‘DERİN MUHALEFET’
AKPARTİ iktidarları dönemlerinden önce ‘Derin Devlet’ vardı derler. Bu derin devletin PKK yı da kurdurduğu söylenir. Doğuda ‘Kürt’lere yaptıkları eziyetlerle onları isyan noktasına getirmek hedeflerin arasında’ da denilmektedir. Rahmetli Erbakan hoca ile aylık toplantılarımız olurdu. Burada doğu illerinin başkanlarının anlattıklarını da dinlemiştim. O kadar ki pazara getirdiği saman çetenini nasıl yere boşalttırdıklarını ve bir şey çıkmayınca da geri, samanı çetene yüklettiklerini ve yarıdan fazlasının da zayi olduğunu anlatırlardı. Bu faili meçhüller, çekiç güçler çok yazıldı çizildi. CHP nin güvenci hep derin devlet olmuştur. Halk iktidar vermeyince derin eliyle askere ihtilal yaptırılıyor ve bir sürede olsa iktidarda kalıyorlardı. Bir örnek verecek olursak; Kırıkkale’de yüzü zorlayan yaşında olan ve Nizam, Selamet, Refah dönemlerinde yönetimde bulunmuş çarıklı erkandan Osman Yurtoğlu ağabey o zaman bize anlatırdı: ‘Askeri gençler İnönü’ye gelirler, İnönü 57 seçimlerini alacağı umuduyla erteleme ister. Sonrasında kaybedince O gençlere gider ve sözlerini hatırlatır’ işte 60 ihtilalinin özü budur’ derdi. Derin Devlet, Derin Amerika ve onların güvenci FETÖ ve iç muhalefet son hesaplaşmayı 15 Temmuz ile yaptı ve sonuç alamadı.
‘Derin Devlet’ ortadan kaldırılınca ABD Türkiye’de ‘Derin İç Muhalefet’ oluşturmaya başladı. CHP’ye başını çektirdiği bu yapıya ittifak yasasından da yararlanılarak; İyi, Saadet ve irili ufaklı bir çok adı bilinmeyenler ile ‘Millet İttifakı’ oluşturuldu. HDP ve PKK önceden örtülü, halk alıştırılınca da açıktan destekleri alınarak ‘Derin Muhalefet’e başarı yolu aralandı. Bunun ilk işareti ‘Evet!’ ‘Hayır!’ da görüldü. Sonrasında, İstanbul ve bir çok büyük şehirde görüldü. ABD tarafından yeterli bulunmamış olacak ki; 2023’e yeni oluşumlar ve yeni eklentiler hazırlanıyor galiba. Alevi dinamiği zaten firesiz arkalarında. Başkan Yusuf İzzetin firesizliği açıklamıştı bir TV programında. Buna HDP ve PKK eliyle kürt dinamiğini de eklediler kısmen de olsa. Eski ülkücü, yeni ülkücü, eski selametçi, yeni Sadetçi eklentileri hedeflerine yetmiyor olacak ki yeni arayışlar ve eklentiler oluşturulmaya çalışılıyor. Dikkat ederseniz solda yeni parti kurdurmuyorlar. Hep sağda yeni oluşumlar peşindeler. Sol ve ataist kesim zaten firesiz destek veriyor. Ayrıntısını ileride tek bir yazıda ele alacağım.
1923-2023 RUHU
“Bir gazete geçenlerde ‘1923 ruhu olmadan 2023 ruhu olamaz!’ türünden bir başlık atmış. Bu ruh meselesine bir açıklık getirmek lazım;
1.Birinci Meclisin açılış davetiyesi 21 Nisan 1920 Ankara:
‘Çokça cömert olan (Allah’ın) lütfuyla 23 Nisan Cuma günü Cuma namazını müteakip Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. Vatanın istiklali, yüce halife ve saltanat makamının kurtuluşu gibi en mühim ve hayati görevleri yerine getirecek olan Büyük Millet Meclisinin açılış gününü Cuma gününe denk getirmekle Cuma gününün bereketinden istifade ve açılıştan bütün Sayın Milletvekilleriyle Hacı Bayram Cami-i Şerif’inde Cuma namazı kılınarak Kur’an ve namazın nurlarından feyizlenilecektir. Namazdan sonra camiden Sakal-ı Şerif ve Sancak’ı Şerif alınarak ve özel daireye girilecek ve oraya girilmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. … ‘ (Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal) (…Bildirilen tebliğin dini ve vatani mersim ile icrası rica olunur’ (20.Kolordu Kumandan Vekili Alay Kumandanı İsmet).
Hacı Bayram Camiinde kılınan Cuma namazından sonra yürüyerek gelen heyet (bu resim yıldönümler de hep öne çıkar) tarafından Ulustaki Meclisin açılışı yapılmıştır. 23 Nisan 1920. Sizin gazete olarak bu ruhu kastedmediğinizi biliyorum.
2. Balıkesir Zağnos Mehmed Paşa Camii konuşması (07 Şubat 1923).
Lozan anlaşması 04 Şubat 1923 de yarıda kalınca İzmir İktisat Kongresi yapıldı. Mustafa Kemal Bu Kongreye giderken galiba 07 Şubat 1923 de Balıkesir Zağnos Paşa camiinde halka bir hutbe irad etmiştir:
‘Ey Millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selamı, atıfeti üzerinize olsun. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz Hazretleri Cenab-ı Hak tarafından insanlara hakayık ve akaid-i katiyyeyi (kesin inançları) telkın etmek için me’me’mur olmuştur. …’ Sizin gazete olarak bu ruhu da kastetmediğinizi biliyorum.
3.Bir de şapka kanunundan sonra herkesin fötr giydiği resme bakalım
Birinci Meclisin hemen az aşağısında yapılan yeni Meclis binası önünde bir kutlama anının resmini gördüm. Devlet erkanının ve katılımcıların hepsinin kafasında Fötr Şapka. Resim üstten çekilmiş sanki Fötr şapkalar yan yana dizilmiş gibi. Sanki altındaki adamlar görünmüyor veya az görünüyor gibi. Şimdi fötr şapka giyen mi kaldı, Demirel de öldü. En son temsilcisi o idi galiba. Sizin gazete olarak bu ruhu kastettiğinizi sanırım galiba.
AÇIKOTURUMLAR
Etkileyici birkaç kanalın süslü püslü oturum yöneticileri, kesinlikle taraf tutuyor. Zaten CHP den kaşartlanmış eski veya elan milletvekili olanlar çağrılıyor. Bunlar kimseye söz vermiyor, karşı tarafın sözünü kesiyor ve adamın konuşmasını anlaşılmaz hale getiriyorlar. Buna birde oturum yöneticilerin insicam bozucu kasti müdaheleleri eklenince CHP temsilcilerinin dışındakilerin ne dedikleri hiç anlaşılmıyor sanki. AKPARTİ temsilcileri (!) çok çoook zayıf kalıyor. Başka isimler varsa önerilmeli diye düşüğnüyorum.
Bu açık oturumlara tüm kanallara bakıldığında 20-30 civarında bir sabit isimler çağrılıyor. Sanki başka insan yokmuş gibi. Eskiler derler ki: ‘Adliye binasının hemen yanıbaşında bir kahve olurdu. Orada hazır bekleyen insanlar şahid lazım olduğunda hemen koşar gelirlerdi ve üç beş emek karşılığını da alırlardı’.
Sahi aklıma gelmişken soruyorum. Açık oturuma katılanlar para alıyorlar mı? Alıyorlarsa ortalaması nedir? Bunu birileri açıklarsa sevinirim. Ben en doğrusu Mustafa Şen’den sorayım bence en doğrusunu o söyleyebilir diye düşünüyorum.
İLK DEFA KANDİL BOMBALANIYOR KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL
Tarihinde ilk defa ciddi biçimde Kandil bombalanıyor hiç kimsenin umurunda değil. Açıkoturum yöneticileri hala CHP nin lehine seçim sonuçlarını gündeme getiriyorlar. Bu konu iletişimciler tarafından değerlendirilmeli ve gündem oluşturulmasında milli menfaatler ön plana çıkarılmalıdır. Nasıl olsa Kandil, HDP ve PKK da bizden yana diye düşünülmemelidir.
DIŞ POLİTİKADA GIKI ÇIKMAYAN MUHALEFET MİNBERE ÇEKİLMELİ
Kandil bombalanıyor, sınır güvenliği, F 400, F 35, Suriye sınır koridoru, Tıramp kabadayılığı, dolar silahıyla ekonomimize düşmanca terör saldırısı, şehid cenazeleri, her gün ölen rütbeli rütbesiz şehidlerimiz ‘Derin muhalefet’i hiç ilgilendirmiyor. Bu konuda gıkları çıkmıyor. Millete de bir şey olmuş onlarında bunların gıkına karşı gıkları çıkmıyor. Allah akıbetimizi hayreylesin. Başımıza bir musibet gelecek gibi. Allah esirgesin. Gözümüze bir görünür var veya gözümüzden bir çıkkaç çıkacak. Ama ah vah para etmeyecek. Muhalefet bu konuların içine çekilmeli, minbere gelmiyorlarsa halkın dikkati çekilmeli bu konu zorlanmalı diye düşünüyorum.
DÜŞÜK BEL VE DİZİ YIRTIK PANTOLAN GİYEN, KÜPE TAKAN BİLGİSAYAR GENÇLİĞİNİN SORUNLARINA EĞİLMELİYİZ
Bu konu çok önemli. Bu çocuklar bizim evlatlarımız. Onların her türlü ihtiyaç ve sorunları ile ilgilenmemiz lazım. Bunlara iyi ve kötü yönlerine bakmaksızın sonsuz hürriyet ve özgürlük tanımak onların aleyhine olur. Bunları tanımamakta yine onların lehine olmaz. Öyleyse ne yapmamız lazım; bilimsel analiz, araştırma ve verilere bakarak çözüm üretmemiz gerekir. Gençleri ümitsizliğe ve boşluğa itmememiz karamsar düşünce içinde bırakmamamız ve kendilerine güven vermemmiz gerekir diye düşünüyorum. Giyimi, tavrı, edası ne olursa olsun insanların sorunu ortaktır. Her şeyden evvel devletine, hükümetine güvenlerinin sasğlanması en başta gelir. Maddi imkansızlığın yanında aşırı derecede manevi gereksinimlere de ihtiyaç var. Maneviyat derken yalnız başına din faktörü değil onların manevi boşluğunu hangi kaynak ve sebep tetikliyorsa ona yönelmemiz lazım.
Eski yıllarda gençlerin sağcı, milliyetçi, solcu, ateist, İslamcı v.s şeklinde kutuplaşmaları sanki fikri gelişim açısından daha mı iyi idi acaba diye düşünüyorum. Ülkücüler ülkü ocaklarında öyle veya böyle bilinçlendiriliyor, vatana millete bağlı eğitimler alıyor ve kitap okumaları sağlanıyordu. Ha keza onlara karşı solcu ve ateizm oluşturuldu. Onlarda kendilerince bir yol içinde eğitiliyordu. Türkiyenin bel kemiği niteliğindeki İslamcı gençler ise dindar, namazlı, maneviyata ağırlık veren temel düşünce etrafında kendilerini geliştiriyorlar ve temel eserler okuyarak kendilerini yetiştiriyorlardı. MTTB, Akıncılar, İmam Hatip cemiyetleri v.s. şimdi bu işlevleri yerine getirecek oluşumlar yok mesabesindedir. Bu konuyu da ileride tek bir yazı başlığındfa ‘Uzun vadeli bir gençlik politikası izlenmeli’ başlığında ele alacağım.
TEŞKİLATLAR KONUSU
İllerde sanki birkaç isim arasında dönüp duruyor il başkanlığı. Örneğin Kırıkkale’ de Mehmet, Mürsel, Nuh arasında sanki bir dönüşümlü görev değişikliği sürüp gidiyor. Bu makas biraz genişletilmeli. Eskiden beri sürüp gelen bir teşkilat yapılanmamız var;
İl başkanları toplantısı, Kadın kolları toplantısı,Gençlik kolları toplantısı,İl divanı, İlçe divanı, hatta belde divanı. Bu toplantılar o ilden sorumlu başka bir ilin milletvekili denetiminde yapılıyor galiba. İl başkanları toplantısı çoğunlukla Genel Başkanın başkanlığında yapılır. Sadece Genel başkan konuşup dağılmamalı. Herkes dinlenilmeli. Bu konuda sabırlı davranılmalı. Yerel toplantılarda herkes dinlenilmeli ve notlar alınmalı bunlar genel merkeze taşınmalı. Toplantı sonunda final konuşması gelen misafir tarafından yapılmalı ve detaylı olmalı teşkilatlar hem bilgilendiirilmeli hem moral motivasyon ve güven kazanmalı. Ayrıca da herkes sorusuna cevap almalı diye düşünüyorum. Eski bir teşkilatçı olarak.
BÜROKRATLARA DA BİRKAÇ SÖZÜM OLACAK
Makama geldiğinizde, önce ne yiyorsanız, ne giyiyorsanız , nasıl davranıyorsanız aynısını devam ettirin. Görgüsüzlük yapmayın, görmediklik yapmayın, makamı halktan kopuş olarak görmeyin. Halk sizden uzaklaşmasın. Makamlar gidince halkın içine pejmürde ve bitkin bir bİçimde bile dönseniz bunun kıymeti harbiyesi kalmaz. İki örnek vererek ve biraz da tebessüm ortamı oluşturmak istiyorum; Meclise geldiğimde veya başka kurumdaki arkadaşlardan bazılarının ilk yaptığı şey gömleklerinin kol manşetlerine isim ve soy isimlerinin baş harflerini, gömlek ceplerine isim ve soy isimlerini yazdırmak olmuştu. Bunu yapanlara takıldım; sizin yaptığınızı Daum sizden daha iyi yapıyor, gömlek yakasına reklam alıyor demiştim. Cemaziyelevveliniz biliniyor demiştim ve şu misali vermiştim: İki arkadaş beraber okurlar ve aynı odada kalırlar. Birisinin giydiği don PTT mektup torbasından yapılmış ve Cemaziyelevvel 1402 yazılı kısım arkadaşı tarafından görülür. Makama gelen kişi diğer arkadaşının ziyaretini kabul etmez. Diğeri Cemaziyelevvel 1402 notunu yazar makama verilmek üzere sekreterine bırakır. Devamı bilindiği gibi. İnsanları meletmeyin. Kapınıza gelenlerle görüşün, randevu isteyenler verin. İstemek çok zor bir şey. Ben kendi nefsime insanların meşru isteklerini lehlerine biçimde çözdüm. Bunu parti, derrnek v.s. başkanlıklarımda yaptım ve başarılı olduğumu sanıyorum. Bunun ölçüsü nedir derseniz. MKE den ayrılalı 22, Tedaştan ayrılalı 15 yıl, Meclisten ayrılalı 2 yıl olmuş hala insanlarla saygı iletişimimiz devam eder. Bunu şunun için söylüyorum; Reis sizin yüzünüzden tökezler ise vebali çok büyük olur. benden söylemesi ve uyarılmanız. Yoksa asla tenkid maksadıyla söylemiyorum. Olumlu yönlerinizin ecrini zaten alacaksınız. Selam ve dua ile. …
Yorum Yazın