Yirmi seneyi aşkın gömlek kelimesine ayrı bir anlam yüklenmiş ve gömlek siyasi bir mana kazanmış bulunmaktadır. ‘Gömleği çıkardı’ kelimesi özellikle Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılınca Reis ve arkadaşlarının AK PARTİYİ kurmalarının yanında Saadet Partisinin de kurulmasıyla Saadet Partililerin AK partililere giydirdiği bir kelimedir. Gömleği çıkardınız Davadan vazgeçtiniz manasına söylenmiştir.
Gömleği giydi
Gömleği çıkardı
Biraz giydi
Biraz çıkardı
Gömlek kâh milli Görüşü temsil etti
Gömlek kâh Reis ve arkadaşlarını temsil etti
Gömlek zaman zaman Solu Ateizmide temsil etti
Gömlek bazen Kılıçdaroğlu’nu da ve CHP yi de temsil etti
Gömlek bir zaman da Kılıçdaroğlu’nun posteri oldu
Saadet’in Genel Merkez Binasına boydan boya asıldı
Gömlek CHP nin paydaşı HDP de oldu bir zaman
Gömlek ‘ağaya beleş’ manasına gelecek şekilde
CHP den seçilip kendi partilerinden seçilemeyen 10-15 beleş milletvekili oldu
Gömlek kendi Genel Başkanının da vekil olmasını ve de Cumhurbaşkanı Yrd. Olmasını da önledi
Gömlek çok kişinin elini kuru yerde makamsız mevkisiz bıraktı
Hakka hizmet ettiği iddia edilen gömlek şer grupların oyuncağı oldu
Eskiden bir çocuğa yeni elbise giydirildiği zaman:
Ebesi: ‘Hayırlı olsun yırtığı küllükten gelsin, yırtığıyla eben .... Silsin’ dermiş
Neymişsin be gömlek bir ‘deli gömleği’ olmamıştın şimdi oda oldu.
Adeta ‘deli gömleğine’ döndürdüler Seni sonunda.
Gömlek; az kalsın şunları da yapmak üzereyken suçüstü yakalandın millet tarafından:
Ezanın tekrar yasaklanmasını
Kuran’ın gizli okunmasını
Başörtüsünün tekrar Kamuda ve Üniversitelerinde yasaklanmasını
Özgürce inancına uygun öğrencilerin inandığı gibi eğitim yapmamasını
Camilerin satılmasını ve ahıra… Çevrilmesini
Ayasofya’nın tekrar müze haline getirilmesini
Dini kitapların tekraren toplatılmasını
Sanayi devrimin durdurulmasını
Savunma sanayiindeki gelişmeleri İHA SİHA ne varsa iptal edilmesini
Hatta bunları yapanların cezalandırılmasını firmalarının kapatılmasını
Devrim otomobilini iptal ettikleri gibi TOOG unda iptalini
Köprülerin kapatılmasını
Ve ülkenin bölünmesini
Güneyde bir tampon İsrail’e hizmet ve güvenliği için
Bir azınlık devleti kurulmasını
İlaveten Taksim ve Çamlıca Camiinin
Tekrar eski haline dönüştürülmesini
İla ahir. Yapacaktın veya böyle olmasına sebep olacaktın.
Hazımsızlık
‘Ayasofya nasıl çorap koktu’.
KARAR gazetesi yazarı Şule Demirtaş Ayasofya’nın Cami haline getirilmesine böyle karşı çıkıyor yazısında. Ben burada yorumlardan bazılarını aktaracağım;
Bir dost; ‘Kararda yazan arkadaşlar var. Darıltmak istemem. Ama maalesef iktidara vurmak için her türlü yolu mubah sayacak bu türleri barındırır’ niye diye kibarca onları kınıyor.
Diğer bir; ‘Evet Karar da bu kadar arkadaşın böyle bir yazı karşısında ses çıkarmamaları oldukça manidar’ diyerek tepkisini belirtiyor. Bir başkası: ‘itiraz bir yana ziyadesiyle eşlik eden yazılar çoook. Kurulduğu ilk günden beri öyle. Diğer biri: ‘Bunun için diyoruz ya hep, Allah sonumuzu hayreylesin’ diye. Ve yorumlar devam ediyor: ‘Birilerinin siparişi üzerine yazmış sanki bu yazıyı’. ‘Başörtülü bir hanım, bu yazı için, başka bir kini yoksa iyi miktarda rant almıştır’. ‘O kaynak çok özel yerden çok öncesinde hazırlanmıştı. Bilen çok iyi bilir bu serencamı çook.’ ‘Bu gün gazeteyi idare eden yönetimden bahsediyorum. 2015’e kadar medya alanında en büyük rantları yediler. Karaalioğlu, Ocaktan, Yusuf Zıya gibi’. Neyse aşırılıkları almadım.
Ne diyelim; Karar, Cumhuriyet, Sözcü, Milli Gazete vs. Sözcü TV, Tele1, Halk ve TV5 in de birbir lerinden farkı olmadığı gibi. Kafa bulandırıyor bunlar. Siyasiler öyle değil mi? Sanki Davutoğlu, Mollaoğlu, Babacan vs. aynı kurgu mu aynı kaynak mı ABD mi denir. Gâvur Müslüman bir birine karıştı. Allah akıbetimizi hayreylesin. Âmin.
E m e k l i
Hükümet tez elden geciktirmeden, hemen, şimdi acilen emeklilerin gönlünü yapmalı. Memura verdiği seyyanen in aynısını da emekliye vermeli. Hem de temmuzdan itibaren de fark ödemeli. Geriye dönük birikimlerini de ödemeli. Bu işin şakası yok. Dikkate alınmalı bu önerimiz. Milletin parasını millete veriyoruz. Bu da millet lehine sonuç doğurur inşallah. Aksi takdirde milletin parası millet karşıtlarının eline geçer. Onlar kendilerine verirler bu parayı. Bırakın onlar yerine millet yesin parayı. Emeklinin gönlü ancak seyyanen in kendilerine de uygulanmasıyla ancak alınabilir. Diğer alternatifler işe yaramaz.
Ezana ait bir bilgi
Malumlarınız üzere Ezan 1932 den elliye kadar 18 yıl aslına aykırı olarak ‘Tanrı Uludur’ diye okutulmuştu o zamanın yöneticileri tarafından. Tam araştırmadım ama Hatay bize 1938 yılında ilhak oldu. O zamana kadar Fransızların güdümünde bir küçük devlet. Ezanın Türkçe okutulması 1932-38 arası Hatay’da uygulanmamış. Yani Fransızların güdümündeki Hatay’da orijinal aslına uygun okutulmuş. 1938 de Türkiye’ye katılınca Bir genelge ile ezan Hatay dada Türkçe okutul maya başlanmış. Çok ilginç değil mi?
Diyet
Meral Hanım mealen ‘diyet bitti ödeştik’ diyor. Eğer hala diyet bitmemişte bu yerel seçimlerde de devam edecekse Büyükşehir ittifaklarıyla, o zaman partisi sıfırlanarak diyet ile beraber siyaseti tam olarak bitirir. İlk kuruluşunda gürültüye geldi ve tam anlaşılamadı bağımsız olmadığı konusu. Sonrasında CHP ile işbirliği yapmaları asıllarını anlaşılır hale getirdi. Geri saymalar başladı böylece partisinde. Derler ki gürültü çıkaran bağıran çağıran sorunları ve sorun çıkaranları kabadayıca bastırmaya çalışmak haksızın işidir. Bu kuru gürültü, gürleme heeeeyt narasıyla saklanan gerçek: HDP ve dolayısıyla PKK ile birlikte hareket edilmesi halktan gerçeği gizlemeye yetmedi. Anadolu İrfanı derler ya halk fark etti bunları. Sokrat’ın dediği gibi ‘yok desem/desen de var’. Mahalli seçimlerde olası bir ittifak veya işbirliği sonu getirir.
Bu değerlendirme diğerleri içinde geçerlidir. Onlarda Temel Bey, Davutoğlu, Babacan larda diyetlerini ödediler sanırım. Cumhurbaşkanlığında destek vererek. Partilerini seçime sokmayarak. Bunların ödediği diyet bu. CHP nin bunlara verdiği beleş milletvekillikleri de CHP nin de onlara diyet ödemesidir. Ödeştiler. Mahalli seçimlerde CHP den uzak durmaları akıl kârıdır.
HDP de PKK da diyetlerini ödediler. Gizli açık işbirliği yapmaları da onlara diyet ödettirdi. Ciddi şekilde oy kaybettiler. CHP de onları meşrulaştırmak için çok gayret sarf etti. Böylece diyetleşerek ödeştiler. Onlar içinde bağımsız hareketle mahalli seçimlerde CHP den uzak durmalarını öğütlüyorum.
Akıllanmaz sol-Uslanmaz CHP
%60 diye nasıl kendilerini hatta AB ve ABD yi bile kandırdılar ise hala tutumları aynen devam ediyor. Akıllanmazlar ve uslanmazlar konumundalar. Gizli açık ittifak ortaklarını Cumhurbaşkanı ve yedi yardımcı adaylarını da inandırdılar. Birinci mevkidekilerin elleri kuru yerde kaldı. İkinci ve sair mevkidekiler ise amorti ile yetindiler. Onlara yakın demeyim onlarında ötesinde politika orijinleri TV ve Gazeteler aynı hırçınlığı aykırı ve sansasyon politikalarını devam ettiriyorlar. TV lerni izleyen insanların, Gazetelerini okunmak isteyenlerin sabrı buna izin vermiyor. Bu yol ile sadece kendilerini tatmin etmiş oluyorlar. İzlenmeleri ve okunmaları için yalan ve abartı dan uzak bir yol izlemelerini öneririm.
OSMAN YURTOĞLU
Gençlerin ağabeyi
Çarıklı erkândan biri
Akil insan
İslam davasına adanmış bir ömür
Herkesin ve kesimin
Saydığı sevdiği güzel insan
Kırıkkale de dava mücadelesinin öncüsü
Mücadelede ilklerden
Kırıkkale de döneminin gençleri tarafından bilinen biri
Kendi döneminde elini değdiği her genç bürokrat olmuştur
Amir memur Daire Başkanı Genel Müdür ve yardımcısı Profesör olmuşlardır
Rahmetli Hoca’nın Trilyon davasında Sulakyurt’ta üç aya yakın hapis yattı
Hayli üst düzey yönetici bürokrat ziyaretine gelmesini gören kaymakam:
‘Kim bu adam yahu köylünün biri ama bu neyin nesi diye sormuş
Ve kendisini tanıma fırsatı bulmuş böylece.
Mühimmat fabrikasında tanıştık.
Yeni İstanbul Bizim Anadolu Bugün gazetesi okuyan
Bu gen kimdir diye düşünürdüm derdi.
Selamette Refahta başta olmak üzere,
Yetmişli yılların ilk zamanlarından Ankara’ya geldiğim 97 yılına kadar
Kesintisiz birlikte çalıştık.
Hoş sohbetti. Sohbeti tatlı idi. Bilgili görgülü akil idi.
Yolculukta zamanın nasıl geçtiğini bilemezdik.
Ufku genişti. Olaylara hep genel perspektiften, büyük resimden bakardı.
Görüş darlığı değil görüş bolluğuna sahipti.
Arkadaşlarımız arasında ‘Salih Osman Cumhur’ derlerdi. Ahmet Yavuzu da ekleyebilirim
Kendinden önce vefat eden hanımının şöyle dediği söylenir
‘Ben daha Osman’ıma yüzümü hiç ekşitmedim’
O zamanın moda deyimiyle Solcu, Maocu, Ülkücü, İslamcı
Gençler ile sohbet edebilen tek kişi diyebilirim.
Kırıkkale’nin Keçili köyünden idi.
Köyleri için;
‘Dereleri otlu
Dilleri tatlı
Keçilinin adamı’ derdi
Köylerinden daha bıçkın insanlar da çıkmıştır;
Yakasız Süleyman, Parmaksız Süleyman gibi.
Allah gani gani rahmet eylesin. Amin
Yorum Yazın