Sosyal medya, çağımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş, bireylerin ve toplulukların etkileşimde bulunma biçimini köklü bir şekilde değiştirmiştir. Günümüzün dijital dünyasında, sosyal medya platformları sayesinde bilgi ve düşünceler hızla paylaşılmakta, kültürel ve sosyal değerlerimizin bir yansıması olarak hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu yazıda, sosyal medyanın kültürel değerlerimizle örtüşen yanlarını ve sosyal ve kültürel çalışmalara olan olumsuz etkilerini ele alacağız.
Sosyal medya, kültürel değerlerimizin korunması ve yayılması açısından birçok fırsat sunmaktadır. Örneğin, geleneksel Türk mutfağından yemek tariflerinin Instagram’da paylaşılması, Türk kültürünün zenginliklerini dünyaya tanıtmaktadır. Aynı şekilde, halk ozanlarının eserlerinin YouTube üzerinden geniş kitlelere ulaşması, kültürel mirasımızın dijital platformlarda yaşatılmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, Ramazan ayında sosyal medya aracılığıyla yapılan iftar davetleri, bayramlarda dijital kartpostallar gönderilmesi gibi uygulamalar, geleneksel değerlerimizin modern dünyada da sürdürülmesini sağlamaktadır.
Bununla birlikte, sosyal medya, sosyal ve kültürel çalışmalar üzerinde bazı olumsuz etkiler de yaratmaktadır. Özellikle gençler arasında popüler olan TikTok gibi platformlarda, hızlı ve yüzeysel içeriklerin yaygınlaşması, derinlemesine kültürel ve sosyal bilgi edinimini zorlaştırmaktadır. Örneğin, tarihi ve kültürel mirasımızın önemini anlatan belgesellerin yerine, kısa süreli eğlence amaçlı videoların tercih edilmesi, kültürel bilinç eksikliğine yol açmaktadır.
Sosyal medyanın bir diğer olumsuz etkisi ise, yanlış bilgi ve söylentilerin hızla yayılmasıdır. Kültürel değerlerimize ve toplumsal normlarımıza aykırı içeriklerin, sahte hesaplar ve dezenformasyon kampanyalarıyla yayılması, toplumsal bütünlüğümüze zarar verebilmektedir. Özellikle Twitter ve Facebook gibi platformlarda yayılan yalan haberler, toplumun güven duygusunu sarsmakta ve kutuplaşmayı artırmaktadır. Örneğin, bir köyde olmayan bir olayın varmış gibi gösterilmesi veya bir kişinin hiç yapmadığı bir şeyi yapmış gibi gösteren haberler, toplum içinde ciddi huzursuzluklara yol açabilmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı da yüz yüze iletişimi azaltarak sosyal bağların zayıflamasına neden olabilmektedir. Özellikle genç nesiller arasında, sanal dünyada geçirilen zamanın artması, aile içi iletişimi ve arkadaşlık ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Sosyal medyanın eleştirilecek pek çok yönü olmasına rağmen, olumlu kullanım alanları da göz ardı edilmemelidir. Kültürel etkinliklerin, festivallerin ve toplumsal projelerin duyurulması ve geniş kitlelere ulaşması açısından sosyal medya oldukça etkili bir araçtır. Örneğin, sosyal medyada başlatılan yardım kampanyaları, toplumsal dayanışmayı güçlendirmekte ve kültürel değerlerimizin paylaşılmasına olanak tanımaktadır. Ayrıca, sosyal medya üzerinden yapılan eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, toplumsal farkındalığın artmasına katkıda bulunmaktadır.
Özellikle Instagram ve YouTube gibi platformlar, kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılması açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Yöresel danslarımızın, el sanatlarımızın ve geleneksel müziklerimizin bu platformlar aracılığıyla geniş kitlelere ulaşması, kültürel zenginliğimizin tanıtılmasına katkı sağlamaktadır.
Neticede sosyal medya, doğru kullanıldığında kültürel değerlerimizin korunması ve yayılması açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, sosyal medya kullanımının olumsuz etkilerinden korunmak için, içeriklerin eleştirel bir gözle değerlendirilmesi ve kültürel bilinç düzeyinin artırılması gerekmektedir. Toplumsal ve kültürel çalışmaların başarılı olması için, dijital platformların sunduğu fırsatları doğru kullanmak ve zararlı etkilerinden korunmak elzemdir. Sosyal medyanın, kültürel değerlerimizi yaşatmada ve toplumsal bağları güçlendirmede olumlu bir araç olarak kullanılması dileğiyle.
Yorum Yazın