“İki sarı oğlandan biri ama özellikle
İBB başkanı olan birinci sarı oğlan hazırlanıyor
İkinci Cumhuriyetin başına.
Aklı eren herkes bunu duysun ve bilsin.
Bu böyle…”
B planı olmayan ve yan gelip yatan kurucu unsur temsilcileri devlet stratejisi ve askeri strateji ile İsmet İnönü sonrasında top çevirerek günümüze kadar idare ettiler. Nasıl olsa koruyan var şemsiyesi altında şımarık mirasçılar olarak siyasi temsilcileri ise ağama şikâyet eder sizi dövdürürüz mantığı ile askeri vesayet ile bu günlere geldiler.
1960 ve daha sonraki yıllarda yapılan tüm ihtilal, müdahale, muhtıra ve post modern darbeler CHP yi yönetime ortak etmişlerdir. Ya Cumhurbaşkanı, ya Başbakan ya da hükümet ortağı yapmışlardır sonuçta.
Reis’in hükümetine E Muhtıra verildiğinde gitmediler ve karşı muhtıra ile muhatap olunca kendileri gittiler. Bir yaşlı hatun o günlerde Yaşar Büyükanıt’a mealen ‘Bire Paşa sizin bir B planınız yok mu idi, ya gitmezlerse ne yapacağınıza dair?’. Anıt paşa mealen ‘Bire kadın şimdiye kadar askerin her müdahalesinde hükümetler gitmişlerdi’ diyerek B planına ne zaman ihtiyaç duyuldu ki açıklamasını yapmıştı.
Lidere bağlı idari sistemi ömrü boyunca tercih eden ve seven milletimiz, böylece Reis’in liderliğinde bütün vesayetleri ortadan kaldırarak sistemi oturtmuş gerçek demokratik yönetimine ulaşmış ve bunu elan da devam ettiriyor. 20208 e kadar da devam ettirecek inşallah.
Yeni vesayetler oluşmuştu
Yeni gelişmeler Abdullah Gülün Reise Cumhurbaşkanlığı devir teslimi sürecinde oluştu. Onlar umdu ki, Gül Parti Başkanı ve Başbakan olsun. Ahmet Davutoğlu tercih edildi parti başkanı ve başbakan olarak. Gül’ün hanımı mealen ‘Asıl intifadayı biz/ben başlatacağım’ diyerek bir ayrılış ve vesayet oluştu.
Benim bildiğim kadarıyla Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine razı olmaması O’nun parti başkanlığı ve Başbakanlığı bırakması, bu görevlere Binali Yıldırımın getirilmesi ikinci ayrılış ve vesayet oluşturdu.
Ali Babacan’ın üçüncü ayrılış ve oluşturulan vesayet, biraz da Abdullah Gülünkine bağlı ve onun bir parçası olarakta düşünülebilir. Ufak çaplı diğer bazı uzaklaşmaları yazmıyorum. Derdim hikâye anlatmak değil.
Bu şahsiyetler hakkında halk arasındaki genel kanaat şöyle mealen;
- Makamlardan ayrılmaları ve umdukları görevlerin verilmemesi nefislerine ağır geldi
- Buna razı olup zarar verici davranışları yapmamalılardı
- Parti kurup muhalefetle işbirliği yapmamalılardı
- Dolayısıyla Emperyalizmin Türkiye’deki hedeflerine yardımcı olmamaları idi
- Bazıları da ya dava sahibi değillerdi veya kendilerini gizlemişlerdi
- Gazze konusunda özellikle dindar çevrelerden Reise ağır haksızlık yapıldığı İla ahir…
Sonuncunda ağır muhalefetin ötesinde ağır düşmanlık yaptıkları halk tarafından vefa hududunda tutulmadı ve desteksiz kaldılar. Her iki seçimde de. Bundan sonra ne yapmalılar. Elbette bizim tavsiyelerimiz olacak bu konuda.
Geçenlerde Ahmet Davutoğlu’nun bir videosunu izledim. Saadet grubunda yaptığı ve ağladığı bir bölüm. Hemen şunu belirteyim Reis’in Gazze ve Filistin konusundaki görüşü ve eylemi inkâr edilemez edilirse kasıtlı davranıştır bu. Bu da başta Gazze yetkilileri olmak üzere tüm dünya Müslümanlarına haksızlık edilmiş onlar incitilmiş olur. Ağlamasını kişisel duyarlılık olarak değerlendirebiliriz. Ancak hala ağlamayı bile Reisin aleyhine kullanmaya çalışıyor. Saadet milletvekili bir bayanında Genel kurul konuşma sında ‘Ayasofya kapatılacak’ cinsinsinden saçma sapan bir görüş ortaya koyması kin ve intikamdan başka şekilde yorumlanamaz. Saadet Partisi için artık yapacak hiçbir şey kalmadı. Eğer devam ederlerse ölümden önceki son davasına vefasızlık örneğini sergilemeye devam etmiş olur. Görüştüğüm eski dostların görüşleri maalesef olumsuz yöndedir. Klonlanmış gibi aynı şeyi söylüyorlar. Reiste Reis başka bir şey bilmiyorlar. Fatih Erbakan içinde Saadetçilerin görüşü ‘Mirasyedi’ ve ‘mirasçı olarak Zimmetlerine geçirdikleri malın Ümmetin olduğunu ve Beytülmala devredilmesi gerektiği’ şeklindedir.
Ne yapmalılar
İki sarışından birinin Ülkenin başına ikinci Cumhuriyeti icra etmesi için destekten vazgeçmeliler. ‘Gazze’ye ve Hamas’a Terörist’ diyenlerle işbirliğinden vazgeçmeliler. Ümmet aleyhine bu çok kötü sonuçlar doğurur. Bir asırlık bir mazlumları oynamamıza sebep olur. Şunu demeyin ‘Biz berikini yıkmaya çalışıyoruz. Derdimiz O. Sonucunda da CHP kazanırsa kazansın bize ne’ demeyin. Bu günlere gelmemizde her birerleri nizin payı var.
- Saadet
- Yeniden Refah
- Gelecek
- Deva
- Demokrat
Partileri Reisle bir araya gelerek ve Cumhur ittifakıyla birlikte 2028 stratejisini oluştura bilirler. Hatta yukarıda saydığım partiler Hukuken Reis ile birleşip 2028 sonrasının planlamasını da yapmalılar. Büyük adamlık bunu gerektirir. Yoksa CHP tarafından mevsimlik sulama suyundan başka bir işe yaramazlar. O zaman da cücelik olur. Herkes eteğindeki taşı dökmeli, tövbe istiğfar etmeli, ülkenin yönetimini yine ümmetin ve dünya mazlumlarının istediği ellerde devam ettirmeliler. Böyle yaparlarsa ebedi iyilikle yad edilirler. Aksi takdirde CHP yi milletin başına bela ederlerse ebedi kötü şöhret ile anılırlar. Birinci kârlı hesabı yaparlar inşallah.
İyi parti
Gördünüz. Altılı masadan kalkıp geri oturmasaydı, belki zamanımızın kahramanı idi. Ama bunu bağımız olan hareketler yapabilir. Başkasının derdine ağlamaya memur edilmişler yapamaz. Gördünüz değil mi Meral Hanımın halini. Kimin define oynaya cağını şaşırdı. Cızıdan çıkma emaresi gösterince bütün teşkilatlarını ellerinden aldılar. Kahramanlık öyle sağa sola bağırmakla olmaz. Meral Hanıma rahmetli Üstat Necip Fazıl’ın Büyük mazlumlar eserini okumasını ve Napolyon’un kahramanlığını bari taklit etmesini teklif ederim. Onlara önerim MHP ile birleşmeleri. 2028 stratejisine ortak olmaları. Günahlarını ancak böyle tebdil edebilirler. Hem de toplumun razı olacağı çizgiye geri dönmüş olurlar.
Ak Partiye seçimi geçim kaybettirdi
Diyorlar ki, Ak Partiyi seçimde kaybettiren ne?
- Emekliler partisi
- Hayat pahalığı
- Geçim sıkıntısı
- Aşırı piyasa zamları
- Enflasyon
- Ekonomi
- Orta sınıftan uzaklaşma
- Dindar muhalefetin bertaraf edememesi. İla ahir…
Ak Parti’nin ve İttifakın kaybetmesi bazı cüceleri kahraman yaptı. İmamoğlu’nu, Özel’i ve Yavaş’ı kurtardı. Kavgaya hazırlanan Kılıçdaroğlu’na zarar verdi. Kazanmaları Kılıçdaroğlu nu tarihten tamamen sildi.
Dem
Dem ve PKK güncelleştirildi. Aklandı. CHP ile ve Reis’e karşı olan dinli, ala dinli ve dinsiz herkes ile yapacağı işbirliğini bir nevi olgunlaştırdı. Meşruiyet kazandırdı. Dem görevini yaptı ya siz bizimkiler sizin göreviniz nedir? Bir B planınız var mı? Yoksa 29 harfe kadar bütün planlarınız kendi kökünüzü ve Reisi yok etmek mi?
İstanbul’a yazık oldu üzülüyorum
Bu hayat pahalılığının getirdiği öfke ve çekilmezlik, halkı kendi aleyhine karar almaya zorladı. Sebebi ne olursa olsun Murat Kurumu seçmemekle İstanbul elli yıl geriye gitti. Beş sene sonra sonbaharda ağaç yaprağı dökülmüş vaziyette teslim edilecek İstanbul. CNN de Ahmet Hakan ile yaptığı mülakatta Murat Kurumun projelerini dinledim ve tabir münasipse mest oldum. Ah bu proje İstanbul’un tam elli yılını kurtaracak bir proje idi. Deprem felekti ve İstanbul trafik sorununu tamamen ortadan kaldıracak bir proje idi. Ekonomi ve emeklinin kararı İstanbul’un aleyhine oldu. Bilmeden hayat pahalılığının getirdiği sıkıntı doğru karar vermeyi unutturdu. Kaçtı bu fırsat yazık oldu İstanbul’a. Herkes şaşkın ve ortalık toz duman idi. Aklıselim düşünceyi gölgeledi vesselam… Bir daha aynı şeyi söyleyeyim ‘Yezit seçmen olsa idi, kendisinin aşırı düşman gördüğü Hz. Aliye oy verirdi…
Gazze ve Hamas
İsrail’in elini kolaylaştıran ve yaptıklarını unutturan kamuoyunda kendilerini savunuyor imajını olgunlaştıranları. Gazze ve Haması gölgede bırakan, unutturan, buna sebep olan bunu alan satan taşıyan bilerek veya bilmeyerek Gazze ve Hamasa zarar verenleri. Reis’in Hamas heyetini kabul etmesine ‘ne güzel de eleştiriyorduk şimdi bunun zamanımı’ diyenleri dindarları ve ala dinlileri, muhafazakârları din namına yol kesenleri, Hamasa terörist diyenlere utanmadan ses çıkarmayanları tarih önünde ümmetin ve mazlumların huzurunda Yüce Allah’a havale ediyorum.
Selam ve dua ile...
Yorum Yazın