2020 yılını dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgın hastalığının yaşantımızda gerçekleştirdiği değişikliklerle birlikte geride bıraktık.
Sosyalleşmede frene bastığımız, yaşantımızın bir parçası haline gelen maskeye alıştığımız, en yakınlarımızla dahi fiziki mesafemizi koruduğumuz yeni yaşam tarzıyla birlikte 2021 yılına “merhaba” dedik.
Covid-19 salgın hastalığına yakalanmamak için üretilen aşılarını bir umut olarak görüp normal hayata dönüşümüzün başlangıcı olarak olarak gördük 2021 yılını.
Ancak, aşılama çalışmalarının tüm dünyada yıl boyunca süreceğini ve bu süre içerisinde tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiği yönünde de bir uyarı aldık.
Yani 2021 yılında da 2020 yılı kadar olmasa da tedbirli hayat şeklimizin devam edeceğini beyinlerimize kazıdık.
Tedbirli hayatın yanında 2021 yılında Ülkemizi bekleyen yeni bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız.
Bu tehlikenin adı: KURAKLIK
Kasım, Aralık ve ocak aylarında gördüğümüz toprağın yorganı, yeraltı su kaynaklarının besleyicisi Kar yağışı ne yazık ki kalmadı.
Yağmur desen damla düşmez oldu.
Kış ayının en sert geçmesi gereken bu günlerde güllük gülüstanlık bir hava var. Meyve ağaçları yalancı baharı yaşıyor, çiçek açtılar.
Barajlarda doluluk oranları dip seviyelere ulaştı. Ankara’nın barajlarında 5 aylık, İstanbul’un barajlarında ise 3 aylık su, ya var ya da yok. 16 milyonluk İstanbul için tehlike daha büyük.
Yağış almadan bu kışı böyle geçirirsek yaz mevsiminde bırakın musluktan su akmayı, içme suyu bulmakta sıkıntı yaşayabiliriz.
Tabi ki Devletin, yerel yöneticilerin ve her bir bireyin ciddi önlemler alması gerekiyor.
Peki ama nasıl bu hale geldik.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Asilhan şöyle açıklıyor.
"Türkiye'de hiç beklenmeyen bölgelerde kuraklık yaşanmaya başlandı. Karadeniz, Akdeniz, Marmara bölgelerinde kuraklık yaşanırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde taşkın ve sel yaşanıyor. İstanbul şiddetli kuraklığın başladığı yerlerden bir tanesi. Bunun en önemli nedeni şehirleşme, yeşil alanların azalması, toprak yüzeyin betonlaşma nedeniyle suyu toprak altına geçirmemesi ve yağışın hızla akışa geçmesi. İç Anadolu Bölgesi'ndeki toz fırtınaları da kuraklığın işareti."
İnsanlığın doğayı hor kullandığı bir dönemden geçerken, doğanın intikamının dönemi başlıyor.
Bana göre bir an önce silkelenip kendimize gelmez ve önlemler almazsak 2021 yılı ve sonra ki yıllar doğal felaketler yılı olacak. Bu felaket emin olun ki Koronavirüs salgın hastalığından daha şiddetli olacak.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın