Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Otel’de meydana gelen yangın, ülkemizi derinden sarstı. 78 canımız, sadece sevdikleriyle keyifli bir tatil geçirmek için bir araya gelmişken, bir yangının pençesinde hayatını kaybetti. Bu trajik olay, bir kez daha, yangın güvenliğinin ve insan hayatının ne kadar önemli olduğunu ne kadar ciddiyetle ele alınması gerektiğini gözler önüne serdi.
Her birimiz, hayatını kaybedenlerin ailelerinin acısını, bir nebze de olsa kalbimizde hissedebiliyoruz. Ama bu tür olayların önüne geçebilmek için sorular sormak, nedenlerini anlamak zorundayız. Neden, bugün tüm dünya teknolojik açıdan en yüksek noktalara ulaşmışken, hala yangın güvenliği konusunda bu kadar eksik ve hatalı bir durumda kalabiliyoruz? Neden, modern binalarda yangın güvenliği, hayat kurtarmak yerine bazen yalnızca yasal bir zorunluluk olarak görülüyor?
Yangın güvenliği, sadece binaların bir gerekliliği olmamalıdır. Her bir işletme, insan hayatının kıymetini anlamalı ve güvenlik önlemlerini gerçekten etkin bir şekilde almalıdır. Yangın güvenliği eğitimi, basit bir prosedür değil, hayat kurtaran bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, sadece devletin veya denetleyicilerin değil, her bir işletmenin ve her bir bireyin sorumluluğudur.
Peki ya toplum olarak biz ne kadar bilinçliyiz? Yangın güvenliği konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz? Çoğu zaman, yangın tatbikatlarına katılmak bile yeterince ciddiyetle ele alınmıyor. Oysa, yangın anında ne yapacağımızı bilmek, paniklemeden hareket edebilmek, hayatta kalmak için en büyük güvencemizdir.
Teknolojik gelişmelerin hızla arttığı bir çağda, hayat kurtarıcı sistemler ve modern yangın güvenlik çözümleri daha ulaşılabilir hale gelmiştir. Ama bu, sadece bir teknolojinin varlığı ile yetinmek değil; onu nasıl doğru ve etkin bir şekilde uyguladığımızla da ilgilidir. Ne yazık ki, çoğu işletme bu tür önlemleri göz ardı etmekte veya gerekli yatırımları yapmamaktadır. İnsan hayatı, hiçbir değerle ölçülemez ve hiçbir ticari kaygı, bir canın bedelini ödeyemez.
Yangınlar, her an her yerde olabilir. Binalarda, otellerde, alışveriş merkezlerinde, fabrikalarda... Ancak bu tür felaketlerin önüne geçmek, ya da en azından etkilerini minimize etmek mümkündür. Başta denetim kurumları olmak üzere, her bir işletme, insan hayatını her şeyin önünde tutmalı ve bu tür felaketlerin önlenmesine yönelik gerekli önlemleri almalıdır.
Ülkemizde, yangın güvenliği konusunda daha fazla adım atılması, denetimlerin sıkılaştırılması ve toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiği aşikardır. Ancak tüm bunların gerçekleştirilmesi, sadece yasal düzenlemelerle değil, her bireyin ve her işletmenin sorumluluk bilinciyle mümkündür.
Bir hayatın değerinin, hiçbir ticari çıkarla ölçülmemesi gerektiğini unutmamalıyız. İnsanın en kıymetli varlığı olan hayatını korumak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumlulukla, daha güvenli bir geleceğe adım atabilmek için daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın