Yeryüzünün yaklaşık @’ında, başka bir ifade ile 110 ülkede kurak-yarı kurak iklim hâkimdir. Bu ülkelerin çoğunda insanların yeterli ve sağlıklı suya erişmesi çok zor şartlarda mümkün olmaktadır. Dünyanın fakir kırsal bölgelerinde temiz ve yeterli suya erişimin mümkün olmaması; sağlık, beslenme, eğitim ve refahı olumsuz etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, su sıkıntısı ve kıtlığı yaşayan ülkelerde her gün 4100 çocuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybetmektedir. Birçok bölgede yeterli suyun bulunmaması ve erişimin zor olması; kadın ve çocukların ömürlerinin su taşımakla harcanmasına neden olmakta, daha da önemlisi su yetersizliği tarım alanlarını sınırlamakta ve bunun sonucunda gıda sıkıntısı yaşanmaktadır.
Yağışların dünyanın birçok yerinde düzensiz, dengesiz ve yetersiz oluşu nedeniyle insanlar eskiden beri su kaynaklarını biriktirerek yıl boyunca ihtiyaçlarını giderme arayışına girmişlerdir. Nüfus artışına paralel olarak evsel, içme-kullanma suyu ihtiyacı ile gıda ihtiyacının artması, sanayideki gelişme, nüfus hareketleri gibi olaylar; su kaynaklarının geçmişe göre daha büyük ölçekte depolanmasını gerektirmiştir. İhtiyaç arttıkça daha fazla suyun, daha uzaktan ve daha derinden elde edilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Baraj sözcüğü, Fransızcadan dilimize geçmiş olup “engel” anlamına gelmektedir. Suların depolanabilmesi için yapılan barajlar yer üstünde veya yer altında yapılabilmektedir. Yer üstünde yapılan barajlar ülkemizde hepimizin bildiği, alışık olduğumuz su depolama alanlarıdır. Fakat yer altı barajları son zamanlarda gündeme gelmiş ve çoğumuzun duymadığı, bilmediği su depolama alanlarıdır.
Suyun yeraltında depolanması yeni bir yöntem değildir. Romalılar zamanında Sardinya Adası ve Tunus’ta yeraltı barajı inşa edilmiş olması Kuzey Afrika’da bu işin çok eskilerden beri yapıldığını göstermektedir. Dünyanın en eski yeraltı barajlarından biriside İran’ın İsfahan kenti yakınlarında Meymeh’te inşa edilmiştir. Afrika kıtasındaki ilk yeraltı barajının 1905 yılında Tanzanya’da yapıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Yakın zamanlarda ise özellikle güney ve doğu Afrika ve Hindistan başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde değişik tekniklerle irili ufaklı yeraltı barajları inşa edilmeye başlanmıştır. Dünyada yeraltı barajlarının en fazla inşa edildiği ve bu konuda en fazla deneyimin yaşandığı ülkelerden biri Brezilya’dır. Ülkenin yarı kurak iklim koşullarına sahip olan kuzey bölgesindeki jeolojik koşulların uygun olmasıyla çok sayıda yerüstü barajı inşa edilmiştir. Ancak buharlaşmanın çok yüksek olması nedeniyle bu barajlardan su kaybı fazla olmaktadır. Bu nedenle, kayıpları aza indirmek amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda sadece Pernambuco eyaletinde 1990’lı yıllarda 500 adet küçük ölçekli yeraltı barajı inşa edilmiştir.
Yer üstü barajları 20. ve 21. Yüzyılda dünyanın birçok yerinde en yaygın su biriktirme yöntemi olmuştur. Yerüstü barajlarına göre daha küçük olan ve daha az sayıda inşa edilen yeraltı barajları ise çoğunlukla küçük ölçekli yerel ihtiyaçların karşılanmasında kullanılagelmiştir.
Yerüstü barajlarının su depolama alanı içinde kalan araziler başka amaçla kullanılamayacak olduğundan arazi kaybı söz konusudur. Dolayısıyla hem toprak kaybı söz konusudur, hem de özel mülkiyete ait araziler için kamulaştırma bedeli ödenmektedir. Fakat bu olumsuzluklar yeraltı barajları için söz konusu değildir. Ayrıca deprem ve taşkın gibi olaylarda baraj gövdesinin yıkılma veya baraj kapakları açılarak taşkınlara neden olma riski bulunmamaktadır. Ayrıca, yerüstü barajlarında olduğu gibi gövdede yırtılma veya çatlaklar oluşmaz, yerüstü barajlarına göre daha dayanıklıdırlar. Yeraltı barajlarının inşaat süresi yerüstü barajlarına göre daha kısadır. İnşaatı daha pratik ve çoğunlukla da daha ucuzdur. Geçirimsiz perde kalınlığı (kil veya beton) daha az tutularak maliyet düşürülebilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre, aynı miktarda kazı ile inşa edilen bir yeraltı barajının maliyeti yerüstü barajına göre udaha düşük olmaktadır. Yeraltı barajlarında yerüstü barajlarındaki gibi sedimantasyonla dolarak ömrünü tamamlama söz konusu değildir
Kurak-yarı kurak bölgelerde inşa edilen yerüstü barajlarında su toplama alanı atmosfere açık olduğundan buharlaşma kayıpları oldukça fazladır. Yeraltı barajlarında ise depolama yeraltında olduğundan buharlaşma kaybı hemen hemen hiç yoktur. Buharlaşma kaybı, ancak su tablası yüzeye çok yakınsa veya yüzeye çıkıyorsa söz konusudur.
Yeraltı barajı 20. yüzyılın sonlarında popüler ve yaygın olmaya başlamıştır. Avrupa ülkelerinden Almanya, Fransa ve İtalya’da yeraltı suyunu depolamak amacıyla yeraltı barajları inşa edilmiştir. Ayrıca, yeraltı suyu geliştirmek amacıyla Avusturya ve Yunanistan’da, deniz suyu girişimini engellemek amacıyla Yugoslavya’da yeraltı barajları inşa edilmiştir.
Ülkemizde yeraltı barajının yapımı 1980’li yılların başına kadar faaliyet gösteren Toprak Koruma ve Sulama Genel Müdürlüğü (TOPRAK-SU) teşkilatı ile başlamıştır. Bu kurumun kapatılmasından sonra 1984 yılında kurulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen küçük ölçekli yeraltı barajlarının bulunduğu bilinmektedir. Türkiye’de son 10 yıldır yeraltı baraj inşaatında bir hareket başlamıştır. DSİ 5. Bölge Müdürlüğü (Ankara) ile Köy Hizmetler Kırıkkale İl Müdürlüğü tarafından 2003 yılında Yahşihan yeraltı barajı; 2004 yılında Ankara-Kalecik ilçesi sınırları içinde DSİ tarafından sulama amaçlı olarak inşa edilen Malıboğazı yeraltı barajı bunlardan ilk ikisidir.
Yeraltı barajı inşa ederek su elde etme düşüncesi DSİ ile birlikte Özel İdareler ve belediyelerin de gündemine girmiştir. Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) tarafından Elmadağ ilçesinde Kargalı yeraltı barajı inşa edilmiştir.
Boyutları yerüstü barajlarına göre küçük olsa da yeraltı barajları ihtiyaç duyulan bölgelerde ucuz, pratik ve çevreci özelliğiyle önemli bir su elde etme seçeneğidir. Her şeyden önce yeraltı barajı yer altı sularını yapay yolla geliştirme yöntemidir. Geliştirme sadece miktar olarak değil, aynı zamanda kalite olarak da gerçekleşebilmektedir. Bu anlamda yeraltı barajları sahil bölgelerinde tuzlu su girişimini önlemek amacıyla da kullanılabilmektedir. Japonya’daki Nakajima ve Komesu yeraltı barajları ile Tayland’daki Bang Tu yeraltı barajı buna örnektir. Türkiye’de ilk defa, 1988 yılında İzmir’ in Çeşme İlçesinde DSİ tarafından Ildırı’da yerin 85 metre derinliğine kadar inilerek ve 4 bin ton çimento enjekte edilerek, yapılan baraj, tuzlu deniz suyunun yeraltındaki tatlı suya karışımını önlüyor. Çeşme Belediyesi, halen bölgedeki yedi kuyudan ikisini çalıştırarak, ilçenin su ihtiyacının yüzde 25’ini bu bölgedeki yeraltı barajı üzerindeki kuyulardan karşılamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının hazırladığı 11. Kalkınma Planına yeraltı su havzaları ve barajlarının oluşturulmasına yönelik çalışmalar Tarım ve Orman Bakanlığının girişimleriyle eklendi. Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli "Yeraltı Barajları Eylem Planı" tanıtım toplantısında "Başlatılan eylem planı ile İzmir, Aydın, Mardin, Ankara, Konya, Çankırı, Malatya, Elazığ, Edirne, Tekirdağ, Bartın, Balıkesir başta olmak üzere birçok şehirde 2023 yılına kadar 100 adet yer altı barajı inşa edilecek" dedi. Pakdemirli "100 proje ile yaklaşık 50 milyon m³ su depolanacak, bu suyun tamamı içme suyuna tahsis edilmesi halinde, 750 bin kişiye içme suyu sağlanabilecek, tamamı sulamaya tahsis edilmesi halinde ise, 80 bin dekar arazi sulanabilecek ve yıllık 60 Milyon Lira net zirai gelir artışı sağlanabilecektir" dedi.
2023 yılı sonuna kadar yapılması planlanan projelerin il bazında dağılımı ise şöyle: Adana (3 adet) Adıyaman (1 adet), Afyonkarahisar (4 adet), Amasya (1 adet), Ankara (4 adet), Antalya (5 adet), Ardahan (1 adet), Artvin (4 adet), Aydın (6 adet), Balıkesir (2 adet), Bartın (1 adet), Bayburt (1 adet), Burdur (1 adet), Bursa (4 adet), Çanakkale (2 adet) Çankırı (3 adet), Denizli (4 adet), Diyarbakır (2 adet), Elazığ (5 adet), Erzincan (1 adet), Erzurum (3 adet), Eskişehir (2 adet), Hatay (1 adet), Isparta (1 adet), Kahramanmaraş (1 adet), Karabük (1 adet), Karaman (1 adet), Kars (1 adet), Kastamonu (1 adet), Kayseri (4 adet), Konya (5 adet), Kütahya ( 2 adet), Malatya (3 adet), Manisa (3 adet), Muğla (1 adet), Nevşehir (1 adet), Niğde (1 adet), Osmaniye (1 adet), Samsun (3 adet), Sinop (1 adet), Sivas (1 adet), Şanlıurfa (1 adet), Tekirdağ (1 adet), Trabzon (1 adet), Tokat (1 adet), Uşak (1 adet), Van (1 adet), Yalova (1 adet)."
Ocak 2021 itibarıyla 6 projenin daha bitirilmesiyle, tamamlanan proje sayısı 25'e ulaşacaktır. Bunun dışında, 17 proje inşaat, 8 proje ihale ve 50 proje ise planlama-proje aşamasında bulunmaktadır. Söz konusu bu yer altı barajlarının; zamanında tamamlanması ve sonrasında işletme esnasında gerekli teknik bakımların yapılması her sektör için gerekli olan suyun temin edilmesinde çok önemli rol alacakları kanaatini taşıyor ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Yer altı ve yer üstü barajlarının yapılması kadar öneme sahip olan başka bir konu da sularımızın her alanda tasarruf edilerek kullanılma alışkanlığının yaygınlaştırılması ve özendirilmesidir.
Yorum Yazın