Beymen ayakkabı
Yetmişli yıllar Erbakan Hoca ilk defa Kırıkkale’ye geliyor. Programları icra ettikten sonra Çarşı Camiinde kıldığımız namazdan çıkarken giymesi için ayakkabısını çevirdim, içinde Beymen yazıyordu. Osman Yurtoğlu ağabeye sordum Beymen de ne oluyor diye. Oğlum ne olacak ya saman pazarından mı giyinecek diye yorumla mıştı.
Büst olayı
Nizam kapatıldı, Selamet kuruldu. Yozgat il kongresi yapılıyor. Kırıkkale teşkilatı olarak biz de gittik. O zamanlar dernek, cemiyet, parti gibi teşkilatların kongrelerinde büstü divanın masası üstüne korlardı. Hala da bilmiyorum, kanun mu?, tüzük mü?, yönetmelik mi?, genelge mi?, gelenek mi? v.s. Gençler büstü alıp götürüyorlar, rahmetli Av.Selahattin ağabey tısılayı tısılayı ve de; ‘Nizamı kapattırdınız Selameti de mi kapattırıacaksınız?’ diye mırıldanarak geri getirdi ki tam o sırada Hoca içeri girdi. Kürsüde konuşmaya başlayacak. Cumhur’u çağırdı bir şeyler söyledi. Cumhur ağa bey bana işaret etti dışarı çıktık Çile Kitabevine gittik büyük bir karton aldık. Birkaç slogan yazarak büstün önüne dayadık büst arkasında kaldı. Kongre böyle devam etti.
Yakasızın Fetö feraseti
Yetmişli yıllardı Kırıkkale’de Karacalı Mahallesi diye bilinen Etiler Mahallesinde oturuyorduk. Mühimmat Fabrikasında beraber çalıştığımız Yakasız Süleyman ağabey ile komşuyduk. Süleyman ağabey o zaman daha yeni türeyen Fetullah Gülen’e hakaret mektupları yazar ve mektubu postalamadan önce gençler den bizleri çağırır okur ondan sonra postaya verirdi. Mektuba: ‘Ulan Fetullah!...’ diye başlardı. Ulan ile başlayan mektubun devamı tahminedilebilir. Ferasetli bir insan olan Yakasız’ı tarih doğruladı ve 15 Temmuz da nasıl bir ABD ajanı olduğu kesinlikle ortaya çıkmış bulunmaktadır. O mektuplara şimdi ulaşabilsek de altın değerini bir kere daha günümüzde paylaşmış olsak ne güzel olurdu derim.
Üç lokma istismarı
Derler ya şeyh uçmaz mürit uçurur diye. Yine o zaman Feto’ya bağlı gariban saf insanlar onu methü sena! ederler ve derlerdi ki: ‘Yemeğe besmele başlar, bir lokma alır yutar, bismillah der ikinci lokmayı alır yutar ve yine besmele ile üçüncü lokmayı alıp yuttuktan sonra elhamdülillah der ağzını siler ve üç lokmadan fazla yemez’ derlerdi. Kırıkkale’ye geldiğinde bir arkadaş bunu takip eder ve yemeği ne katılır. Lokmasını saymak için. Bakar ve bir üç, beş, yedi, dokuz saymaktan vaz geçer ve yemeğini tamamladıktan sonra durumu bize gelip aktardı ve: ‘Ne üçü beşi onu geçince saymayı bıraktım denildiği gibi değilmiş diye bize olumsuz görüşünü beyan etmişti. O arkadaşı da tarih teyit etmiştir. Fetö’nün nasıl bir sahtekar olduğu konu sunda.
Mustafa dayının gireveti
Seksen ihtilali oldu. Sükünetten sonra işe başladık. Ben o zaman Mühimmat Fabrikasında çalışıyordum. MKE nin genel Müdürü bir general emeklisi idi sanırım. Fabrikalara yazı üstüne yazı geliyor ama hiç birisi mermi silah gibi teknik konuları ihtiva etmiyordu. Ayakkabılar boyalı, kıravat takılı, günlük traşlı, takım elbise giyilmiş olacak ve resimler duvarlara simetrik asılacak kapı üst hizasında olacak v.s. Üzerinde iş tulumuyla meydancı Mustafa dayı elinde çalı süpürgesi ile ortalığı süpürüyor görevi bu işyerinde. Okudum diye tamimi ona da okutup imzasını almışlar. Ertesi gün Sümerbank kumaşından yapılmış lacivert elbisesi beyaz gömleği kravatı traşlı boyalı ayakkabısı ile işe gelmiş ve oturmuş ama ortalığı temizlememiş. Sonra gelen atölye yöneticileri Mustafa dayıyı ikaz etmişler görevi için. Mustafa dayı: ‘Feriştahı gelse bana temizlik yaptıramaz. Bu girevetin haysiyeti var elime iş almam’ deyince müdüre işi intikal ettirmişler o da: ‘Aman Mustafa dayı seni bu tamimden istisna tutuyorum’ diyerek Mustafa dayıyı razı etmiş ortalığı temizlemeye.
Fevzi Hocanın Sakalı
Birbaşka ihtilal hatırası: Yine gelen tamimlerde ‘Sadece hacca gittiğini pasport ile belgeleyenler hariç sakallar kesilecek’ denilmesi üzerine herkes bu tamime uyuyor Fevzi Hoca hariç. Arkadaşları muziplik olsun diye İdare Müdürüne giderek kayırma cılık yapıyorsunuz!’ derler. Müdür Fevzi Hocayı çağırttırır ve bakarlar sakal diye bir şey yok. Ne oluyor arkadaşlar der. Fevzi hoca köse idi. Sadece çenesin de üç kıl vardı onu kesmezdi. Ben olanı bıraktım ne yapayım derdi.
Parmaksızın kellesi
Seksen ihtilaline yakın ilçe kongresini yaptık çok akademik bir yönetim oluşturduk. Partilerin genel İdare Kurulundan daha üst düzey bir yönetim. Arkadaşlar genelde Büyükdoğu ekolünden gelme arkadaşlar benim gibi. Üstadın fikrinden özümlenmiş kişiler. Bolu Milletvekilimiz Harun Aytaç gider ve Genel Merke ze ihbarda bulunur. Bizimkiler de derhal ilçe yönetimini fesheder. Yenisinin Kurulması işini rahmetli Yusuf Bulut’a görev verir. Parmaksız Süleyman ağabey Yusuf’un etrafındadır, kendisinin de ilçe yönetimine alınmasını umar. İkbal hanımın babası Murtaza hocanın başkan lığında kurulan yönetim listesini mahalli basın önünde açıklamaktadır. Sonuncu kişide okunup parmaksız ismini listede göremeyince sitem eder. Yusuf Bulut’ta: ‘İstihareye yattım liste böyle çıktı deyince Süleyman ağabey: ‘Ula yusuf televizyon ekranına bu kadar adamı sığdırdında bir benim kellem mi dışarıda kaldı’ der ve sitemini sürdür.
Senatör adayı
Demokratik Parti Kırıkkale teşkilatından Selamete geçen bazı arka daşlar bizi ilçe yönetiminden devirmek isterler. İçlerinde bir emekli uzatmalı yarbay da var. Bizi takdim ederken Salih, Osman, Cumhur v.s. onları takdim ederken ‘Ordumu za ve yurdumuza hizmet etmiş iftiharımız emekli yarbay … gibi övgülerde bulunurlardı. Gel zaman git zaman bir toplantıda Yarbayımızı Senatör adayımız olarak önerdim. Biliyordum ki yarbay uzatmalı idi ve lise mezunuydu. Oysa senatör adayı kırk yaşın dan büyük ve yüksel tahsil yapmış olanlardan olması lazımdı. Hık mık ettiler ve durumu açıklayamadılar. Bu da benim o zamanki rakiplerimize ince bir sürprizim idi.
Selam ve dua ile. …
Bize eskileri hatırlattın birazda gülümsetti tesekkurler Salih Bey
Osman Ayten
30-09-2021 16:01