OKULLARIN VE PARKLARIN ADI DEĞİŞMİŞTİ
PKK çıktığından veya çıkartıldığından beri kırk binden fazla asker, polis ve sivil şehidimizin olduğunu dünya alem biliyor. Şunu da biliyor cümle alem; trilyonlarımız heba ettirildi bu yolda.
Geçenlerde bir belediye otobüsüne bindim. Varacağım yere kadar bir şey dikkatimi çekti: okulların tamamına yakınının adları değişmiş ‘Şehit Hava Pilot Yüzbaşı … Okulu’ veya ‘Şahit Polis … okulu veyahut ‘Şehit uzman çavuş … okulu’ gibi. Parkların da adı hakeza aynı biçimde. Bu kadar olduğunu sanmıyordum doğrusu. Tüylerim diken diken oldu üzüntüm kat kat arttı. Otobüsün içindeki durak sıralaması okunurken farkettim bunları. Bu isimlerin buralarda yaşatıldığı için değil, bunları şehit edenlere duydukları nefret için. Yoksa isimlerin buralarda yaşatılması başımızın tacıdır. Yanlış anlaşılmasın.
İnşaallah bu ‘Barış Pınarı Harekatı’yla bu acılarımız dincek ve üzüntülerimiz ortadan kalkacaktır. Buna yürekten inanıyorum. Herkesinde böyle inandığını düşünüyorum.
ABD PLANI
Bu olayların bir ABD planı olduğu ayan beyan ortaya çıktı. Bu anlaşma ile. ABD bu şer odakları olan PKK, PYD, YPG DAEŞ adına temsilci olarak geldi Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve özel Uzmanlarıyla oturdular ve onları kurtarmak için anlaşmayı imzaladılar. Bu halleriyle koskoca dünya devi Amerika ne hallere düştü. Ve Uluslararası suç işledi. Terör örgütlerini açıkça desteklediği için. Zaten sicillerinin bozulması bu terör örgütlerine yaptığı silah ve mühimmat ile önceden anlaşılmmıştı.
Hatırlarsanız son kozlarını içimizdeki kurumsal ve kurumsal olmayan temsilcileriyle 15 Temmuz darbesini yapmak istediler ve başarılı olamadılar. Bundan sonra ABD nin farklı planlarıyla uzun süre daha savaşacağımız gözlemlenmektedir.
Yine hatırlayın o günleri Türk solu sanırım önceden bildikleri için olay anında çok keyifli idi ama, sabaha karşı nevirleri değişti. Önce bir şaşkınlık yaşadılar. Ne yapacaklarını ve nasıl yorumlayacaklarında şaşkınlık yaşadılar geçici de olsa.
Şöyle bir hatırlayalım bu olaylara götüren öncü depremler zamanında ‘Başbakan olacakları'nı iddi edenler bile ortaya çıktı kendi beyanlarıyla ifade ettiler.
Benim çok şaşırdığım herkesin de dikkat ettiğini sandığım bir görüntüyü hatırlayalım. ‘Tankların üstüne çıkması beklenen ancak yanından geçen Kemal beyin Bakırköy Belediye Başkanının evinde cekeketi çıkarmış ama gömlekli ve kıravatlı pantollu bekleyişi hala gözlerimin önüne gelmektedir. Sanki bir görev mi bekliyordu? Bunu kendisi daha iyi bilr doğrusu. Yenikapı mitingine kadar şaşkınlıkları sürdü ve hatta mitinge son anda katıldılar bir de konuşma yaptılar. Ama sonrası bu darbe girişimine ‘İktidarın tezgahı’ demeye başlayarak vaz geçtiler. Sancı ve şaşkınlığıkları böylece son bulmuştu.
Bu Amerika işin peşini bırakmaz. Irak teskeresine red oyu verdirdiği için Deniz Baykal’ı nasıl alaşağı etiğini ve yerine kimlerin getirildiğini belleklerimiz muhafaza etmektedir. Amerikanın dünya tanımaz ahlakının dışa yansıması; FETÖ eliyle çektirdikleri filimlerle ispatlanmıştir. Terör örgütlerini temsilen yaptığı anlaşma ise bunun bir başka versiyonudur.
‘SOLUN SANCISI’
Barış pınarı harekatı başlayınca ‘yarım yamalak ağızla el arı düşman kahrı’ biçiminde Devlete ve hükümete değil de askerlere destek verdiklerini açıkladılar. Şeriki ortağı da onlardan sonra benzer bir dil kullandılar. Şöyle göğüsleri gürleyerek bir destek açıkllayamadılar. Yine Esat’tan kemden kümden dem vurmaya başladılar.
Ben bunu şuna benzetiyorum: Özellikle Azerbaycanlılar kullanır ‘Tek millet iki Devlet’ diye. Aslında muhalefet çoklu değil; ‘İYİ Parti, Saadet, HDP, CHP diye. Muhalefet tek; CHP dir. O ne derse diğerleri de otomatiğe bağlanmışcasına benzer şey söylüyorlar. Bu noktada şöyle denilebilir mi? ‘Parti çok ama sözcü tek’.
- Önce girilmemesi biçiminde geveleme yaptılar.
- Girilince başarılı devam edince sustular.
- Sonrasında Amerikaya kızdılar niye anlaştın diye.
- Başkan yardımcısıyla Cumhurbaşkanı yanyana oturdu dediler.
- Mektup olayını gündeme getirdiler.
- Heyeti kabul etmemeliydi demeye getirdiler.
- Daha gitmeden Reis ABD ye gitmemeli dediler.
- Hani 484 km diyordunuz niye 120 de kaldınız, dediler.
- Onlar ateşkes, siz araverme diyorsunuz dediler,
- Mültecileri buralara nasıl yerleştireceksiniz, dediler.
- Menbiç, Kobani, ne olacak, vs. vs. şaşırdılar ne diyeceklerini ‘Sancılandılar’ 15 temmuz sonrası şaşkınlığı ve önce yapılan iki harekatta olan şaşkınlıkları bir daha yaşadılar. Aşağı baksan sakal, yıkarı baksan bıyık, bu arada HDP nin de hatırı ihmal edilmemeli, aha 2023 seçimleri geliyor. Sözcüleri ve hele televizyonlara çıkartılan eski milletvekilerinin kimi tiyatro oynamaya, kimi sözde gazetecilik yapmaya başladılar. Vel hasıl göğüslerini gere gere Devletin, Hükümeti ve MSB nin yanıda başarılara katılamadılar.
Biz çocukken oyun bozanlık yapan arkadaşımız çocuklara; bu benzeri olaylara oyunbozanlık manasına ‘Zıllıma’ derdik. Muhalefetin zıllıdığını sanıyorum.
‘Kül Kömbesi’ isimli eserimde bir anadolu hikayesi yazmıştım. Benzetmek gibi olmasın anlatayım: ‘Adam ayının inine girmi, arkasından da ayı girmiş ve adam köşeye sıkışınca sormuş ‘Ben kimim’ diye. Adam ‘Ayısın’ dese olmuyor, demese olmuyor. İlla cevap isteyince: ‘Kaşın da o, gözün de o, ona benziyorsun, ama diyemiyorum, diyemiyorum’ diye mırıldanmak mecburiyetinde kalır. Bunu da bir latife olarak ekledim.
Bu arada bizim Temel efendi ne yapıyor izleme fırsatı bulamadım. Galiba Sivas’ta konuşturulmak istenmemiş ve sebebini de anlayamamış. Ne var bunda anlaşılmayacak. Solculara destek vermekten çekilirsin o kadar. Millette seni dinler.
Bir de solculaştırılmak ve solcu ağıtı ağlattırılmak için sıra bekletilenler, oluşumu beklenilen ve kurulması bundan sonra belki de zorlaşacak olanlar ne yapıyorlar, onları da takip etme imkanım olmadı.
Oluşan muhalefetin olduğu gibi, oluşturulması muhtemel muhalefetin de sesinin soluğunun çıkmadığı gözlemlendi.
Kısmen bütünlük oldu ama tam bir bütünlük gösteremedik galiba. Bundan sonra olmasını dilerim. İyisiyle kötüsüyle bizim buna ihtiyacımız var. Hele hele bu günlerde. Dünya alemine karşı topyekun diriliğimizi göstermemiz gerekli diye düşünüyorum. Kimse açık ve örtülü yaramazlık yapmasın istiyoruz ve diliyoruz.
Not: ‘Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’ ekolünden geldiği söylenen ve partisinin ittifak yaparak CHP nin yanında yer almasına ve dolaylı da olsa HDP ve PKK ya destek olunulmasına ses çıkarılmayan ekolde yerini alan, ancak bu ara dönem de HDP ye yaklaşmaması için CHP yi uyararak anadolu tabiriyle ‘Ümmetin hoşafını soğutmak’ isteyerek günah çıkarmak isteyen ve 2023 de tekrar CHP işbirliğine ümmeti taşımak için bu günlerde döşeme yaptığını ve alt yapı oluşturduğunu sandığım Ağıralioğlu Efendi içinde ayrıntılı bir yazı yazacağım. Davet ederse eğer önceden kendisiyle görüşmek isterim. Selam, saygı, dua…
Yorum Yazın