Anadoluda bir tabir vardır:
‘Kendi başın bağlayamaz
Gider gelin başı bağlar’
Kendisi süklüm püklüm paspal giyinip başını bile doğru dürüst bağlayamama sına rağmen, herkesin gözü üstünde olacak gelin başı bağlamaya kalkması bu sözlerle açıklanır anadoluda.
Oysa gelinbaşı maharetli, elinden iş gelen ve kendi giyim ve kuşamıyla örnek olmuş elbecerisi olan biri tarafından bağlanmalı değil mi? Gelin diğerlerine göre farklı olmalı, daha görkemli olmalı insanlar onun için düğüne geliyor ve insanlara saygın biçimde giyinmeli başı da ha keza o güzellikte bağlanmalı. Öyle değil mi? bu konuyu Kemal Bey’in Cumhurbaşkanı adayı seçmesi ve ataması ile bağpdaştırabilirsiniz.
Zamir: ‘Kendileri isim olmadıkları halde isim yerine kullanılan ve ismin yerini tutan kelimelere zamir’ denir.
Kılıçdaroğlu’nun zamirine gelince: ‘Kendisi Cumhurbaşkanı adayı olmadığı veya olamadığı halde ülkenin Cumhurbaşkanı adayını seçmesi’ de atamasıda onun zamiri oluyor’ değil mi?
Düşünün bir adam bir siyasi partinin genel başkanı. Ülke yönetmeye talip; Başbakanlık sisteminde olsa Başbakan olarak ülkeyi yönetmeye talip olacak ve yönetecek. Yani partisi çoğunlukla gelmiş olsa başbakan olacak kabineyi kuracak, bütçesini yapcak güvenoyu alacak proğramını yapacak ve ülke yönetmeye devam edecek. Öyle değil mi?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ise kendisi ülke yönetmeye talip olamıyor. Ülke yönetimini başkalarına veya başkasına bırakıyor. Bir halk deyişine göre ‘El …. gerdeğe girmek’ Bunun ayrıntısına bakılacak olursa;
Kendisine güvenemiyor.
Kendisini halkın seçmeyeceğinden korkuyor
Kendisi Q oy alamayacağını biliyor
Halk tarafından sevilmediğini farkedebiliyor
Veya partili Cumhurbaşkanı olmak istemeyebilir
v.s, v.s olabilir.
Yerim dar
Yenim dar
Ne derse desin
Bunlar korkaklık alameti bir
Dertlerinin ülke yönetmek olmadığı iki
tayyip Bey’i düşünmeyi amaçladıkları üç ve esastır.
Peki böyle bir kişi
Nasıl olurda tek seçici olabilir?
Seçtiği adamın Cumhurbaşkanı olduğunda ülkeyi kim yönetecek?
Seçilen Cumhurbaşkanı mı yönetecek?
Kemal Kılıçdaroğlu mu yönetecek?
Yoksa paydaşlarıyla mı yönetecekler?
Kılıçdaroğlu hangi görevde olacak?
Şunu mu bekliyorlar Hemencecik ‘Parlementer sisteme dönülecek te Kılıçdar oğlu Başbakan mı olacak’. Avucunuzu yalarsınız.Seçilen dönermi bu işten.
Bu kadar adam paylaşamayacağına göre
Bunlar göstermelik olacakta
‘Ülkeyi ABD mi yönetecek veya FETÖ
Yönetimine mi bırakacak ABD’?
İşte sorun burada yatıyor?
Diğer yönden yani Kılıçdaroğlu tarafından aday seçilecek veya atanacak lar tarafından bakılacak olursa;
Aynı şeyler ülke yönetimi konusu ve paylaşmacılar içinde geçerlidir.
Yani ülkeyi kimin yöneteceği konusu:
Seçilececek kişi mi yönetecek ülkeyi?
Kılıçdaroğlu mu yönetecek ülkeyi?
Paydaşlar mı yönetecek ülkeyi?
Kılıçdaroğlu hangi görevi alacak?
Yoksa bu kadar karmaşıklıkla yönetilemeyeceğine göre
ABD mi yönetecek?
Veya yönetimi FETÖ ye mi bırakacak ABD?
Geçenlerde Sadette yönetici bir dostuma sormuştum benzer soruyu.‘Bana ne ne olursa olsun bildiğimiz doğruyu söyleriz’ mealinde bir cevap vermişti.
Bakın Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı belli AKPARTİ nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ülkeyi o yönetecek Allah’ın izniyle tekrar seçilirse.
Millet ittifakının adayı Kemal Kılıçtaroğlu olamayacağına göre;
Ya soldan biri olacak
Ya da sağdan kandırıkçı bir aday olacak.
Soldan olursa sorun yok.
Kandırıkçı bir aday olursa
Yukarıdaki senaryolar olabilir mi diye düşünüimeli.
Vaay ülkenin haline o zaman.
Velevki oldu bir kandırıkçı aday;
HDP yönetimin neresine alınacak?
PKK politikası nasıl olacak?
Şu mu denilmek isteniyor yoksa;
‘Biz yönetmede yokuz.
Biz devirmede varız.
Gerisini ABD düşünsün. Bu çok fahiş bir durum olur o zaman.
İşte ben yukarıda ‘Kedndi başın bağlayamaz, gider gelin başı bağlar’ özdeyişini buna teşmil ediyorum Kılıçdaroğlu için:
Kendi aday olamaz,
Başkalarını aday eder.
Kendi talip olmayınca,
Kendi değil başkaları yönetir ülkeyi.
Bu iş belediye yönetmeye benzemez. Ha onuda ağızlarına gözlerine bulaştırdılar. Belki ülke için faydalı oldu. Parça bölük yönetmeyi gördü halk. Bir de CHP yi belediye de gördü halk. Halkın öfkesini nötrledi CHP. Bu sonuç CHP yi yaktı, yakacakta. AKPARTİ yi kazandırdı. Daha önceki Belediyelerdeki yönetimi o zaman CHP nin aleyhine olmuştu. Oysa Refahı sevdiren Belediyeler olmuştu. CHP de ise önceki dönemde aleyhte oldu belediyeleri kazanmalaları. Şimdi de aleyhlerinne olacağı gözlemleniyor halk tarafından.
Ankara başkanı, öğrencilere bardakla çorba dağıtıyormuş. Onunla övünüyor lar. Bizim Kerim Eren der ki: ‘Onda ne var. Ben Balçova İlçe Başkanı iken bizim Aşanne ondan fazla çorba dağıtıyordu’.
Istanbul’u konuşmaya bile değmez. Zaten onun hedefi Belediye değil gibi gözüküyor. Onun için Istanbul işlerinin dışındaki işlerle uğraştığı gözlemleniyor halk tarafından. Soldan aday çıkacaksa belki onu Cumhur başkanı adayı yaparlar. İnce (*) bertaraf edildi nasıl olsa. Ama ittifak adayı olarak Gül’ü mü çıkarırlar bilemiyorum. Belki de Kemal Sunal filmlerinde olduğu gibi, Gül ile İmamoğlunu yarıştırırlar, zamanı gelince görülür nasıl olsa.
Fakat, zarda zorda oldukları görülüyor sanki. ‘Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükür sen bıyık’ hesabı. HDP planı bozuyor gibi düşünülebilir. Ancak ABD böyle istiyorsa eğer onu bir şekilde ‘Abidik Gübidik’çilerle formüle ederek halka yutturabilirler diye düşünüğyorum. Zira kendi iradelerinde değiller gibi görülü yor. İradeyi kaptırdılar bir kere.
(*) Muharrem İnce konusundaki yeni gelişmeler:
Muharrem İnce fırsatı ele geçirdi gibi. Kendisine tuzak kuran ‘Çete’ leri kıstırdı şimdi. İyi bir hava ve iyi de bir fırsat yakaladı. Tekrar Cumhurbaşkanı adayı olma noktasında. Kendisine Sözcü yazarı aracılığıyla kurulan tuzağı bozma fırsatını şimdi yakaladı. Bu kadar benzemezi ittifak adı altında toplayan sanıldığına göre ABD, el altından kulağını çekmezse ve veya Fetö sinemacılarının bununda filmini çekmek zamanında akıllarına gelmemişse, İnce’ye kurulan tuzak bozulmak üzere. İnce daha iyi konuşuyor. Halka yakın söylem kullanıyor. Halk ağzıyla konuşuyor. Bundan dolayı başarılı oluyor. Tam Kılıçtaroğlu’nun tek seçiciliğinin önü resmen açıldı denildiği bir zamanda, İnce hesabı nötrledi gibi geliyor bana. Çıkıp gezerse ülkeyi karşılık bulur. Halkın anlayacağı gibi konuşuyor dedim ya CHP yi ve kendi önünün kesilmeye çalışıldığını ve CHP nin çizgi dışına çıktığını iyi anlatacağa benziyor. Şimdi ‘çete’cilerin kuyruğu kısıldı kapı arasına. İnce’nin harekatı, Gül’ün de, İmamoğlu’nunda, Kılıçdaroğlu’nun da, Davudoğlu’nun da ve de ABD nin de şimdilik planını bozmak üzere olduğu görünmektedir. Bizim sağ politikacılar gibi kayıtsız şartsız ABD ye teslim olmaz ise ve azıcık direnç gösterirse İnce başaracak ve tüm hesapları bozmak üxeredir. Kırkdokuzdan sonra otuz dedirtmezlerse ve ‘Pavzatlığa’ razı olmazsa…..
Selam ve du ile…..
Yorum Yazın