İngiliz tarihçi ve eleştirmen Thomas Carlyle, Kahramanlar adlı eserinde tarihin ve insanlığın şekillenmesinde büyük rol oynayan şahsiyetlerden bahseder. Carlyle'a göre, bu kişiler sadece kendi çıkarlarını gözetmektense, başkalarının kurtuluşu, mutluluğu ve refahı için yaşayan kurucu özneler olarak tarihe yön verirler. Benzer bir şekilde, Kur'an vahyinin en dikkate değer özelliklerinden biri, zor şartlar altında yaşayan insanların inanç ve hayat algısında köklü bir değişim yaratmasıdır. İslam, o dönemde cehaletin pençesindeki bir toplumdan dünya çapında gıpta edilen şahsiyetler çıkarmıştır.
Allah'ın son elçisi Hz. Muhammed’in daveti, çölde yavaş yavaş filizlenen bir tohum gibi gözyaşlarıyla sulanmış, sınavlarla güçlenmiş, ter, dua ve çığlıklarla beslenmiştir. Bu davetin harcı, Allah yoluna adanan canlarla karılmış, zalimlerin döktüğü mümin kanlarıyla bereketlenmiştir. Titreyen yüreklerin, küçük bir kadın ve erkek topluluğunun iman dolu ısrarlı çabaları, bu hareketin temel taşlarını oluşturmuştur. İlk uyananlar, başkalarını da uyandırmış; oturanlar ayağa kalkmış, yürüyenler gece gündüz koşturmuştur. Kendilerini arındırıp öğrendikten sonra, sahip oldukları ışığı başkalarına ulaştırmak için destansı mücadeleler vermişlerdir.
İslam’ın doğduğu toplum, kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerin, yetim malını sömürenlerin, içkiyi su gibi tüketenlerin ve ahlaksızlıkta sınır tanımayanların egemen olduğu bir toplumdu. Teraziyi hileyle kullananların, mazlumların ekmeğine göz dikenlerin ve yüzlerce puta tapanların olduğu bu coğrafyada, kurtuluş müjdesi hayat bulmuştur. Ancak bu müjdenin merkezinde gençler vardır.
İşte Erkam b. Ebi’l-Erkam da bu fedakâr gençlerden biridir. İslam’ın ilk halkasını oluşturan yoksullar, köleler, itilip kakılan kadın ve erkekler gibi o da onurunu ve gerçek özgürlüğünü vahyin mesajında bulmuştur. Erkam, evini İslam’ın ilk karargâhı haline getirecek kadar cesur ve fedakâr bir delikanlıdır. Onun evi, Rasulullah’ı dinlemek için toplanan müminlerin yüzlerinde parlayan iman ışığıyla dolmuş; bu ev, kahramanların yetiştiği bir ocak olmuştur.
Erkam’ın açtığı kapı, zorluklar ve zulüm karşısında eğilmeyen bir direnişin simgesi haline gelmiş, İslam’ın ilk müminlerine hem umut hem de inanç dolu bir yolculuğun başlangıcını sunmuştur.
594 yılında doğduğu düşünülen Erkam’ın tam adı, Ebu Abdullah el-Erkam b. Ebi’l-Erkam Abdilmenaf b. Esed el-Kureşî’dir. O, İslam’ın ilk müminlerinden biridir ve Mekke’nin varlıklı ve nüfuzlu ailelerinden Benî Mahzum’a mensuptur. Erkam’ın İslamiyet’ten önceki hayatı hakkında pek fazla bilgi bulunmasa da, ailesiyle ilgili bazı önemli rivayetler mevcuttur. Babası Abdülmenaf’ın Müslüman olduğu ve Hz. Ebubekir ile aynı gün vefat ettiği belirtilmektedir. Annesi Ümeyme bint Hizyem ise Kureyş’in Benî Sehm kolundandır ve İslam’a giren ilk kadın sahabilerden biridir.
Bazı kaynaklarda, Erkam’ın genç yaşta Hılfü’l Füdul adlı adalet örgütüne katıldığı ileri sürülse de bu bilgilerin tam olarak doğrulanmadığı ifade edilmiştir. Müslüman olduğunda on yedi ya da on sekiz yaşında olduğu kabul edilir. İlk Müslümanlar arasında yer alan Erkam’ın, yedinci ya da on ikinci mümin olduğu aktarılmaktadır. Ayrıca, Hz. Ebubekir’in teşvikiyle Ebu Ubeyde bin el-Cerrah ve Osman bin Maz’un ile aynı gün Müslüman olduğu rivayet edilmektedir.
Erkam, Medine’ye hicret eden ilk müminler arasında yer almış ve burada Ebu Talha Zeyd b. Sehl el-Ensarî ile kardeşlik bağı kurulmuştur. Bu dönemde kendisine bir ev verilmiştir. Bedir, Uhud ve Hendek gibi İslam’ın kaderini belirleyen savaşlarda da yer almıştır. Bedir Gazvesi’nde Mekkelilerden elde edilen ganimetler arasında yer alan ve “merzüban” diye anılan kılıcı Hz. Peygamber’in ona verdiği rivayet edilir.
Erkam’ın, İslam’a girdiği dönemde okuma yazma bilen, iyi yetişmiş bir genç olduğu anlaşılmaktadır. Bu özellikleri sayesinde Rasulullah’ın vahiy kâtiplerinden biri olarak görev almış, İslam’ın ilk yıllarında önemli bir rol üstlenmiştir. Ayrıca zekât memuru olarak da görev yaptığı bilinmektedir. Geçimini ziraat ve ticaretle sağlamış, kimseye muhtaç olmadan dürüst ve muttaki bir hayat sürmüştür. Erkam’ın Abdullah ve Osman adında iki oğlu; Meryem, Safiyye ve Umeyye adında üç kızı olduğu rivayet edilmektedir.
İslam’ın ilk kadrosunda yer alan bu değerli sahabi, 673 ya da 675 yıllarında Medine’de vefat etmiştir. Cenaze namazını, Medine’nin o dönemdeki valisi Mervan bin Hakem kıldırmak istemişse de Erkam’ın vasiyeti üzerine Sa’d bin Ebu Vakkas bu görevi üstlenmiştir. Erkam, Baki Kabristanı’na defnedilmiştir ve hayatı boyunca İslam davası için gösterdiği fedakârlık ve bağlılıkla daima hatırlanacaktır.
Yorum Yazın