Hz.HüseyinKızı Fatıma’dan doğma torunu,
Neslini devam ettiren iki kişiden biri
Miladi 10 Ocak 626/Hicri 05 Şaban 4 yılında Medine’de doğdu.
Efendimizle 6 yıl birlikteliği oldu.
Kendisi 8 hadis rivayet etti.
Peygamber (s.a.v) Hüseyin adını verdi.
Hz.Ali ona Harb ismini koymuştu.
‘Harun’un oğullarının ismini (Şebre ve Şübeyre’ nin Arapça karşılıklarını) verdim.
Böyle yapmam bana emrolundu’ buyurdu.
Seyyid denen Ehli Beyt soyu Zeynel Abidin ile devam etmiştir.
Miladi 680/Hicri 10 Muharrem 61 Cuma günü 54 yaşında Kerbela/Irak da Şehit edildi
Şehid olacağı haberi
‘Demek onu öldürecek olanlar müminler ha?
Enes b.Malik ‘Melek, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına gelmişti.
Hz.Hüsyin koşarak geldi kucağına atladı.
Onu, öptü sevdi.
Melek: ‘Onu çokmu seviyorsun?’
‘Evet!’
Melek: ‘Ümmetin onu öldürecektir!’
‘Demek, onu öldürecek olanlar müminler ha?’
Melek: ‘öldürüleceği yeri de göstereyim’
‘Evet! Göster!’
Melek orayı gösterdi.
Bir avuç ıslak toprağı da, verdi.
Ümmü Seleme’ye, ‘Bu toprak, senin yanında emanettir!
O kana bulaşınca, bil ki, Hüseyin öldürülmüştür!’
Ebu Abdullah ‘Hz.Ali bu olayı teyit etti’
Efendimizin ‘Cebrail yanımda idi.
Hüseyin’in Fırat kıyısında şehit edileceğini haber verdi.
Bir avuç toprak avuçlayıp bana uzattı koklarmısın’
Gözlerimin yaşını tutmaya kadir olamadım’
Hz.Hüseyin ‘Babam Sıffin’e giderken Kerbela’ya uğramıştı,
Durdu, burasının neresi olduğunu sordu.
İsmi söylenince: ‘Onların hayvanlarından indirilecekleri yer, burasıdır!
Kanlarının döküleceği yer burasıdır!’
‘Muhammed hanedanının yükleri, ağırlıkları, burada indirilecektir!’
Selma hatun ‘Ümmü Seleme ağlıyordu.
‘Resulullah’ı (s.a.v) rüyada gördüm.
Başında ve sakalında toz toprak vardı.
‘Ne oldu sana ya Resulullah’
‘Az önce, Hüseyin’in öldürülüşüne şahit oldum!’ Ümmü Seleme,
Hüseyin’in şehit edildiği gün de,
Çanakta sakladığı Kerbela toprağının kan haline geldiğini gördü.
Abdullah b.Abbas ‘Resulullah’ı (s.a.v) rüyada gördüm.
Son derece üzüntülü ve tasalı idi.
Elinde bir çanak, içinde de toplanmış kan vardı.
‘Bu, Hüsyin’in ve ashabının kanıdır.
Allah’a götürüyorum!’
Bu günde İsmail Haniye’nin, çocuklarının, torunlarının ve Yahya Sinvar’ın ve de tüm Gazellilerin kanları Allah’a götürülmeli. Hz.Hüseyin, mücadeleci kimliği ile öne çıkan bir isimdir. Zalimlere karşı sert tutumu, vakarlı duruşu ve Yezid’e biat etmemesiyle başlayan hayat süreci Kerbale’de şehadeti ile noktalanmıştır. O, yeniden diriltilmeye çalışılan cahiliye taassubunu, Kerbela’nın toprağına kanını akıtarak önlemeye çalışmıştır. İsmail Haniye ve Yahya Sinvar da ABD, AB ve İsrail’e biat etmediği için kanını Gazze toprağına akıtarak önlemeye çalışmıştır.
Hz.Hüseyin, Medine’den Küfe’ye doğru ailesi ile birlikte yürürken Şair Ferezdak O’na:
‘Gitme ey imam!
Küfelilerin yürekleri seninle,
Ama kılıçları Yezid iledir’
‘Gitmem lazım! Eğer ben gitmezsem Benden sonra Zulme başkaldırmaya Kimse cesaret edemez!’ Çünkü Hz.Hüseyin kendisine biçilen rolü çok iyi anlamıştı. O gidecek ve Kerbela’dan âleme bir mesaj duyuracaktı.
‘Kanımla yükselecekse,
Ceddim Muhammed’in dini
Ey kılıçlar! Alın beni,
Doğrayın bedenimi!’
İsmail Haniye ve Yahya Sinvar da aynı mesajı vermiştir tüm dünyaya ve Müslümanlara.
Hamasın ilk roket atmasını uygun bulmayanlara
Hamas’a ‘Niye attınız İsrail’e ilk Roketleri. Bir yığın Müslümanın ölümüne sebep oldunuz’ diyenlerin var olduğunu veya söylemek isteyipte açığa vuramayanları duyar gibiyim. Hz.Hüseyin’e de ‘gitme imam’ diyenler oldu: Hz.Hüseyin, Medine’den Küfe’ye doğru ailesi ile birlikte yürürken Şair Ferezdak O’na:
‘Gitme ey imam!
Küfelilerin yürekleri seninle,
Ama kılıçları Yezid iledir’
Gitmem lazım! Eğer ben gitmezsem Benden sonra Zulme başkaldırmaya Kimse cesaret edemez!’ Çünkü Hz.Hüseyin kendisine biçilen rolü çok iyi anlamıştı. O gidecek ve Kerbela’dan âleme bir mesaj duyuracaktı.
‘Kanımla yükselecekse,
Ceddim Muhammed’in dini
Ey kılıçlar! Alın beni,
Doğrayın bedenimi!’
İsmail Haniye ve Yahya Sinvar da aynı mesajı vermiştir tüm dünyaya ve Müslümanlara. Müslümanlara ‘Gitmemiz lazım! Eğer biz gitmezsek bizden sonra Zulme başkaldırmaya kimse cesaret edemez!’ demişler ve Müslümanların gözündeki ABD ve Siyonizm’in yenilmezlik fikrini birazcık olsun zayıflatmıştır.
Hikmeti ilahi
Öldürülmesi takdir edilmiş olanlar öldürülüp düşecekleri yere kendiliğinden çıkıp giderlerdi: Uhud yenilgisinden sonra, münafıklar ve Yahudiler: ‘Eğer öldürülenleriniz burada, yanımızda olsalardı ölmezler ve öldürülmezlerdi’ ‘Bize itaat etseydiniz, musibete uğramazdınız!’ dediler. Uhud savaşı herkesin içindekini dışına vurma günü olmuş; mümini, münafıkı ayırt etmişti. Münafıklar; Müslüman ların acısını Müslümanları peygamberden ayırmak için bir fırsat saydılar: Şu anda Gazze olayı da dünyada ve ülkemizde mümini ve münafığı ayırt etme fırsatı verdi. ‘Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah’ın iznine bağlı olmasın. Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır.’ (Ali İmran:145) Yani, bir nefsin eceli gelmeden ölmesi imkânsızdır.‘… Şöyle de: Uhud’a çıkmayıp eğer evleriniz de kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar öldürülüp düşecekleri yere kendiliğinden çıkıp giderlerdi…’ (Ali İmran:154) Allah Teâlâ’nın izni ve iradesi olmaksızın hiçbir kimsenin ölmesi ihtimali yoktur. Gerek döşekte olsun, gerek öldürmekle olsun. İyi bilinmelidir ki, korkunun ecele faydası yoktur. Ölüm Allah katında bilinen bir vakit ile takdir edilmiştir ki; ne ileri gider, ne geri kalır. Bir insan gerçekte nasıl bir şekilde ölecekse öyle ölür. ‘Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi’ diyenler gibi olmayın. …Allah, diriltir ve öldürür’ ‘Dirilten de öldüren de Allah’tır’ (Ali İmran: 156)
Diğer bir hikmet
Bedir de azınlığın çoğunluğa galip gelmesi. Denilmek isteniyor ki; ‘İsrail’in arkasında ABD ve AB devletleri var. Güç yetmez’.
‘Hani, Allah, size iki taifeden (kervan veya Küreyiş ordusundan) birinin muhakkak sizin olacağını va’d etmişti. Siz ise, kuvveti ve silahı bulunmayanın (ticaret kervanının) size nasip olmasını arzu ediyordu nuz. Hâlbuki Allah, emirleriyle, hakkı açığa vurmayı, kâfirlerin kökünü kesmeyi, hakkı yerleştirmeyi, batılı ortadan kaldırmayı istiyordu. Mücrimler hoşlanmasa da!’ (Enfal:7-8)
Müslümanları az buldular:Bedirde Müslümanlar Ebu Cehil’in gözüne az göründü. Müşrikler, Müslümanları beklediklerinden az buldular. Umeyr: ‘Fakat Onlar, sizden kendi sayılarına eşit adam öldürürlerse, geriye ne kalır? Karar verirken iyi düşünün!’ dedi. Ebu Üsame el-Cüşemi de ölmeyi isteyen bir cemaat gördüm’ dedi.
Müslümanlarla müşrikler karşılaştıkları zaman, Allah tarafından, müminler müşrikleri az, müşrikler de müminleri az ve zayıf görmüşler ve iki tarafta çarpışmaya ısınmış ve isteklenmişlerdi. Bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de şu açıklama yapılır: ‘Hani, müşriklerle karşılaştığınız zaman, onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözünde azaltıyordu. Çünkü Allah, önceden belirlenmiş olan emri yerine getirecekti. Bütün işler Allah’a döndürülür.’(Enfal:44)
Efendimiz dua ediyordu:‘İşte Kureyşiler! Olanca kibir ve gururları, kendilerini beğenmişlikleri ve övünücülükleriyle gelmişler, sana düşmanlık etmekte ve senin Resulünü yalanlamaktalar! Biz, senden, onlara karşı bana va’d buyurmuş olduğun yardımını diliyoruz! Ey Allah’ım sabahleyin onları helak et!’ ‘Onların burnunu yere sürt!’ diyerek dua ve münacatta bulundu.
Ülkeleri ayrı olsa bile Müslümanlara yardımın farziyeti
Hicret hadisesinden çıkarılan bir başka hüküm ise; Ülkeleri ve memleketleri ayrı olsa bile Müslümanların diğer Müslümanlara yardım etmesinin farz olmasıdır. İslam âlimleri, Müslümanların yeryüzünün her hangi bir yerinde zulüm gören, esir olan veya ezilen mümin kardeşlerine yardım etmeye muktedir olup da yardım etmedikleri takdirde, büyük bir günaha girecekleri hususunda icma etmişlerdir.
İbn Arabi Ahkamul Kuran da(2/876)der ki: “‘Müslümanların arasında esirler veya ezilenler bulunduğu takdirde, birbirleriyle dost ve mirasçı olmaları yürürlüktedir. Bilfiil imdatlarına koşmamız, aramızda gören göz kalmayıncaya kadar, sayımız da yeterli olduğu takdirde, onları kurtarmaya çıkmamız veya hiç kimsede bir dirhem kalmayıncaya kadar mallarımızın tümünü onları kurtarmak için harcamamız farzdır.
İleride Uhud’da Bedir’de Müslümanlara nasıl yardım edildiği geriye dönük hatırlatmalarla anlatılacaktı; Çok geçmeden Cibrili Emin gelecek ve müminlere işin gerçek yönünü anlatacaktı: ‘Siz sayıca çok az, kuvvetçe çok zayıf iken, Allah size Bedir’de de yardım etmişti’ (Ali İmran:123) buyurdu. ‘Hani o vakit Sen müminlere şöyle diyordun: ‘İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi sizin için yeterli değil midir?’ ‘Evet, eğer siz sabır gösterir sabreder ve Allah’tan sakınırsanız…’ (Ali İmran:124)
Sabır Sabır Sabır
Uhud da Okçular tepesinde gösterilmesi gereken sabır bu gün yine Müslümanlara hatırlatılmaktadır. Hamas, Gazze ve İsmail Haniye ve Yahya Sinvar da Müslümanlara aynı sabrı hatırlatıyor ‘Siz sayıca çok az, kuvvetçe çok zayıf iken, Allah size Bedir’de de yardım etmişti’ (Ali İmran:123) buyurdu. ‘Hani o vakit Sen müminlere şöyle diyordun: ‘İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi sizin için yeterli değil midir?’ ‘Evet, eğer siz sabır gösterir sabreder ve Allah’tan sakınırsanız…’ (Ali İmran:124)
Selam ve dua ile...
Yorum Yazın