“İlkler, gençten ve kuldan,
Mustaripten, yoksuldan.
Baba ayrı oğuldan.
Ocaklar şahid olun!” (N.Fazıl:67)
“Peygamberimiz Hz.Muhammed Aleyhisselam, (kendi zamanında) Yüce Allah’a imanve ibadet edenlerinilki idi.”(A.Köksal:1-2/211) “İlk iman eden insan Rasulullah (s.a.v) Efendimizdir.”(O.N.Topbaş:1/228) “Bu vakıa Kur’ân’-ı Kerîm de şöyle açıklanır: ‘De ki: ‘Ben, Allah’a, ihlâs edici olarak ibadet etmemle emr olundum. Bana, Müslümanların evveli olmam emir buyuruldu.’(Zümer:11-12)”(A.Köksal:1-2/211)-(O.N.Topbaş:1/229) “De ki: ‘Hiç şüphesiz, Rabbim beni dosdoğru bir yola, dimdik ayakta duran bir dine, İbrahim’in hakka yönelik tevhid dinine iletmiştir. Ben, (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim!’ (Enam:161-163)”(A.Köksal:1-2/211) “‘…. Ve ben Müslümanların ilkiyim’ (En’am:163)”(H.Karaman, Heyet,meal:149) “‘Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti…’ (Bakara:285)”(O.N.Topbaş:1/229) “De ki: Bana, hakikaten, Müslüman olanların birincisi olmaklığım emredildi!’(Enam:14)”(A.Köksal:1-2/317-318)-(Taberi:3/103)
“Tek cümleyle: ‘Sana Allah’ın Resulü olarak, getirdiğin ölçülerin hepsiyle birden, bildiğim ve bilme diğim, anladığım ve anlayamadığım her emrini hak bilerek inanıyorum. Böyle düşünen herkes, bu düşüncesini mezara kadar götüren her ferd, artık cinsi ve milleti, yaptığı ve ettiği ne olursa olsun, müslümandır. Kurtulmuştur. Bunun için de bir ‘Evet!’cik, yukarıdaki manayı içine almış olarak: ‘Allah bir ve (M………) O’nun Resulü….’ demek yeter!”(N.fazıl:157-158)
Allah Resulüne ilk inanan büyük ve temiz Hatice…:” (N.fazıl:158)
- “Ümmet kütüğünde, müminlerin ‘1’ numaralı kaydı ‘Haticetül Kübra’… İlklerin ilki…”(N.fazıl:158)
“Bir seziş, bir inanç, gök kadar derin..
İlk odur, birinci kaydı defterin;
Müslümanlıkta bir, kadınlıkta bir… ” (N.Fazıl:45)
- “İlklerin ikincisi ve erkekler arasında ilki, ‘Sıddıki Ekber’ sıfatlı Ebubekir…” (N.fazıl:159)
İlk iman eden hür erkek
Bu tek an içine giren seziş
Sıddıki Ekber
Peygamberler müstesna, en büyük insan
Cennetliklerin ilki
Mağara arkadaşı
- “Üçüncü ve çocuklar arasında birinci iman sahibi; Hazreti Ali”(N.fazıl:161)
- “Dördüncüsü ve azad edilmiş köleler arasında birinci mümin; Zeyd”(N.fazıl:162)
“Er, köle, kadın, çocuk,
Her dalda bir tomurcuk,
Teker teker birinci.” (N.Fazıl:65)
“Kurtübi tefsirinde (8.cild 235.sayfa): ‘Erkeklerden ilk müslüman olan Hz.Ebubekir, kadınlardan ilk müslüman olan Hz.Hatice, çocuklardan ilk müslüman olan Hz.Ali, mevaliden Zeyd b.Harise ve köleler den ilk müslüman olan ise Bilal’dir’ diyor.”(M.Emin Yıldırım,atlas:129) “Hepsi teker teker, kendi cinsleri ve sınıfları arasında birinci, ilklerin ilkleri: Hz.Hatice, Hz.Ebubekir, Hz.Ali, Hz. Zeyd…”(N.fazıl:162) “… her biri adeta bir sınıfın temsilcisi durumunda bulunan ilk Müslümanlar şunlar oldu: Kadınlardan, Hz.Hatice, çocuk lardan Hz.Ali, hür erkeklerden Hz.Ebubekir, azaldı kölelerden Hz.Zeyd bin Harise, kölelerden Hz. Bilali Habeşi.” (S.Suruç:1/154-155)
Hamâme Hatun: “Bilali Habeşi’nin annesi. köle idi. gizlice Müslüman oldu. Hz.Ebubekir satın alıp azad etmişti.”(A.Köksal:1-2/219–220)-(S.Suruç:1/160) Ebu Fükeyhe: “Abduddar oğullarının veya Safvan b.Ümey ye’ nin kölesi. Bilali Habeşi’nin Müslüman olduğu zamanda iman etti. Ağır işkencelere uğratılan lardandı. Hz.Ebubekir, satın alıp azad etti.”(A.Köksal: 1-2/220)-(O.N.Topbaş:1/239)
İnsan profili: “Rasul’ü Ekrem Efendimizin yüce davetine başlangıçta fakir, köle ve zayıf kimseler iman ettiler. Bununla birlikte Hz.Ebubekir gibi zenginlerden iman edenler olmuşsa da bunların sayıları pek azdı.”(O.N.Topbaş:1/294) “Davet bazı istikametlerde sert engellere çarparak mahzun mahzun geriye dönerken, bazı istikametlerde misilsiz bir tesir kemendi içinde insanları sımsıkı zaptediyor.”(N.Fazıl:169)
Saffet sınıfı: “Peygamber’e (s.a.v) tabi olanlar sürekli bir artış gösteriyordu; fakat yeni dine girenlerin hemen hemen hepsi ya köle, ya azatlı, ya da Mekke dışındaki Kureyşlilerden oluşuyordu. İslam’a girenler vadi Kureyşlilerden olsa bile, nüfuzlu bir aileden gelen, fakat kendileri nüfuzlu olmayan ve İslam’a girişleriyle ailelerinin ve akraba larının düşmanlığını üzerlerine çeken zayıf kişiler oluyordu.” (E.Siraceddin:70) “Davetin misilsiz bir tesir kemendi içinde insanları sımsıkı zapteddiği ve kabul gördüğü kesim ‘Saffet Sınıfı’. Gençler ve halk tabakasının fakir ve zayıf fertleri ise, davetin cazibesini, hemen ona kendilerini bırakıvermekle gösteriyorlar: Zira genç adamın tazeliği ve heyecan kabiliyetiyle, fakir ve zayıf insanın nefsini hor görüşü ve benliğinden uzak duruşu, kendilerinde ilahi hitabın nuruna kulak açtırıcı bir saffet ve istidat yaşatıyor. Bunlar, fakirler, mustaripler, kimsesizler, bedbahtlar, esirler ve evet, bilhassa gençler… Nuru bir anda kucaklatıcı nasibe, gurur ve sahte emniyet duygusunu tanımamış olmakla ermişlerdir bunlar… Bunlar Saffet sınıfı.” (N.Fazıl:170)
“İlkler, gençten ve kuldan,
Mustaripten, yoksuldan.” (N.Fazıl:67)
“Elbette gençlerin ve zayıfların hepsi, hemen ilahi daveti kabul etmemişti; fakat hiç olmazsa küçük yaşamları içerisinde davete kulaklarını tıkamalarına neden olacak bir kendini beğenmişlikleri yoktu. Osman’ın çölde duyduğu: ‘Ey uykudakiler uyanın’ sesi: “Suriye’den dönmekte iken duymuştu: ‘Ey uyuyanlar, uyanın, çünkü Mekke’ye Ahmed geldi!’ bu tüccar, Ümeyye kabilesinden Affan’ın oğlu Osman’dı.”(E.Siraceddin:52)-(A.Köksal:1-2/222) “Vahyin kendisiydi ve daveti kabul edenler, şimdi sanki uykudan uyanmışlar ve yeni bir yaşama girmişlerdi.” (E.Siraceddin:73)
Müteazzımlar: (*) “Davetin çarptığı ve geriye döndüğü sert engeller; Kureyş’in, Müteazzımları: sözde akıllıları, zenginleri, hatırlıları… Kendisini bir şey ve kendi aklını en doğru sananlar, benlik satanlar, büyüklük taslayan lar… Bunlar davet karşısında hissiz, alaycı ve tahrik edici.”(N.Fazıl:170) “Kureyş müteazzımlarının ruhları ise kalın örtüler altında… Müteazzımlar, yavaş yavaş fakat gittikçe genişleyen İslam dairesinin başlangıçta birdenbire düşmanı olmadılar. Zira işi hafife aldılar. İlk dönemlerde, İslami yetin, kendi kör nefislerini kırıcı bir hal almadığını gördüler. Kendilerine ani bir saldırı gelmediğine göre sadece nefislerini geriye çekmek ve kaptırmamakla kaldılar. Kureyş müteazzım larındaki ilk intiba, İslamiyetin, garip, hor, değersiz bir şey olduğundan ibaretti. Böyle olunca da Hak din başlangıçta iztihza (alay) konusu oldu. Bunlar müteazzımlar.”(N.Fazıl:170-171) “Halbuki, Kureyş müşrikleri, ilk sıralarda, Peygamberimiz’in (s.a.v) Kabe Mescidinde namaz kılmasına da karışmazlardı. Gündüzün başlarında Kâbe’ye gider, kuşluk namazı kılardı. Kureyş müşrikleri, bu namazdan da hoşnutsuzluk göstermez lerdi. Bundan sonra, Peygamberimiz Aleyhisselam namaz kılacağı zaman, Hz.Ali ile Zeyd, oturup Peygamberimiz Aleyhisselamı beklerlerdi.”(A.Köksal:1-2/211-212) “Sözde akıllıları, zenginleri, hatırlıları… Ken disini bir şey ve kendi aklını en doğru sananlar, benlik satanlar, büyüklük taslayanlar… Bunlar davet karşısında hissiz, alaycı ve tahrik edici.”(N.Fazıl:170) (*) “Müteazzım: Büyüklük taslama, benlik satma, sözde akıllı, zengin, hatırlı, kendini bir şey ve kendi aklını en doğru sayma.” (Araştırmacı S.Kurnaz)
KIRIKKALE’NİN İLKLERİ
‘Kırıkkale’m Kırıkkale’m
Kağıt yırtık Kırık kalem’ (Dilaver Cebeci-Hoyrat)
Uzun zamandır selamette kendileriyle birlikte çalıştığım ilkleri yazmak istiyordum. Yazımın başlığınıda Kırıkkale’nin İlkleri koymak istedim. Ola ki yanlış anlaşılır diye önce Peygamber Efendimiz döneminin ilklerini yani ilk Müslümanları anlatayım da onlarla karıştırılmasın ve yanlış anlaşılıpta kimsenin günahını almayalım diye düşündüm. O dönemin ilkleri yukarıda anlatıldığı gibi zor bir dönemdir. Bida yete kadar onlar biizm önderlerimiz, yol göstericilerimiz, izinde olmamız gerekenler ve ömrümüzün son demlerine kadar saygıda kusur etmeyeceğimiz rol modellerimizdir. Ayaklarının altında yol olacağımız sahabilerimizdir.
Kimdir bu Kırıkkale’nin ilkleri; Selamet’in ana kademe ilçe teşkilatı kurucularının isimlerini önce yazmaya çalışayım: Cumhur Güven, Osman Yurtoğlu, Salih Kurnaz, Ahmet Yavuz, Tayyip Güventürk, Yusuf Bozdemir, Hasan Arslan, Yaşar Arık, Remzi Evci, Hacı Veli Yıldırım, Durmuş Bozkurt, Rifat Atalay, Hayri Ateş, Çile Bahattin, Emin Yeşilyurt, Yusuf Bulut, Serlahattin ağabey, Yakasız ve Parmaksız Süleymanlar, Mehmet Türkoğlu, Avni Korkmaz, Abdurrahman Kutluca, Fehmi Karakaya, Yusuf Lüy, Fevzi Hoca, Saraylı Mustafa, Yaşar Yağlı, İsmail Kaya, Hüseyin Şahin, Abdurrahman Kurt, Zühtü Çakır, Yaşar Coşkun,
Gençlik Kolları, yankuruluşlar ve gönüldaş kuruluşlar; Salih Kurnaz, Ahmet Yavuz, Rahmetli Mustafa, Necmettin Aksu, Mehmet Güven türk, Hurşit Gündoğan, Ümit Yurtkuran, Adem Müftüoğlu, Orhan Yağlı, Murat Yılmazer, Tevfik Bostancı, Mehmet Acar, İsmail Arslan, Ahmet ve Murat Ünal kardeşler, Muammer Öcalan, Enver Kayalak, Ömer Güzey, Fikret Çıtak, Fahri Tuna, İbrahim Gerem, Salih Yağlı, Bahattin Akyön, Suat Güventürk, Davut Bozkurt, Veysel Kutluca, Eyüp Karaderili, Duran Koşar, Zahit Kılıç, Hayati Ergül, Üzeyir Eker, Osman Ayten, Abdurrahman Bulum, Durmuş Yavuz, Şuayip Gürel, Mehmet İpek, Muhibbet Uludoğan, Hamza Duygun, Hasan Şenses, Ulutel kardeşler, Necip Tosun, Sabri Acar, Necmettin Güventürk, Cahit Yeşilyurt, Çetin Gülşen, Bekir Gökmen, Hacı Lüy, Mitat Yıldırım, Zühtü Aksal,
Entellüektel boyutta; Ahmet Arıca, Beşir Atalay, Haydar Keskin, Abdullah Hayvacı, Ecz.Cemil Dilsiz, Taki Arslan, Mevlüt Ünlü, Süreyya Kahraman, Necmettin Altay, Dr.İlyas Kolukısa, Bekir Çalkan, Mehmet Tezel, Ahmet Günay, Abdullah Yağlı, Orhan Yağlı, Murat Yılmazer, Mikail Korkmaz, M.Ali Keskin, Hacı Akbudak, Yusuf Keskin, Ahmet Tezel, İdris Aydoğdu, Dr.Bülent Kutluca, Eskişehir ekolünde; Bayram Bilir, Nurettin Dülger, Fehmi Kayabaşı, Ergin Akatlı, Öğret men Bekir Hastunç ve Askerliğini Kırıkkale’de yapan Bülent Arınç başkan. Ölenlerine Allahtan rahmet kalanlarına sağlıklı uzun ömürler diliyo rum.
Kırıkkale benim ilkokuldan sonra MKE Çırakokulu ile başlayan ve otuz üç sene kaldığım ikinci memleketimdir. Aslen Kırşehir Çiçekdağlı olmama rağmen herkes beni Kırıkkaleli bilir. Kırıkkale’de ilk tanıdığım ve bana yardımcı olan Osman Yurtoğlu ağabeyi başa alıyorum. Çarıklı erkandan kültürlü ve hoşsohbet biridir. Ben o zaman bazen Yeni İstanbul, Bizim Anadolu ve M.Şefket Eygi’nin Bugün gazetelerini okuyorum. ‘Kimdir bu delikanlı’ diye düşünürken bir gün Mühimmat Fabrikasında tanıştık. Yetmişli yıllarda Selamet Partisini kurduk. Cumhur Güven İlçe Başkanı bendeniz de Gençlikkolu Başkanı oldum. Bu dostlar unutulmaz insanlardır. Sonrasında Cumhur abiyi sendikaya gönderince seksen ihtilaline kadar ben ilçe başkanlığı yaptım.
Bazı hatıralar: Selametin ilk ilçe kongresini yapacağız. Ankaradan beklediğimiz Saim Altınbaş geleme yince divanbaşkanı olarak eski teşkilatçı Millet Partisinden gelme ve teşkilatçılığıyla övünen Parmaksız Süleyman ağabeyi başkan, Abdullah Hayvacı yardımcı katipler Salih Kurnaz ve Necmettin Aksu. Gündemde olmayan şekliyle divan başkanı herkesi saygı duruşuna davet etmesin mi. Cumhur abi gündeme uymasını isteyince hassasiyetimizi anlayan başkan herkesi ayağa kaldırmıştı. Kıvrak bir zeka ile aziz şehidlerimizin ruhuna elfatiha deyince başta hükümet komseri olmak üzere herkes yarı gülümsemeli fatihayı okuyuverdi.
Bir başka hatıra: MTTB, Akıncılar, AFAB (Anadolu Fikir ve Aksiyon Birliği), İMAMHATİP Mezunları Cemiyeti, TEKBİR (Teknik Elamanlar Birliği) gibi aynı binada idik. Seksen ihtilalinden sonra arama tarama için başkanları emniyet çağırdı. MTTB için İsmail Arslan, Akıncılar için Duran Koşar olabilir tam hatırlamıyorum, AFAB Cemil Dilsiz, TEKBİR için Salih Kurnaz. (TEKBİR’in başkanı Yusuf Keskin gelemeyince Başkan yardımcısı olarak ben temsil ettim). Ve İMAMHATİP başkanı Ömer Güzey. Ben masada başkanlık koltuğunda, amir ve diğer başkanlar da masanın önünde oturuyorlar. Polislerde arama tarama yapıyorlar. Ne buldularsa torbalara doldurdular ve ağızlarını mühürlediler emniyete götürmek için. Bu arada bir polis Humeyni’nin bir poster resmini getirdi masamızın üstüne koydu. Yaklaşık 10x15 ebadında bir şey. Tabi çay içiyoruz. Ben dikatlerin dağınık zamanında posteri aldım dörde bölüp ayağımın yanındaki çöp sepetine attım. İçinizden bir kişiyi götüreceğiz dediler. Herkes kelepçe için elini uzattı. MTTB başkanını yakış deyip götürdüler Sanırım altı ay kadar yattı çıktı. Dış kapıyı mühürlediler ve yediemin olarak anahtarı bana teslim ettiler. İşyerime Mühimmat ARGE ye döndüm Müdürü aramışlar anhtar ile beraber beni istemişler. Anladım ne için çağrıldığımı. Her gidiş dönüşlerimde arkadaşlar bu son gidiş diye bana takılyorlardı. Mühürü bozdular ve içeride posteri arıyorlar. Bana güman gelen yok. İMAMHATİP başkanı bize göre genç ondan şüphelendiklerini anlayınca hemen ona haber yolladık tedbirini alması için. Dolaştılar bir şey bulamadılar tam mühür basılacağı zamasn amir durumundaki polis durun dedi ve içeri gitti. Doğru çöpsepetine ve posteri bulup bant ile yapıştırdılar. Kapıyı mühürlediler ve anahtarı bana teslim ettiler. Aradan bir süre geçti kiralar ödenmeyince zaten dernekler kapatılmıştı. Boşaltılması kararı sonrası derneklerin masa sandalye gibi mallarını yedemin olarak bana teslim ettiler. Bu kadar malzemeyi nereye koyacağım. Bir müddet Mevlüt Ünlü’nün eski evlerinde kömürlük gibi bir yeri vardı oarada kaldı, yeni bina yapılınca büro ve benzeri şey açanlar aldı götürdü. Aradan geçen birkaç yıl sonra malları istediler. Ortada mal yok. Sivil savunmanın nezaretinde yıllar sonra herkes gibi bende bir atarabası kırık dökük malzeme teslim ettim. Tutanağı yakın zamanda arşivimi temizlerken attım. Zaman zaman böyle hatıralar anlata cağım inşaallah.
Bu insanlar ve gençler Rahmetli Erbakan Hoca’nın mücadelesine arka çıkmışlardır. Orada besle diğimiz ideallerimizin tamaına yakınını gerçekleştiren ve hayata geçiren Reis’e hepinizin adına teşek kür ediyorum. Allah sizlerden ve kendilerinden razı olsun.
Selam ve dua ile. …
Yorum Yazın