‘TEKKE VE ZAVİYELER’ KONUSU
Aslında güncel siyasetin dışında teknik yazılar yazmayı düşünüyordum. Fakat bu CHP ve onun resmi veya gayri resmi temsilcileri olduğu ve konuştuğu sürece güncel siyasetten yazacağız galiba. ‘Biti kanlandı’ tabiri bizim yörenin bir atasözüdür. İnsanların üzerinden bit pirenin çıktığı dönemleri hatırlatır. Ayrıca kişi cılız ve fakir iken birden zenginleyip semizlenenlerin bitleri ondan kan emince derler bu sözü o kişi için.
Geçenlerde bir televizyon proğramı izliyordum. CHP nin filan dönemi milletvekili ünvanlı ve gazeteci de olduğu söylenen Yarkadaş soy adlı Barış efendi ‘Tekke ve Zaviyeler’ konusunu gündeme getirince böyle bir yazı yazmayı düşündüm. ‘
Tekke ve zaviyeler yasasının kabul tarihi: 30.11.1925 sonrasında bazı tadilatta gömüş. ‘Alelümum tarikatlerle, şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük … gibi unvan ve sıfatlar, …’ memnu dur. Yani yasaktır. Bu yasakları ihlal edenler 3-6 aydan az olmamak ve 50-500 liradan az olmamak kaydıyla hapis ve para cezası ile cezalandırılırlar.
Bu yasakların yüzde doksandokuzu yani ‘halifelik ve emirlik’ hariç belli bir zamandan günümüze kadar kah alenen kah örtülü olarak sebestçe uygulanmaktadır. Tarikatlar serbestçe yapılmaktadır, şeyhlikler doğuda daha fazla olmak üzere ülkemizin her yerinde vardır. Dervişlik ve müritlik ki zaten Müslüman olan her fert derviştir ve mürittir aynı zamanda. Dedeliğe zaten kimse dokunamaz dokunacakta daha anasından doğmamıştır. Bunun kanuna da usülen konulduğunu sanıyorum. Bu gün dede vekil, dede başkan hatta parti başkanı da olduğu söylentiler arasındadır. Seyyitlik Peygamber imizin soyundan gelenlere verilen ünvandır. …
Daha dur bakalım Yarkadaş arkadaş bu saydıklarıyın bir kısmı bir katakulli ile başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirlerde size oy verdirildi. Cami minaresine doğru viski fışkırttırılmasına vesile olma ünvanına da sahip ettiğiniz söyleniyor kahve hanelerde bu insanlardan bazıları ve özellikle önderleri için.
Eskiden çocukken ‘lüllül deve’ oyunu oynardık. Deve katarını oluşturan çocukların önüne biri eşek olur, önlerine düşer ve aynı kümeye onları taşırlardı. Benzer bir misalde Mazhar Osman için söylerler. Deliler açık bulunan hastanenin bahçe kapısından çıkmışlar ve tren katarı yani trencilik oynarlarmış ve hemen onların önüne geçerek o da deli numarası yapıp, tren taklidi yaparak küf küf küf küf diyerek dolandırıp avludan içeri sokup ve kapıyı kapattırmış. Latife bir yana benzer durumlar tarihte çok yaşanmıştır zannımca.
Bakın halkın bir kanati vardır; Eski selametçilerin, eski ülkücülerin, kürtlerin ekseriyeti bir tarikata bağlı ve aynı zamanda bir derviştirler. Nakşi daha ağırlıklı olmak üzere Kadri tarikatı ve onların kolları vardır. Türk insanının çoğunluğu da ya derviştir, ya derviş gönüllüdür ya da derviş potansiyeli taşır.
Burada şunu özellikle belirtmeliyim ki; İpi üst akılın elinde bulunan cemaat, tarikat vesairelerin derin ünvanlılarca bilindiği herkesce de bilinmektedir. Şairin dediği gibi: ‘Gamı herkes bilir sen haber neşeden’ ipi üst aklın elinde bulunan Dernek, Cemiyet, Cemaat ve tarikatların herkesce bilindiği bir zamanda; onlar zaten halk düşmanlarının işine yarıyor. FETÖ-PKK işbirliğini hep görmedik mi?
Derdiniz bu görüntü altında ‘Allah Dostu’ olan ve başkaca da hiçbir şeye karışmayan tarikatlara mensup olanların ipini çekmek mi istiyorsunuz yoksa. Hele bir yelteninde görelim. Bir daha Cehepemsi veya öyle görünenlerin sıkışınca ‘şahsi görüşümdür’ün arkasına sığınan birilerinin bir daha söylediğini görelim. Millet size pabucunuzu tersinden giydirir. Biz ümmetin hakkını savunmaya devam edeceğiz CHP ve şeriklerine karşı inşaallah.
Ne oluyor eski taşımacı siyasetçiler tarafından bunların suyu sizin arkınıza taşınacak, değirmen çarkınızı döndürecekler, sonra arkasından hömereceksiniz. ‘Katranı kaynat maynan olur mu şeker …. cinsine çeker’ misali bir atasözü vardı galiba tam da hatırlayamadım; bu solculara biraz saygılı olun derim. Bunların ebedi size oy verecek lerini mi sanıyorsunuz da daha mührün boyası kurumadan milletin temel değerleriyle oynanma emaresi gösterilmeye başlanılıyor. Aksini düşünenler ABD ve İsrail’den bilginin doğrusunu alabilirler; hangileri ABD adına, hangileri milleti adına yalvarış ve yakarışta bulunuyorlar Allah’a ve Peygamberine.
Kırıkkale’nin Akçakavak köyü yakınlarında bir piknik yapılmıştı fi tarihinde. Ankara’dan katılanlar da olmuştu. Gelen ünlüler konuştu. O ünlülerden birisi o günlerde Allah diyenlerin üzerine gidildiği bir zamandı hatırladığımca ona teşmilen şöyle bir hikaye anlatmıştı: ‘İri yarı güçlü kuvvetli fiziği yerinde bir delikanlıyı bekçi yapmışlar. Palaskayı bağlamış tabancayı da palaskaya yerleştirmiş, kafasında da bekçi şapkası. Ele avuca sığmayan biri. Biraz uslansın diye de bir tarikata katmışlar. O da derse gitmiş; her kes Allah diyor o da Allah diye aynısını söylüyor. Birkaç tekrardan sonra ‘Hu’ demeye başlıyorlar. Ama o Allah demeye devam ediyor. Derviş arkadaşı böğrüne dürtüp: ‘Allah deme, Hu’ de deyince, tabancayı çekip hepsini yere yatırmış ve: ‘Beni Allah demeden alıkoyacak daha anasından doğmamış!’ diyerek feryadı basmış. Güzel hoş bir benzetme zamanına ve tüm zamanlara göre.
YENİ PARTİ ÇALIŞMALARINI SON OLARAK YAZIYORUM
Bu konu kabak dadı verdi. Aynı Galatasarayın Falkao’yu transferi gibi. Abdullah Gül parti kuracakmış?, Ahmed Davudoğlu parti kuracakmış, Ali Babacan parti kuracakmış? Veya Abdullah Gül ile Babacan bir, Ahmed bey de bir parti kuracakmış. v.s v.s. Falkao belki gelir amma onlaerın parti kurmaları olacaksa ondan sonra olur belki. Zaten onlardan önce Kılıçtaroğlu veya Gürkan Hacır belki de açıklamalar da bulunur.
Sahi bunlar niye parti kurmaya yelteniyorlar ve yeltendiriliyorlar, öyle mi demek lazım. Çok mu memleketseverler, çok mu saklı bilgileri var, ülkeyi kalkındırrmak için. Rahmetli Hoca hayatta olsa zannımca şöyle derdi: ‘Sizin yaptığınız fasa fiso, sizi gidi solcuların taşoronları sizi, size mi düştü bir asırlık iktidar olamayan solcuları iktidar yapmak, veya Tayyip beyi iktidardan etmek, sizin hiç aklınız yok mu?’ mealen böyle söylerdi her halde.
Sahi solcular niye parti kurmuyor? Bizim efendilere kurduruyorlar veya onları pohpoh luyorlar. Onlara mı düştü bizim derdimiz. Yemezler bunu halk bunu farketmiyor mu sanıyorsunuz. Yetmiyor mu itifakınız veya dolaylı ittifakınız; CHP, SAADET, İYi, Demok rat, HDP. Bunlara eklenecek Abdullah beyi, Davudoğlunu, Babacan’ı hararetle bekliyor sunuz. Ya akıllarını başlarına alır da vazcayarlarsa o zaman hangi planınız veya planlarınız var? İttifak yasası olmasaydı bu birliktelikler olur muydu? Esameleri okunur muydu? Kurduklarını düşünelim. %1’er oy alacaklarını varsayalaım. Eğer sadece Tayyib beye ait karınlarındaki kara erik kurusunu da yok sayalım. Ne yapacaklar, bir şey yapamayacakları aşikarken, öyleyse şimdiden CHP ile ittifaka girecekler, başkaca da çareleri yok. Hadi topluma karşı biraz erkeğimsi duruşla ittifaka girmeden sıfır çekmeyi ve sadece Tayyip beyi düşürmek istediklerini düşünelim. Bunu da millet yutmaz. Hasan emmini cematte suç işlemesinin bir asır söylendiği gibi, yaptıkları bir asırdan da fazla başkakııcı olacağı zannındayım. Son olarak uyarıyorum, bir Müslüman olarak vaz geçin bu hülyadan ve hasedden, ümmetin kazanımlarını CHP ve HDP eliyle kaybettirmeyelim bir inat ve haset ve intikam uğruna derim. … CHP ve HDP ile ittifak olasılığı fazlaca görünüyor. Yahu insan Kılıçdaroğlu’nun arkasına dizilmeye, Tayyip Bey’in yanında durmayı yeğlemez mi? Geçen yazılarımın birinde Abdülhamid’in eteğinin saçağını öpmeyenlerin yani İttihad ve Terakkicilerin kimlere secde ettiklerini anlatan Rıza Tevfik’in iki mısraını yazmıştım, önemine binaen onu tekrarlıyorum:
“Saçak öpmeyenler, secde ettiler,
Bir asi zabitin pis külahına.” (Rıza Tevfik)
ŞULE YÜKSEL HANIM
Şule Yüksel’e Allah rahmet eylesin. Amin. Dedikten sonra bir hatıramı anlatacağım: Sene 1975 veya 1976 Ben o zaman Selamet Partisinin Kırıkkale ilçe veya Gençlikkolu başkanıydım. O zaman oyuncu Abdullah Kars ile evli idi Şule hanım. Gündüz Şule hanıma konferans verdirdik Kırıkkale’de. Hanımlar onu dinlediler. Tabii ki benim hanımda konferansı dinleyenlerden. Sohbetten öyle etkilenmiş ki; Hanım o esnada gönlünden geçirmiş, niyet etmiş; ‘Eğer doğacak çocuk kız olursa adını Şule koyacağım’ diye niyet etmiş… Demek ki arz kapısı açıkmış… Kızım doğdu 1976 da. Kızımın adı ‘Şule Nisa’ Allah selamet versin kızımın meşreb ve mizacı Şule hanım gibidir… Anadolu da derler ki; ‘Adını koy çekmezse çekmesin veya çekerse çeker’ diye.
Geceleyin de Abdullah Kars Necip Fazıl’ın İbrahim ETHEM’ni oynadı. Organizenin yorgunluğunu üzerimden atamamış olmalıyım ki bir ara oyunu izlemekten kopmuşum. Abdullah Kars oyunun içinde bir ara; niye izlemiyorsun başkan oyunu izle diye beni uyarmıştı. O günün yorgunluğu üzerine binerek davamız yükseldiği için şimdi çok mutluyum. Hatta karı koca o gün Necati Tung HAKSÖZ’ün evinde misafir edilmişlerdi. Bunu da bir hatıra olarak sundum ve o günleri yadeyledim bu ölüm vesilesiyle. Selam, saygı dua ile…
Yorum Yazın