ÜMMETİN SÜTÜNE SU KATILMAMALI
Bu meşhur olayı ‘Süte su katma’ olayını herkesin bildiğini biliyorum. Ama anlatılması, ders alınması, günümüze uyarlanması açılarından çok önemli bir konudur;
‘İkinci Ömer’ diye bilinen Emevi halifesi Ömer b.Abdülaziz Hicri; (63-101), Miladi (683-720) tarihleri arasında yaşamış ve çok genç yaşta (37-38) vefat etmiştir. Babası uzun yıllar Mısır Valiliği yapmış olan Abdülaziz, annesi ise Ümmü Asım’dır.
Şöyle ki; ‘Hz.Ömer, Hilafeti zamanında bir gece dolaşırken, yorularak bir evin duvarına yaslanarak oturdu. Evin içinde ana ile kızı arasında geçen bir tartışmayı dinledi:
Anne: ‘Kızım kalk süte su karıştır’
Kızı: ‘Halife bizi böyle hileli işlerden men edip dururken ben bu işi nasıl yapabilirim?’
Anne: ‘Halifenin evimizdeki gizli bir işimizden haberi olabilirmi ki, korkuyorsun?’
Kızı: ‘Açıktan Halifeye itaat edipte gizli isyanmı edelim?’ der.
Kızın cevaplarından son derece memnun kalan Halife Ömer bu kızı oğlu Asım’a alır ve evlendirir. Bu evlilikten Ümmü Asım adında bir kız doğar. Abdülaziz b.Mervan’ın da bu kızla evlenmesinden Hicri 63 yılında Ömer dünyaya gelir. işte bu Ömer b.Abdülaziz Emevi Halifesi olan ve ‘İkinci Ömer’ diye anılan kişi olup Hz.Ömer’in torun zadelerin dendir.
Daha sonra Hicaz valiliğine getirilir. Medine’de, dindar ve Fakih olan on kişiden bir şura meclisi kurar ve önemli işlerini bu meclise danışarak yapar. Valiliğinde Mescidi Nebeviyi genişletir. Halk idaresinden son derece memnun kalır.
Önceki Halifenin vasiyeti üzerine Halife olmak istemese de halkın ısrarı üzerine Halife olur. kendisine biattan sonra makama oturmak için merasim kabul etmez ve getirilen alay atlarını geri çevirir kendi bineği ile gider.
Kendisine sunulan bir sepet meyveyi kabul etmez. Hediye sahibinin Allah Resulünün hediye kabul ettiğini hatırlatması üzerine de: ‘Resulullah’ın aldı hediyedir, ancak bizim aldığımız rüşvet olabilir’ der.
Kendisini üzüntülü gören yaveri ‘Halife oldunuz seinmeniz lazım gelmezmi?’ demesi üzerine: ‘Doğudan Batıya bütün Müslümanların hukukunu korumak bana düştü. Bu görevi hakkıyla yapabilecek miyim? Bunun üzüntüsünü çekiyorum’ cevabını verir.
Halife olduktan sonra;
- Bazı zalim valileri görevden alır
- Gösterişten kaçınır
- Bütün mal ve mülkünü Beytülmale devreder
- Kapısını kaldırır
- Müslümanların kendisiyle görüşmelerini kolaylaştırır
- Devlet adamlarından kendi şahısları için cimri, Müslümanlara cömert olmalarını ister
- Halifeliği iki sene dört ay halişfelik yaptı
- Kitap ve sünnete bağlılığı yeniden ihtas etti:
Bir hutbesinde: ‘Ey insanlar, Kur’an’dan sonra Kitab, Muhammed Aleyhisselamdan sonra Peygamber yoktur. Ben hükmedici değil, hükmü uygulayıcıyım. Yeniden hüküm koymuş değil, konulmuş hükme ittiba ediciyim. Zalim olan imamdan kaçan, zalim değildir. Çünkü zalim olan imam asidir. Dikkat edin, Yaratan’a isyan olan yerde yaratığa itaat yoktur’ diye söylemiştir.
Adaleti sebebiyle kendisini Hulefai Raşidin’den sayarlar. Süfyanı Sevri: ‘Hülafa beştir; Ebubekir, Ömer, Osman, Ali ve Ömer b.Abdül aziz’ der. İmam Şafi’nin de böyle söylediği rivayet edilmiştir.
- Emevilerin ırkçılık sakim yolunu terketti
- İslam kardeşliğini ölçü aldı
- Arap olan ve olmayanlar arasında ayrım yapmadı
- Emevileri akrabam diye diğerlerine tercih etmedi
- Mazlumların hakkını korudu
Çok önemli bir iş yaptı
Hutbelerde Hz.Ali’nin aleyhinde konuşma adetini geleneğini kaldırarak, bu günkü Cuma hutbelerinin sonunda okunan (Nahl süresi 90. ayetinin) okunmasını ihdas etti. Hz.Ali taraftarlarına iyi davranarak Müslümanlar arasındaki birliği temine çalıştı. Biraz daha halife olarak kalsaydı Emevilerle Haşimiler arasındaki husumeti yok etmeyi sağlayacağı şüphesizdi.
Bir diğer önemli işi
Şeri hukuku halka öğretmek ve Peygamber Aleyhisselamın Hadislerini kaydetmek üzere bütün dış bölgelere görevliler göndermesidir. Hadis derlenmesi onun zamanında başlatıl mıştır. Nasıl ki Hz.Ebubekir Kur’anı toplayarak mushaf haline getirmiştir. Ömer b.Abdül aziz de, Hadislerin toplanması için seferber olmuş, alimleri de seferber etmiştir. Onun devri hadis ilminin kaynaklarının tespiti bakımından bereketli bir devirdir. Valilerine gönderdiği emirname ile, vilayetlerinde hadis bilenlerden hadislerin toplanmasını istemiş tir. Şeri hukukun uygulanmasını ilk yüz yılın sonlarında ciddi ve sistemli bir biçimde ele alan bu büyük halifedir.
Türklerin İslamla teması
Türkistan’ın fethine önem veriyordu. Türklerin İslamla teması Onun zamanında sağlandı. Türkler Onun zamanında kütle halinde Müslüman olmaya başladılar.
İlk halife olduğunda hanımı amcası Abdülmelik kızı Fatıma’nın bütün mücevharatını Beytülmale teslim ettirdi. Ömer b.Abdülaziz’in vefatında ona Halef olan Yezid İbn Abdülmelik o ziynetleri hemşiresi Fatıma’ya geri vermek isteyince Fatıma: ‘Kabul etmem. Ben Ömer’e hayattayken itaat ettim, vefatından sonra asi mi olacağım?’ diyerek reddetti. Halifeliğinde mütevazi bir evde yaşamıştır. Gençliğinde Medine’de kalmış ve Salih b.Keysan’ın yanında kalarak bu zattan ve Said İbn Müseyyeb’den feyz almıştır. İmam Ahmed b.Hanbel kendisinden bahsederken: ‘Tabiinden, Ömer b.Abdülaziz’den başkasının sözünün hüccet olduğunu bilmiyorum’ demiştir. Meymun b.Mihran ise: ‘Alimlerin, Ömer b.Abdülaziz’in yanında ancak talebe olabileceklerini’ kaydetmektedir. Mücahid de: ‘Biz, Ömer b.Abdülaziz’e öğretmek için geldik, halbu ki daima ondan öğrendik’ demiştir. Kendisinin ilk yüzyılın müceddidi olduğu, Ahmed b.Hambel’in de dahil olduğu alimler topluluğu tarafından ifade edilmiştir.
Halifeliğinde de zühd ve takvadan ayrılmamıştır. Ebu Süleyman Darani: ‘Ömer b.Abdülaziz, Veysel Karani’den daha çok zahid idi. Çünkü Ömer her yönü ile dünyaya malik idi, fakat yine de zühdden ayrılmadı. Veysel Karani’nin durumunu bilmiyoruz; Ömer’in malik olduğuna malik olsaydı nasıl olurdu? Şüphesiz, tecrübe dilen tecrübe edilmeyen gibi olmaz’ demiştir.
Öyle adaletli idi ki; Kuteybe b.Müslim adındaki komutanı Horasan ve Türkistanı fethetmiş Çin’e varmıştı. Ordusunda ihtilal çıkmasaydı Çin’i de alabilirdi. Çinliler bir heyet göndererek Kuteybe Komutanı halifeye şikayet ettiler. Halife, başkadısını çağırdı heyeti dinletti ve bir hüküm vermesini istedi. Başkadı: ‘İki tarafı das dinlemeden hüküm veremem’ deyince ‘Öyleyse kalk bunlarla oraya git buı işi hükme bağla’ dedi. Başkad kendi bineğiyle kendi azığından yiyerek onlarla gitti Kuteybe ile görüştü, onları yüzleştirdi beraber dinledi. Kuteybe itiraf etti. hak tecelli etti.
Hayatı boyunca samimi bir dindarlık ile hareket eden Ömer b.Abdülaziz, 39-40 yaşlarında Allah’ın rahmetine kavuştu. Mezarı Suriye’nin Humus kentinde bir caminin avlusundadır. Aynı zamanda Hakid b.Velid’de mezar komşusudur.
Bir gece evinde misafiri varken lambanın ışığı azalır. Misafirleri lambaya yağ koymak için izin isterler. ‘misafirime iş gördürmem’ der. Hizmetlisinin koymasını söylerler o yine: ‘O yeni yattı bırakın uyusun’ der. Sonra kendisi kalkıp lambaya yağ koyar ve: ‘Bu işi yapmadanda Ömer’dim, yapınca da bakın Ömer’im’ demiştir. Bu durumu Abdullatif Uyan manzum olarak şöyle dile getirir:
“Bir gece, hanesinde, misafiri var iken,
Lambasının ışığı azalmıştı aniden.
Misafirler dedi ki: ‘Ya Emirel müminin!
Lambanın yağı bitmiş,koyalım, izin verin.)
Buyurdu: (İş gördürmem, kendi misafirime,
Zira bu, hiç yakışmaz, benim mürüvvetime.)
Dediler: (Hizmetçiyi kaldıralım, o koysun)
Buyurdu: (Yeni yattı, bırakın da uyusun.)
Sonra kalktı kendisi, yağ koydu lambasına.
Buyurdu ki: (Bu işi, yapmadan da Ömer’dim,
Kalkıp yaptım bakınız yine aynı Ömer’im).”
Bu anlatımdan özellikle dindarlar, maneviyatçılar, muhafazakarlar, selametçilerin eskileri ve yenileri ile ülkücülerin eskileri ve yenileri ders çıkarmalı. ÜMMETİN SÜTÜNE SU KATILMAMALI. Bir inat ve öfke uğruna kendi dünya ve ahiret yıkımına sebeb olmamalıdırlar. Özellikle REİS’E sahip çıksınlar. Bu zorunluluktur ümmet için. Başınızda adaletli, Kuran bilen müsalli bir REİSİNİZ var. Allah’tan daha ne istiyorsunuz!... Selam saygı dua ile….(*): Bu makalednin omurgası Hasan Burkay’ın Ömer Bin Abdülaziz’den nasihatlar isimli risalesine aittir.
Yorum Yazın