İnanmasam yazmam.
İstanbul mahalli seçimlerinde hatırlarsanız seçim kurulunun biri tümünde sayım istemişlerdi. Medyadan edinilen bilgiye dayanarak söylüyorum; CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu seçim kurulu üyeleri ile görüşünce sadece bir ilçede sayım yapıldı ve yine sonunda üç Hakim emekliliklerini istediler.
Gelişmelerdeki şenliğe bakarsan benzer bir seneryonun oynandığı akla gelmektedir. Bunların şenliğine neşesine ve davul zurna ile keyif alarak karşılamalarına bakıldığında; katilin cenazenin kaldırılmasına katılması şeklinde yorumlanabilir. Az daha kalplerine inecekti; HÂKİM BERAT EDECEK diye. Daha karar alınmadan Saraçhane de toplantı çağrısı yaptılar. Hatta konuşma metni bile elde hazır idi. Ankara dan Meral hanım da adeta makam arabasın da oturuyordu. Olası olumsuzluk olabilir diye itiyaten Saraçhanede toplantrı çağrısını bekliyordu adeta.
Nasıl olsa garibim Kılıçdaroğlunu da Almanyaya yollamışlardı. İstedikleri gibi çalıp oynayabilirlerdi. O gelse bile atı alan Üsküdarı geçmiş olacaktı. Garibimin yarına bırakılsın ben geliyorum demesini kim dinlerdi. Altı başkanı da ertesi gün onun eliyle çağırttıkları söylense de onu da bu şenlikçiler hazırlamışlar ve ertesi günü onlarında katılacağını ilan etmişlerdi bile.
Meral Hanım ve aşırılık
Meral hanım sevincinde aşırılık yapmasaydı belki senaryo biraz daha inandırıcı olabilirdi. Yalnız yaptığı çiğlikti. Hele bir bayan olmasına rağmen Holivıd sahneleri gibi boynuna atlaması sarılması halk tabiriyle sarmaş dolaş olması halkımız tarafından kınanmış olması lazım. Bende uzun süre siyasette bulundum. Böyle bir partinin içine müdahele ve karıştırma tarzını hiç görmemiştim. Çok yadırgadım.
Kılıçdaroğlunun açmazı
Halk arasında bir tabir vardır: ‘aşığı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık’ diye çaresizliği izah eden bir deyim. Masayı o icat etti ve muhafazası içinde her şeyi sineye çekti ve çekmeye de devam ediyor. Masayı muhafaza edeceğm diye kendi acze düştüğü gibi asırlık çınar CHP yi daha da acze düşürdü. Bundan faydalanan Meral Hanım CHP den bazıları ilede işbirliği yaparak bu aczin üstüne gidiyor da gidiyor. CHP yi portturmaya ve masadan kalkmaya zorluyor. Ana muhalefet olmasının önündeki engeli böylece aşmış olacak. Kılıçdaroğlu da dayandıkça dayanıyor ve şunun şurasınsa ne kaldı. Aralık sonu ve Oacağın ortasında durum netleşecek belkide hepsi birden portup masadan eşit suçla kalkacaklar ve zararı aynı oranda paylaşmış olacaklar.
Kılıçdaroğlu belki aday olacak ama
ABD ve AB nin aşırı dayatmasına dayanabilirse belki aday olabilecek. Ama bu onun sonunun önüne geçmesini sağlamayacak. Bu seçimden sonra yerini muhafaza edemeyecek ve büyük bir ihtimalle CHP nin Genel Başkanı değişecek. Hemi de sonrasındaki mahalli seçimi göremeyecek. Nasıl Deniz Baykal’ı devirip kendisini oraya getirmişlerse şimdi yeni bir senaryo deneyecekler. Bu seçimden ümitlerini kestiler gibi gözükğyor iç ve dışgüçler. Hesaplarını Bindokuzyüzyirmiüçün Haziranına göre B planı olarak yapacaklarını düşünüyorum. Su uyur düşman uyumaz diye bir özdeyiş var. Şeytan uyur ama ABD uyumaz. A planı B planı vardır demeye getiriyorum sözü. Türkiye nin de Büyük Devlet olma yolunda oluşu gözlemlenmektedir.
Oyunun içindelermi?
Altılı masanın (kimilerine göre ‘maşa’nın ben demiyorum ama diyenlere şahid oldum) içindeki Davudoğlu, Temel bey ve Ali Babacan’ın Saraçhanede CHP nin Mitinginde heriflenmelerine çok üzüldüm. Hele Davudoğlunun boyundan büyük laflar etmesine. Ali Babacan’ın özellikle olmak üzere Selahattin’e Kavala’ya af istemeleri salt adalet ile izah edilemez. Muhakkak herkes büyük huzurda yaptığının hesabını verecektir.
Bu arkadaşlar evvelce CHP nin zulmüne uğramış ve hakaretlerine muhatap olmuş kişiler. Kim bunları bu tezgâhın içine sokuyor. Diyeceksiniz ki İttifak yasası. Bununla geçiştirilemez. Aklı başında arkadaşların bu konudaki düşüncelerini çok merak ediyorum doğrusu. Bu bir tez konusu olmalı akademik kariyer yapacaklara. Bu arkadaşlar öfkelerinin esiri mi hainlerin esiri mi? Hele vekil olarak gelen Sabri Tekir Hocaya daha da çok üzüldüm.
Taklitçilik
Hem Meral Hanım Hem de İmamoğlu kıyas metodu ile Erdoğan’ı taklit etmeye çalışmıişlar. Neymiş efendim Reis de Başkan iken aldığı cezadan sonra söhret olmuş ve taa Cumhurbaşkanlığına kadar yükselmiş. Kendilerinin de öyle bir yolla basamakları çıkacağını sanıyorlarmış. Bunu her ikiside dillendirmiş. Taklitçilik bizim camiada hakir görülen bir durumdur. Şöyle ki Halk arasında Şarlo diye bilinen Çarli Çaklin Fransa da açılan Şarloyu taklit yarışmasına tebdili kıyafet edip katılmış ve sonuncu olmuş. Bunu hatırlatırım taklitçilere.
Ahmet Hakan diyor ki:
Rejim; Erdoğan’a karşıydı!
Medya; Erdoğan’a karşıydı!
Bürokrasi; Erdoğan’a karşıydı!
Hükümet; Erdoğan’a karşıydı!
İş dünyası; Erdoğan’a karşıydı!
Dönemin İstanbul Valisi,
Erdoğan’a randevu bile vermiyor,
Engelleme adına elindedn geleni ardına koymuyordu.
Hapisle korkutma değilde
Doğrudan hapsin kendisi söz konusuydu.
Tak diye hapse atmışlardı daha görev süresini
Bile dolduramadan.
Bir sonraki seçime girmesine de
yasak getirmişlerdi.
Erdfoğan İstanbul’a ne yaptıysa
işte bu koşullar altında yaptı.
Kapanmış kapılara rağmen,
Daraltılmış alanlara rağmen,
Kısıtlanmış kaynaklara rağmen,
Önüne çıkarılan engellere rağmen…
Erdoğan bir tek gün bile,
‘Hizmet edeceğim ama engelleniyorum.
Şunu yapacağım ama yaptırmıyorlar’
Türü bir yakınmayla
Halkın huzuruna çıkmadı.
Böyle bir gerekçenin arkasına saklanmadı.’
Çocuk evliliği okunun ucunda
Hz.Ayşe/Hz.Muhammed/Yücelder yücesi Allah
Mehmet Yavuz Ay kardeşim yazısına böyle bir başlık atmış.
Bu olay böyle olmuşsa elbette kabul edilir değildir. Hele ucunu bir cemaat aracılığıyla Yüce Dinimiz İslamı zan altında bırakmak ise ki öyle sanıyorum. Ayrıca hiç kabul edilir değildir. Ama böyle olduğunu düşünüyorum. Müsteşrikler de asırlar boyu bu metodu uygulamışlardır. Elanda uygulamaktadırlar. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı aracılığıyla Rahmetli Erbakan’ı Başbakanlıktan kovaladılar adeta. Bunların tezgâhının ne önü ne arkası kesilmez. Küfür ebedi mücadeleden geri durmaz ve de durmayacak. Daha ne senaryolar olacak ne tezgâhlar kurulacak bekleyelim görelim. CHP asıl maksadını açıkladı zaten. CHP li vekil Yıldırım Kaya’nın Meclis kürsüsünden elindeki pankartla ‘Bu tecavüzcülerden hesap soracağız’ diyerek hedf gösterdiği kurumlar; bunun hesabı CHP den sorulmalı değilmi
AGD
İskenderpaşa cemaati
İsmaiağa cemaati
Erenköy cemaati
Menzil cemaati
İlim yayma cemiyeti
Nakşibendiler
Birlik Vakfı
Tügva
Türgev
Ensar
Hayrat
Kabahatin bir kısmı da bizde. Hicri 152 de vefat eden Siyerin babası İbn İshakın bir aktarmasına dayanılarak yıllar yılı Hz.Aişe validemizin 19 yaşındaki evlenme yaşının aşağı çekilmesine bilmeyerek veya ihmal edilerek göz yumuldu. Vekâletle kıyılan nikâha da aynı biçimde göz yumuldu. Anadolu da ve özellikle doğu ve güneydoğudaki küçük yaş evliliklerine dayanak teşkil etmesine böylece sebeb olmuş olundu.. Hatta diyanetin ansiklopedisinde bu konuda ‘Hz.Peygamber ile evlendiğinde 14 ila 18 yaşında olduğunu iler süren bazı çağdaş araştırmacıların (Bkz. Süleyman Nedvi 5/12-25, Akkad s.39 59 60) dayandıkları rivayetler sağlam değildir. ..’) İslam Ansiklopedisi diyanet 2/201 denilmiştir.
Bu konuyu ayrıca uzunca bir makale konusu yapacağım inşallah. ‘NURUN EZELDEN SAHİBİ’ isimli iki ciltlik Siyer çalışmamda 18 sayfalık bir anlatım ve analizde bulunmaktadır.
Yorum Yazın