Salgın, iklim değişikliği, tedarik krizi, göç ve ülkeler arası gerilimler bugünün habercisiydi sanki…
Uyarılar birbiri ardına gelmişti
Dünyayı saracak bir ekonomik krizin uyarılarıydı bu ve 2022’ye dikkat çekiliyordu.
Enerji talebinde tarihi düşüşe neden olan Kovid-19 salgını, kapanmaların ardından tekrar açılan ekonomilerin hızla artan petrol, doğal gaz ve kömür talepleri karşısında fosil yakıt piyasalarında şiddetli dalgalanmalara yol açtı.
Günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası olan Enerjide ki fahiş artışı iliğimize kadar hissettik.
Elektrik ve doğalgaz faturaları cebimizi yaktı. Marketlere girilmez oldu. Gelir gider dengemiz bozuldu.
Hemen altını çizeyim bu anlattıklarımız sadece ülkemize özgü değil, kriz Global…
Avrupa’da doğalgaz fiyatları geçtiğimiz yıl ekim ayında nisana göre yüzde 400, buna bağlı olarak elektrik fiyatları da yüzde 200 artmış. Buna bağlı olarak da Avrupa ülkelerinde büyük bir kaos yaşanıyor.
Süper güç olarak bilinen ABD’de enflasyon oranları dudak uçuklattı. Yıllık enflasyon oranı yüzde 7’ye ulaştı. 1982 yılından bu yana ABD böyle bir enflasyon oranıyla karşı karşıya kalmamış.
Dememiz o ki sadece Türk milletinin cebi yanmadı. Dünya covid 19 salgın hastalığından kurtulmanın çaresini ararken ekonomik kriz ile de mücadeleye soyundu.
Ülkemiz bu mücadelenin neresinde?
Hükümet yeni yeni ekonomik paketler açıklıyor ve bir taraftan da yenilerini hazırlıyor. Elektrik faturalarında yeni düzenlemeler, gıda maddelerinde KDV indirimi bunların birer örneği…
Ancak asıl yapmamız gereken hepimizin de hem fikir olduğu bir nokta var. Ekonomik krizlere yakalanmamanın tek yolu dışa bağımlılığı en aza indirmektir.
Bunun tek yöntemi de yerli ve milli üretimdir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır üzerinde durduğu “yerli ve milli üretim” sözünün arkasında da işte bu yatmaktadır.
Enerjide, Sanayide, tarımda, teknolojide dışa bağımlılığı yok ettiğimiz zaman ekonominiz dünya ekonomilerinin etkisi altında kalmaz.
EKONOMİK KRİZİN SİYASİ SONUÇLARI NASIL OLUR
Ekonomik kriz her ne kadar da dünya genelinde yaşansa da vatandaşın cebi yandığı zaman oklar Hükümete çevrilir. Elektrik, doğalgaz faturalarının katlanarak vatandaşın önüne gelmesi, gıda maddelerinde ki artışlar haliyle seslerin yükselmesine neden oldu.
Muhalefet içinde ballı kaymak diyebiliriz. 20 yıllık bir iktidarın karşısında ellerine geçen pahalılık argümanını en iyi şekilde değerlendirmek isteyecektir.
Peki ama bu kriz 2023 seçimlerinde bir iktidar değişikliğine sebep olur mu? Bugün itibariyle bakıldığı zaman ciddi manada Hükümete karşı bir tepki var. Ancak sokakta konuşulan önümüzdeki ilk 6 ay içerisinde ekonomi yeniden bir toparlanma içerisine girer ve bütün kesimlerde gelir gider dengesi tekrar sağlanırsa AK Parti ile 2023 sonrası yola devam edilir.
Aksi bir gelişmede 2023 seçimlerinde AK Parti’nin işinin zor olacağı gibi muhalefetinde işinin o kadar kolay olmayacağının altını çizelim.
Muhalefet iktidara gelirse tek parti olmayacak. 6 ve fazlası bir partili bir iktidar bizi bekliyor olacak. En ufak anlaşmazlıkta zaten ekonomik krizden yorulmuş bir Türkiye’nin yeni krizleri kaldıramayacağını bilmemiz gerektiğini söylemeden edemeyeceğim.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın