattan haberdar değilmiş. 2+5 yardımcı masada oluşmuş. Olmaz ise bozarmı sessiz mi kalır durum karışık. Gerçi TV de verdiği mülakatta sorunları seçim sonuna kadar dondurduğunu beyan etti. Bana göre Akşener de partisinin başında zor kalır. Üst akıl zorlamaz ise zaten seçim sonrası küsüp gider diye düşünüyorum.
Karamollaoğlu: Partisini bitirdi. Kendisini bitirdi. Milli Görüşü Fatih Erbakana kaptırdı. Kendisi Cumhurbaşkanı yardımcılığı bekliyorsa olamayacak, dolayısıyla veklde olamayacak ve partisinin genel Başkanlığını da kaybedecek. Başkanlık divanı üylerinden birkaç kişi CHP listesinden vekil olabilirlerse onlar da seçim sonrası kendilerine yeni parti ararlar gibime geliyor.
Davudoğlu Babacan ve Uysal: Denenecekler. Ancak nafile. Oysa kendileri de Cumhurbaşkanı yardımcılığı bekleyişinde olduklarına göre vekil olamayacaklar. Onlarda Saadet gibi CHP listesinden birkaç vekil sadaka cinsinden alabilirler ise de onlarda seçim sonrası kendilerine parti arayabilirler diye düşünüyorum.
Pavzatlık!
Altılı masanın paydaşları olan küçük partiler pavzatlığa dünden razılar zaten. Dedimya biraz mizah katacağım diye. İki arkadaş kavilleşmişler. Hangimiz okurda makam sahibi olursak diğerimizin elinden tutacağız. Biri Kaymakam olmuş.
Diğeri kendince bir hediye ile hayırlı olsuna gitmiş. Kavil gereği Kaymakam; ilçenin Müdüğrlüklerinde çalışmayı isim isim sayarak teklif etmiş. Arkadaşı içinden geçen ile tekliflerin uyuşmadığını görünce, istemişki içinden geçeni kaymakam anlayıp teklif etsin.
Sitem ederek kalkmış ve ‘Ula Kaymakam ba her şeyi dedinde Pavzatlığa hiç yanaşmadın bilmiyor beleme' diyerek huzurdan ayrılmış. Pavzatlık: Köy bekçiliği, köy koruculuğu yani muhtarın koruması gibi bir şeymiş.
Mesela dedük
Aldınız mı ki paylaşım için bu kadar kavga yapıyorsunuz. Temel ile Haçan kafa göz kırık Hâkim karşısındalar. Hâkim ‘ne oldu’ diye sorar Temel’e. Temel bir küp altını paylaşamadık’ der. Hâkim hani altın deyince Temel ‘Mesela dedük Hâkim bey!
Kara borsa
Gerçi Kılıçdaroğlu tam okuyamadı ama. N:Fazıl’ın o şiiri tam da onların halini anlatır gibiydi.
‘Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!’
Bir Cumhurbaşkanına yedi yardımcı. Olurmu olur. Hayal kurduktan sonra. Bu işin olmayacağını kendileri de biliyorlar. Ama seçim sonrası ortalığı karıştırfma kurgusu yapıyorlar şimdiden. Hem kazanacak aday diyorlar birbirini yiyorlar. Arkasından kazanamayacak adayı koyuyorlar. Yine kazanacak aday diyorlar. Yahu siz demiyormususnuz Kılıçdaroğlu ile olmaz. Bizde öyle diyoruz. Kılıçdaroğlu ile bu iş olmaz.
Adamın biri pazarda ayakkabı satıyorken bağırıyor. Altı kaat, altı kaat diye. Altı kaatı bastırıyor. Aldığı ayakkabıyıyı giyiyor ve beşyüz metre gitmeden altı yırtılıypr. Dönüp geliyor satıcıya bunun altı kaatmış yırtıldı diyor. Satıcı ayıp ettin be abi biz ne diyoruz biz başka bir şey mi diyoruz altı kaat diye barbar bağırıyoruz. Bizde yalan olmaz. Bunların altı kâğıdı altı veya yedi lira yutturmacasına kim inanır. Meral hanım bas bas bağırmıyormuydu kazanacak aday diyerek Kemal beyle olmaz demiyormuydu.
Kılıçdaroğlu HDP görüşmesi
Yazımın sonuna yaklaşmıştım karşımdaki televizyonda görüşmeye atıf yapan şu yazı vardı.
- “Yerel yönetimlere özerklik
- Yurt içinde-dışında askeri
Operasyonların durdurulması
- Kayyumlara son verilmesi
- KHK’lıların göreve iadesi
- Tedrörden tutuklu-hükümlü
İsimlerin serbest bırakılması”
Anlaşılıyorki HDP aday koymayacak ve Kılıçdaroğlu’nu destekleyecekler.
Yeniden Refah Partisi
Oldum olası öyle düşünmüşümdür; kendiliğinden hiçbir emperyal güçlerin talimatıı ve işbirliği olmadan kendi kendine kurulan bir parti hayalimdi. Milli Görüşe dayalı olduğunu iddia eden haylice de parti kurulmuştur.
Yeniden Refah Partisi Kurulduğu zaman, acaba demiştim, sandığım mı demiştim, Saadetin 20 küsur yılda bir arpa boyu yol katedemeyişi, solun ve CHP nin oyuncağı olması sebeplerden sonra kurulması Milli Görüşün Yasal ve manevi mirası umutlarımızı arttırmıştı. Önceki yazılarımın birinde Fatih Erbakan’a tavsiyelerim diye şu kısa değerlendirmeyi yapmıştım:
- Birinci hedefin devlet yardımı alacak oy yüzdesine ulaşmak olsun
- Kesinlikle Cumhurbaşkanı adayı olup aklını ve oyunu belli etme
- Partinden az oy alıp geleceğini sıfırlama
- Milletvekili seçilmeye bak
- Buna yalınız ulaşman mümkün gözükmüyor
- Reisin yanında yer al ve listedsinden milletvekili ol
- Veya ittifakına gir baraj sorununu kaldır yerel barajı aştığın yerden vekil çıkar
- Reisi direkt destekle bunu deklere et
- Onun bunun sözüne bakıp birinci tur ikinci tur demekten vazgeç
- Sana oy Reis’in bıraktığı yerden mirastan zamanında gelir
- 2028 i bekle sabret
- Aksi takdirde muhalefet adı altında emperyal güçletrin oyununa gelirsin
Hatta bu makalemin veya içeriğinin kendisine aktarıldığı bilgisi de bana ulaştı. Üst düzey görevde olan arkadaşlarımdan çaya davet edildim. İnşallah dedim. Cumhur ittifakıyla yapılan ittifak görüşmelerinde de halka olumlu gösterdiler ve halkın ağzına bal çaldılar. Umut verdiler sonrasında ne olduysa oldu ve verdikleri umuttan vazgeçtiler. Ortalıkta dolaşan bir sosyal medya görüntüsü var onu aynen aktarıyorum. İnşallah öyle değildir.
“Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal: ‘Biz aslında ittifaka katılacağımız yönündeydik, hava o yöndeydi. Fakat Pazar Gecesi Genel Başkanımız bir toplantı yaptı, kiminle yaptığını öğrenemedim. O toplantı sonrası iş değişti sanıyorum’.”
Umarım kararından vazgeçer ve Reisi deteklemeye döner ve Reisi yok etmek isteyen emperyal şer güçlere karşı tavır alır bunu umuyor ve bekliyoruz. Reisi yedirecek şahıs dernek parti sivil toplum örgütü ila ahir ümmet tarafından lanetlenir ve ümmetin eli onların yakasında olur.
Parti olmak için değilde Reis’in yolunu kesmek için kurulan/kurdurulan büyümek istemeyen küçük kalma noktasında olan ve cücük partilerinin akıbetine az süre kaldı.
Yeniden Refah Partisini ve Genel Başkan Fatih Erbakanı uyarıyorum. Ümmetin Cumhurbaşkanı Reisi Emperyal şer güçlere yedirttirirseniz ömür boyu kötü anılırsınız. Derhal adaylıktan vazgeçin ve Reisi desteklediğinizi açıklayın deklere edin. Yoksa büyümek için değil de çelme takmak için kurulmuş/kurdurulmuş damgasıyla yaşarsınız ömürboyu. Ömürboyu ümmetin istikbali için iyi bir nam bırakmanızı istiyorum. Kazanamayacağınız belli vekilde olamaz iseniz Saadetin 20 yıldır debelenmesi
Akıbetiniz olur diye düşünüyorum.
Hüdapar
Genel başkanı tanımıyorum araştırmadım da. Ancak TV lerde dinledim kendisini. Söylediklerinin altına imzamı atarım. PKK nın kürt vatandaşlarımızı ateist ve ABD emrine tahsis etmeye çalışmasına karşılık, HÜDAPAR ın kürt vatandaşlarımızı eskiden olduğu gibi dinine ve Islama ve vatanına bağlı kalarak PKK nın ve ABD nin elinden kurtarmaya çalıştığı aşiksren bilinmektedir. Bu güzel bir şey.
Yorum Yazın