Tarihte 15 Temmuz Olaylarından bazı seçmeleri sıralarsak;
Tarihte 15.07.1099’da Birinci Haçlı Seferinde, Haçlı Ordusu Kudüs’ü ele geçirdi. 917 sene sonra 15 Temmuz 2016’da yapılan hain FETÖ Darbe kalkışması başarılı olsaydı; Haçlıların Ortadoğu’da önlerindeki en son kale olan Türkiye engeli geçilecekti.
Ama liderliğini Cumhurbaşkanının yaptığı Millet İradesi yüzlerce şehit ve gaziyle bedel ödeyerek bu hain plana geçit vermedi. Milletin bağrına çarpan bu tsunami, Ordu ve Emniyet Teşkilatının içerisinde yer alan vatanseverlerin de mücadelesiyle Milletin tokatıyla yerle bir oldu.
Okyanus ötesinden el ovuşturup, tanklar Milletin üzerinden geçecek diye bekleyenlere inat, tankların ve mermi yağdıran uçakların üzerinden çelikleşmiş Millet İradesi silindir gibi ezdi geçti.
Anadolu’da var olma yok olma mücadelesinde bir savaş daha Milletin zaferiyle sonuçlanmıştı.. Ancak ne var ki, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen bu tehlike atlatılabilmiş sayılmaz. Çünkü, hani bir söz vardır; “su uyur, düşman uyumaz” diye…
15 Temmuz 2016’da kazanılan Milletin Zaferi, ancak bu tür tehlikeler tamamen bertaraf edildiğinde tam manasıyla kazanılmış olacaktır. Halen yürütülen operasyonlar, gözaltılar bu tehlikenin sona ermediğini göstermektedir. Esasen sapla samanın birbirine bu denli karıştığı, yaşın da kuruya bu kadar bulaştığı bir ortamda bu işin içerisinden kolayca çıkmakta mümkün değil.
Bukalemun türünden o kadar çok adam var ki, bir anda saf ve maske değiştirip sütten çıkma kaşık oluveriyorlar. Daha 14 Temmuz 2016’ya kadar FETÖ Değirmenine su taşıyanlar, şimdi ekran ekran FETÖ’ya veryansın ediyorlar. Ve ellerinde bir kara boya ilgili ilgisiz önlerine çıkana kara çalıyorlar, hedef saptırıyorlar. Beklide muhtemeldir ki bazıları kendilerini gizlemek için yapıyorlardır. İşte en tehlikeli durum bu..
Cumhurbaşkanının dediği “at izinin it izine karışması” böyle bir şey..
Bilgi kirliliğine izin vermemek gerekir. Bulanık suda balık avlamaya çalışanlara ortam yaratmamalıdır. Ekran ekran konsomatris gibi gerdan kıranlar, hedef saptıranları bir kenara koyup, Devlet görevlilerinin işini yapmalarına izin verilmelidir. Kurttan daha çok çakala benzeyen bir çok sahte yüzler “kurt dumanlı havayı sever” deyişine ortam hazırlamak için ortalığı toza dumana boyuyorlar.
Bu bir açık harp gibi görünse de, esası gizli harptir. Psikolojik harptir. Çünkü bu örgütlerin tepelerinde, dukalıklarında sefa sürenler baş suçlu da olsalar, onlar bir şekilde ya yurtdışına gittiler, yada gizlendikleri perdenin arkasına çekildiler. Bunları bulup, çıkartıp adalet önüne hesap vermek üzere getirmek yerine, aldatılıp, kandırılıp en tabandaki (tabir yerindeyse zurnanın son deliğiyle) uğraşmak işi sulandırmak oluyor.
Elbette ki suçu olanlar taammüden veya bu işe bilerek, isteyerek suç işleyenler yargılanmalı ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalı. Ancak yalnızca şüphe ve zana dayanarak, somut bir isnat olmadan kolayca bozuk para harcar gibi adam harcamak Ülke birliğine ve dirliğine çok şey kazandırmaz. Üzümün tanelerini koparmak yerine, salkımın sapını tutup çekmek gerekiyor. Yani evvel emirde elebaşlarını ve ağababalarını öncelikle ele almak gerekir. Diğer türlü işi içinden çıkılmaz hale getirdiğinizde operasyonları yapanlarda, adalet mekanizmasında yer alanlarda da metal yorgunluğu oluşacak. Ayrıca tabanda bir çok kişiye atılan çamur sonucu yapılan işlemler neticesinde de mağdur ve küskün kitleler oluşacak.
Ülkemizin bu sıtma nöbetinden kurtulup yeniden şaha kalkması için aklı selim ve sağduyulu hareket etmemiz gerekiyor. Zaten Coğrafyamızda ateş çemberi ve kan gölü varken içimizdeki safrayı atarken, provokatörlere de meydan vermememiz gerekiyor. Devlet ve Millet senkronizasyonunu yeniden sağlam temellere oturtacak şekilde tesis etmemiz gerekiyor. Referandumun sonuçlarının bize gösterdiği en önemli gösterge, vatandaşlarda özellikle birlik ve beraberlik anlayışının içselleştirilmesidir.
Devlet ve millet arasındaki volan kayışlarını yeniden sağlamlaştırarak çarkın ve dişlilerin dönmesini sağlamamız gerekiyor. Sistemi yeniden tesis ederek bu coğrafyada yaşayabilmemiz için güçlü devlet ve güçlü orduya ve sağlam bir ekonomik yapıya sahip olmamız gerekiyor. Onun yolu da moral değerleri ve insan kalitesi yüksek bir millet olmaktan geçiyor. Demokratik bilinç içerisinde eğitimli ve üretken yapıya sahip donanımlı gençler yetiştirmemiz gerekiyor. Farklılıklarımız ayrılığımızın değil, zenginliğimizin göstergesi olduğu anlayışının tabana yayılması olarak görülmesi gerekir.
Yurt içinde ve dışında PKK, PYD, DAEŞ ve FETÖ ile yapılan mücadelelerde ve operasyonlarda verilen Şehitlerimizin ve Gazilerimizin kanları ve canlarının üzerimizde vebali var. Meydanlarda kazandığımız 15 TEMMUZ’u sosyal, ekonomik başarılarla taçlandıralım. Askeri mücadelenin akıllı ve bilinçli bir siyasi, ekonomik ve sosyal mücadeleyle beslenmesi gerekiyor. Tavrımızı ötekileştirmeden ve örselemeden yana değil, bilgelikten ve birlikten yana koyalım.
Saygı ve sevgilerimle
Esen Kalın.
Yorum Yazın