Meymene- Meşeme- Öncüler (Mukerrebun-Sabikun)-Ebrar (İyiler)
Anadolu’da bir adam bir adama özellikle de kızdığı sinirlendiği zaman ‘Meymenetsiz’ der. Bu çok ağır bir itham ifadesidir. Bundan kaçınılmalıdır. Bu gün bu konuyu işleyeceğim.
“Kıyamet koptuğu zaman, Yer şiddetle sarsılduğı, Dağlar parçalandığı, Dağılıp toz duman haline geldiği, Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman, (Vakıa:1-4-5-6-7)” (H.Karaman,heyet,meal:533) “Vakıa:1-15 ayetlerde, kıya met ve ahiret hayatının bir bölümü açıklanmaktadır. Buna göre, ahirette insanlar, üç sınıfa ayrılacak lardır. Bunlardan ikisi cennete, biri cehen neme girecektir.”(H.Karaman,heyet,meal:533) “(Vakıa:7-40) … insanlar üç guruba ayrılmıştır:”(E.Siraced din:352)
Bu sınıflar:
Ashabı Meymene (Ashabı yemin)
Kurtulanlar: “‘Ashabı meymene’ (Amel defteri sağdan verilen, ya da sağ yanda olanlar) kurtulanlar.” (E.Siraceddin:352) “Cennete girecek olan ‘Sağdakiler!’ amel defterleri sağından verilecek olan bahtiyar müminler demektir.”(H.Karaman,heyet,meal:533) “Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! (Vakıa:8)” (H.Karaman, heyet,meal:533)
“Ashabı meymene sağ taraf, meclis ve mahfellerde saygı ve hürmet yeri olduğuna göre, Ashabı Mey mene: hürmet makamında bulunan yüksek şeref sahipleri demek olur. Bu gibi kimseler hayra yarayan ve kendilerinden istifade edilen faydalı zatlar olmaları sebebiyle Meymenetli diye nitelendirilirler. Ashabı Meymeneye Ashabı yemin de denilmiştir: Amel defteri denilen kitapların kıyamet günü ‘Kimin kitabı sağından verilirse’ (İnşikak:7) ayetince sağ tarafından verilmesi sebebiyle olduğu dahi ileri sürül müştür.” (M.Hamdi Yazır:7/396-397)
“(Vakıa:27-40) ayetlerde sağdakilerin cennetteki hayatları anlatılmaktadır. Cennet ehlinin 30 veya 33 yaşında gençler olarak cennete girecekleri, hurilerin, doğum hadisesi olmaksızın yaratılacakları veya dünyadaki yaşlı kadınların, bakire kızlar haline dönüştürülecekleri rivayetlerine yer verilmiştir.”(H.Karaman, heyet,meal:534) “Enes (r.a)’den rivayetlerinde Peygamber (s.a.v): ‘Bu yeniden yaratılan kadınlar, dünyada kocamış ve buruşmuş kadınlardır’ buyurmuştur. Selemetü İbn Mirsedi Cufi’nin rivayetine göre Resulul lah (s.a.v): ‘Bunlar, ister dul, ister bekar olsun dünyadaki kızlar ve kadınlardır.’ Tirmizi’nin rivaye tine göre: ‘Hep aynı yaşıt, yani yaşları da eşit, hep birbirine denktir’ Tirmizi’nin Muaz b.Cebel’in rivaye tine göre şöyle denilmiştir: ‘Cennet ehli cennete tüysüz, bıyıkları henüz terlemeye başlamış, gözleri sürmeli, 30, 33 yaşlarında girerler’.”(M.Hamdi Yazır:7/399-400)
“Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! (Vakıa:8 ve 27) Düzgün kiraz ağacı, Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, Uzamış gölgeler, Çağlayarak akan, Tükenmeyen ve yasaklan mayan, sayısız meyveler içindedirler; Ve kabartılmış döşekler üstünde dirler.Gerçekten biz hurileri apayrı biçimde yeni yarattık. Onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bakireler kıldık. Bütün bunlar sağdakiler içindir. Bunların bir çoğu önceki ümmetler dendir. Bir çoğu da sonrakilerdendir. (Vakıa:27-40)“(H.Karaman,heyet,meal:534)
“Ayetteki hitab, hem şu andaki hem de geçmiş ümmetlerin hepsine ve bütün insanlara olabilirse de, bazı müfessirlerin kanaatine göre yalnızca şu andaki ümmet için olması, bizce de tercih edilen bir görüştür. Amma ne ashabı meymene yani öyle çok meymenet sahibi zatlar ki, kanaatimizce bu vasıf, hitabın şu andaki ümmet için olduğunu hatırlatmaktadır.”(M.Hamdi Yazır:7/396-397)
“Ahmed b.Hanbel’in Ebu Hureyre’den rivayetine göre; Vakıa 13-14 ayetleri inince sahabilerin gücüne gitmişti. Bunun üzerine Vakıa:39-40 ayetleri nazil oldu. Peygam ber (s.a.v) buyurdu ki: ‘Ben herhalde ümit ederim ki siz cennet ehlinin üçte biri, belki de yarısı olursunuz. Kalan ikinci yarısını da onlarla paylaşır sınız. Demek ki sahabiler, cennet ehli içerisinde Muhammed ümmeti az olacak diye merak etmişlerdi. Böylece o endişe bertaraf edilmiş oldu. buna göre Muhammed (s.a.v) ümmetinin ilklerinden sabikun (önde gidenler), sonrakilerden çok olduğu gibi geçmiş ümmetlerin önde gidenleri de Hz.Muhammed’in ümmetinden sayı itibariyle fazladır. Çünkü geçmiş ümmetlere çok sayıda peygam ber gelmiştir. Bununla beraber Hz.Muhammed’in ümmeti içerisindeki öncülere uyanlar, geçmiş ümmet lerin öncü lerine uynlardan daha çok olacaktır. Çünkü onlar cennet ehlinin yarısından çoğunu teşkil edeceklerdir. Bu, ihtimal ki insan nüfusunun artması meselesi ile de alakalıdır.”(M.Hamdi Yazır:7/402) Ölen kişi; “Eğer o sağdakilerden ise, ‘Ey sağdaki Sana selam olsun!’ (Vakıa:90-91)”(H.Karaman, heyet,meal:536) “Birilerine ‘meyme netsiz’ demek ne ağır ithamdır.” (Araştırmacı S.Kurnaz)
Ashabı Meşeme (Ashabı şimal)
Cezalandırılanlar: “Ashabı meşeme’ (Defteri soldan verilenler, ya da sol yanda olanlar) cezalandırı lanlar.”(E.Siraceddin: 352) “’Soldakiler’ de, kitapları sollarından verilen ve cehenneme girecek olan inkarcı ve günahkar kimseler dir.”(H.Karaman,heyet,meal:533)
“Ashabı Meşeme: Sol tarafta, alçak yerde bulunan değersiz, yahut kendilerine ve ya kınlarına uğursuz luğu dokunan kimseler demek olur. Amma ne ashabı meşeme, ne uğursuz kimseler!. Ashabı Meşeme’ye Ashabı Şimal de denilmiştir.”(M.Hamdi Yazır:7/397-402-403)
“(Vakıa:41-73) ayetlerde soldakilerin cehennemdeki hayatı açıklanırken, inkardaki saçmalık, delilleriyle çürütülmüştür. Mesela, yaratanın, diriltmeye de gücünün yete ceği mutlaka kabul edilmesi gereken en tabii durumdur. Meniden yaratılma, ölümün takdiri, ekilenlerin bitirilmesi, yağmurun yağdırılması ilahi kudretin açık delilleridir. Ayrıca iki yeşil ağacın birbirine sürtülmesiyle hasıl olan ateş de ibret örnek lerinden biri sayılmıştır. 74. ayette ise bütün bunları yapan yaratan Yüce Rabbimizin ismini teşbih ederek saygımızı dile getirmemiz emredilmiştir.”(H.Karaman, heyet,meal:535)
“Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! Soldakiler; ne yazık o soldakilere! (Vakıa:9 ve41) İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, serin ve hoş olmayan kapkara duman dan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmış lardı. Büyük günah işlemekte direnir dururlardı. Ve diyor lardı ki: biz öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan, biz mi bir daha diriltileceğiz.? Önceki atalarımız da mı? De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiiler, Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplana cak lardır! Sonra siz ey sapıklar, yalancılar! Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içecek siniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur! Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir? Onu siz mi yaratıyor sunuz yoksa yaratan biz miyiz? Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biziz, önüne geçilebile ceklerden değiliz. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilme diğiniz bir alemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik). Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi? Şimdi bana ektiğinizi haber verin. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa, bitiren biz miyiz? Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. ‘Doğrusu borç altına girdik. Daha doğrusu, biz yoksul kaldık’ (derdiniz). Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Dile seydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? Söyleyin şimdi bana, tutuştur makta olduğunuz ateşti, Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık. Öyleyse ulu rabbinin adını tesbih et. (Vakıa:41-73)” (H.Karaman,heyet,meal:534-535) Ölen kişi; “Ama yalancı sapıklardan ise, İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır. Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir. Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an. (Vakıa: 92-96) ”(H.Karaman,heyet,meal:536)
Öncüler (Mukerrebun-Sabikun)
“Yarışıp öne geçmiş öncüler’ ‘Öncüler’ (En üst derecededirler…) ise en üst derece dedirler ve onlara Allah’ın kulları denilir… Büyük melekleri diğer meleklerden ayırmak için kullanılan Allah’a yaklaştırılmış (mukarrebun) deyimi bunlar içinde kullanılır.” (E.Siraceddin:352-353) “Cennete girecek öteki gurubun adıda ‘Öncüler’ (Sabıkun) dir. Bunlar inanç ve amelleriyle, hayır yarışında önde olanlardır. Allah’a en yakın ruhi tekamülde en ileri seviyeye ulaşan kimselerdir. Bunların en makbul zümreyi teşkil ettikleri Kur’ân’ı Kerim’de açıklanmıştır. Ayrıca İslam’a ilk girenler için de aynı terim kullanılır.”(H.Karaman,heyet,meal:533)
“Bunların hepsinin önünde olmak üzere önde olanlar da öncüdürler ileri geçmiş lerdir. Bunlar hakka kullukta iman ve itaatta hayır yarışlarında en öne geçenlerdir. Peygamberler, Sahib Yasin (Habib b.Musa en-Neccar) Firavun ailesin den ailesinden iman edenler, muhacir ve ensardan Sabikuni evvelin (ilk geçenler) ünvanına sahib sahabiler gibi. Mübteda ve haberdir. yani sabikun adını alanlar, gerçek ten sabikun vasfını kazanan ve üç sınıfın ilerisinde, kasdettikleri gayeye hepsinden önce ulaşan zatlardır. İşte onlar mukarreblerdir. Yani Allah’ın yanında yakınlığına, en yüksek mertebe ve makama erdirilmiş kimselerdir.”(M.Hamdi Yazır:7/397) “(Hayır da) önde olanlar, (ecirde de) öndedirler.(Vakıa:10) İşte bun lar, Naim cennetinde (Allah’a) en yakın olan lardır. (Vakıa:11-12)” (H.Karaman, heyet,meal:533)-(M.Hamdi Yazır:7/397-398)
“(Vakıa:10-26) ayetlerde hayır yarışında ileri giden öncülerin (sabıkun) un kavuşacağı nimetler sıra lanmıştır: Naim cennetinde Allah’a en yakın olanlardır. Onların çoğu önceki ümmetlerden, Birazı da sonrakilerdendir. Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerin de karşılıklı sohbet edecekler. Ölümsüz gençler hizmet edeceklerdir. Main çeşme sinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve bardaklarla su içecekler. Beğendiği meyveler, canlarının çektiği kuş etleri, saklı inciler gibi iri gözlü huriler, onlara verilir. Orada boş söz ve günaha sokan laf işitilmeyecek. Sadece selam verilecek.” (Vakıa:11-12-13-14-15-16-17-18-19-20-21-22-23-24-25-26)”(H.Karaman, heyet,meal:533-534)-(M.Hamdi Yazır :7/397-398) “Fakat ölen kişi (Allah’a yakın) olanlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naim cenneti vardır. (Vakıa: 88-89)” (H.Karaman, heyet,meal:536)
Ebrar (İyiler)
“İlk nazil olan sürelerden bazılarında mümin kategorisinde, ‘Öncüler’le (Sabikun) ‘Ashabı Meymene arasında yer alan ‘İyiler’ (Ebrar) diye bir sınıftan da bahsedilir. Bu üçü arasındaki ilişki Kur’ân’ın bu üç gurubun Cennet’teki durumlarıyla ilgili anlat tıklarından çıkarılabilir.
· ‘Ashabı Meymene’ye içmek için ‘Saf su’ verilirken,
· En yüce kaynaklar sadece ‘Öncüler’e verilir.
· ‘İyiler’e ise, iki farklı kaynağın karışımı verilir. ‘İyiler’e ise, onların ‘Öncüler’in ayak izlerine uyanlar olduğu belirtir bir şekilde iki farklı kaynağın karışımı verilir. (İnsan:5), Mutaffifin: 27) ”(E.Siraceddin:352-353)
“Kur’ân’a göre bir derece ile diğerleri arasındaki fark ahirette, bu dünyadakinden daha büyüktür. ‘Onlardan bir kısmını bir kısmına nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür.’ (İsra:21)” (E.Siraceddin:353) “İsra:20. ayet, gerek dünya gerekse ahiret nimetleri bakımından Allah’ın lütfunun sınırsızlığını ifade etmekte; servet, mevki, sağlık ve yaşayış güzelliği bakımından insanlar arasındaki farkların, ilahi takdirin bir gereği olduğunu, binaen aleyh, bu dünyada mutlak eşitliğin imkansızlığını ortaya koymak tadır. Bunun yanında, 21.ayetten anlı yoruz ki, ahirette de insanlar eşit durum da olmaya caklar, aksine, insanların dünyada yapmış oldukları işlere göre ahirette derece farkları daha da büyük olacaktır. Ancak 18.ayetten de anlaşılacağı üzere, para ve mevki gibi dünyevi imkanlar, Allah nezdinde mutlak bir değer ifdade etmediği için, dünya hayatını sırf bunların peşinde koşarak geçirenler, ahirette üstün derecelere ulaşmak hakkını kaybetmiş olacaklardır.”(H.Karaman,heyet,meal:283) “Peygamber de (s.a.v) şöyle demiştir: ‘Cennet ehli kendi üstlerindeki yüce yerin, şimdi en parlak gezegeni (Venüs) doğu ve batı ufkunda gördükleri yükseklik kadar yukarıda olduğunu görecekler.’ (Müslim) İnsanlar arasındaki eşitsizlikler onun öğretme şekline de yansımıştır. Öğrettiklerinin bazılarını sadece anlayabileceklerini umduğu belirli bazı kişilere hasretmiştir. Ebu Hureyre, ‘Hafızama Resulullah’tan (s.a.v) öğrendiğim iki tür bilgi biriktirdim. Bir kısmını açıkladım; eğer diğer kısmını da açıklarsam bu gırtlağı kesersiniz’ (Buhari) diyerek boğazını işaret etmiştir.” (E.Siraceddin:354)
Selam ve dua ile. …
Yorum Yazın