Önceki gün hain eller medeniyetler şehri İstanbul’daydı. 10 kişi hayatını kaybetti ve 15 kişi yaralandı. Fazla değil, olaydan 2 gün önce Pazar günü tam da Sultanahmet Meydanındaydık.
Meydanda oturduk.
Uzun uzun, Sultanahmet Camii’ni izledik.
İnsanların selfie yapmalarını izledik.
Gerek yurt içinden, gerek yurt dışından gelen binlerce insanın Sultanahmet’in manevi güzelliği içerisinde yüzlerinden saçtıkları gülücüklerle fotoğraf makinelerinin deklanşörüne dokunuşlarına şahit olduk.
Bu esnada cep telefonumuza düşen bir mesaj bizleri hayretler içerisinde bıraktı.
Mesaj aynen şöyle;
“8500 yıllık tarihiyle medeniyetlerin buluşma noktası, tarihi yarımada Fatih’e hoşgeldiniz. Mustafa Demir Fatih Belediye Başkanı”
Peki ama Ankara’dan İstanbul’a gelmiş birisi olarak, bizim Fatih sınırları içerisinde olduğumuz nereden biliniyordu? Arkadaşlarımızla mesajı inceledik, hayretle birbirimize bakakaldık.
Teknolojinin geldiği son noktayı bir kez daha İstanbul’da görmüş olduk.
Muhtemeldir ki, bizim Fatih’te olduğumuzu bildiren sistem, her türlü geçmişimizi de elde etmeye sahiptir.
Yine muhtemeldir ki aynı mesaj önceki gün gözü dönmüş intihar bombacılarına da gelmiş ve “Hoşgeldiniz” denilmiştir.
Sonuç olarak;
Sıradan bir vatandaş olarak gittiğimiz İstanbul’da attığımız her adım takip ediliyorsa, bombacı hainler nasıl oluyor da fark edilemiyor?
Bir belediye ilçe sınırlarına giren her vatandaşa bu mesajı çekebiliyorsa, istihbarat ve emniyet birimlerimizin elinde bu teknolojinin kat kat fazlasının olmaması mümkün mü?
Benim Fatih’te olduğumu bilen ve “Hoşgeldiniz” diyen bir belediye başkanı varsa, teröristlerin bir eylem planı yapmak üzere Fatih’e geldiğini bilen bir istihbarat mekanizması da hayli hayli olmalı diye düşünüyorum.
Şöyle bir düşündüğümüzde paralel bir yapıdan arındırılmaya çalışılan emniyet ve istihbarat teşkilatımızda halen paralel bir zaaf yaşanıldığı geliyor insanın aklına…
Yorum Yazın