Altındağ’da Bir Arbedenin Anatomisi
11 Nisan 2025 günü, Altındağ Belediyesi önünde yaşanan olaylar ilk bakışta sıradan bir sendikal eylem gibi görünebilir. Ancak olayların perde arkasına baktığınızda, mesele sadece bir protesto değil, aynı zamanda kamuoyunu yönlendirme çabası ve belki de kurumsal bir karalama girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin olay sonrası yaptığı kapsamlı açıklama, bu karmaşık tablonun düğümlerini çözen bir anahtar gibi. Tiryaki’ye göre, belediye binası önünde yaklaşık 15 gündür süren eylemlerin arkasında Hizmet-İş Sendikası var. Ancak dikkat çeken detay şu: Bu sendikanın Altındağ Belediyesi bünyesinde tek bir üyesi bile yok. Evet, yanlış duymadınız. Ne protestocular belediye çalışanı, ne de belediye çalışanları bu eylemlere katılmış.
Tiryaki, görev süresine dair önemli veriler de paylaştı. 1 Nisan 2024’ten bu yana işçilerin maaşlarının bir gün bile gecikmeden ödendiğini, çalışanlara tek kuruş borç bulunmadığını söyledi. Hatta işçiler 31 bin ile 43 bin TL arasında düzenli maaş alıyor. Tüm bu tabloya rağmen eylem yapılmasının ardında ne yatıyor?
Burada sendikanın tutumu sorgulanmaya başlıyor. Başkan, sendikanın işçinin yanında olmadığını, sadece kendi çıkarları için hareket ettiğini açıkça belirtiyor. Geçmişte beş yıl boyunca işçilerin sigorta primleri ödenmemişken sessiz kalan sendika, bugün neden sahada? İşçinin maaşından kesilen ve sendikaya ödenen aidatın bir yevmiye yerine yarım yevmiyeye düşürülmesi teklifine neden bu kadar sert karşı çıkıyorlar?
Eylemin amacının işçinin hakkını savunmaktan ziyade, yönetimi zor durumda bırakmak olduğu hissi gün geçtikçe güçleniyor. Özellikle belediyenin ağır borç yükü altında hizmet üretmeye devam ettiği bu dönemde, sendikanın baskıları, iyi niyetli bir öneriyi bile reddetmesi, kamuoyunun gözünden kaçmıyor.
Asıl kırılma noktası, bugünkü olayda yaşanıyor. Öğle saatlerinde belediyeye gelen resmi bir heyeti uğurlarken, Başkan Tiryaki eylemciler tarafından hakaret ve tehdide maruz kalıyor. Üstelik yanında kimse yokken, tek başına sakinleştirme amacıyla yanlarına yaklaşmışken. Gerilim tırmanıyor, sözler arbedeye dönüşüyor. Belediye çalışanlarının olaya tanıklık edip hızla müdahale etmesiyle ortam daha da geriliyor.
Bu noktada şu soru zihinleri kurcalıyor: Bir sendikanın bu kadar ısrarla sürdürdüğü eylemin arkasında gerçekten işçi hakları mı var, yoksa başka hesaplar mı?
Başkan Tiryaki’nin açıklamasının son satırları, meseleyi net bir şekilde özetliyor: "Altındağlıların alın terini kimseye yedirmeyiz. Altındağ’ın hakkını sonuna kadar savunacağız." Bu, sadece bir yöneticinin öfkeli bir çıkışı değil; aynı zamanda bir duruşun, bir anlayışın ifadesi.
Bu yaşananlar, bir sendika çatısı altında yapılan her eylemin haklı bir zemine oturmadığını bir kez daha gösteriyor. İşçiyi temsil ettiğini iddia edenler, gerçekten işçinin yanında mı; yoksa sadece masada kalmak için mi sahnedeler?
Zaman, bu soruların cevabını da, bu olayların etkisini de daha net gösterecek.
Yorum Yazın