Cumhurbaşkanlığı seçimini atlatan Türkiye’de; Devlet yapılanmasında ve yürütmede hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Bu değişimle beraber Suriye’de İdlib, arkasından Rahip Brunson meselesi gündemi meşgul etti. Rahip meselesiyle bağlantılı ekonomik kumpas ve hemen arkasından da Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Elçiliğinde öldürülmesi gündeme düştü. Bir yandan da af tartışmaları ve yaklaşan yerel seçimlere yönelik ittifak çabaları tüm hızıyla sürmekte...
İşte bu yoğun gündemin arasında devam 31 Mart 2019’da yapılacak Yerel Seçim aday belirleme ve kulisleri tüm hızıyla devam etmektedir. Yalnız bu süreç, bu yoğun gündemin arasında “kim vurduya” gitmemesi gereken çok önemli bir süreçtir. Ülkenin Genel Seçimleri kadar önemli bir seçimdir. Tabir yerindeyse tenceremizin kaynamasını, sokağımızın temizliğini ve düzenini, özet olarak yaşamımızın kalitesini etkileyecek bir seçim yaşayacağız.
5215 SAYILI BELEDİYE KANUNU, MADDE 3’de
a) Belediye: Beldenin ve belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,
b) Belediyenin organları: Belediye meclisini, belediye encümenini ve belediye başkanını,
c) Belde: Belediyesi bulunan yerleşim yerini,
d) Mahalle: Belediye sınırları içerisinde yer alan, ortak ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan insanların yaşadığı idarî birimi,
olarak tanımlanmıştır.
Mahalle veya Köy Muhtarları
Muhtar; mahalle ve köylerde, ihtiyaçları ve acil durumları belirleyip, fiilen yürütme işlemini icra ve kontrol eden kişidir. Muhtar;
- Seçim zamanında sandık seçim kuruluna katılır,
- Sağlık ocağının ve sağlık merkezinin kurduğu kurullara katılır,
- Emlak vergisi gibi konularda oluşturulan komisyon kurullarına katılır,
- Sandık seçim listelerini askıya çıkarır,
- Askerlik zamanı gelenlerin kimlik bilgilerini askıya asar,
- Cadde adları, sokak adları, meydan levhaları için kontroller gerçekleştirir,
- Bulaşıcı hastalık taşıdığını düşündüğü kişileri gerekli yerlere bildirir,
- Tebligatların iletilmesini sağlar,
- Seçmen kağıtlarını yerlerine ulaştırır,
- Yasalar hakkında halka bilgi verir ve güvenlik için girişimlerde bulunur.
- Kamusal Yardımlarda, ihtiyaç sahiplerinin belirlenmesi ve dağıtılmasını sağlar,
- Kişilere yeşil kart alması için yardımcı olur.
- Gönüllülük esası ile mahalledeki kişilerin ihtiyaçlarını belirler,
- Mahallesinin ya da köyünün yaşam kalitesini artırır,
- Kaymakamlık, Belediye, kamu kuruluşları ile iletişimleri sağlamak,
- Kurumlar ile iş birliği sağlamak gibi işleri yürütmekle mükelleftir.
Tabi bu yazılanlar, Belediye Başkanları ve Muhtarların Yasalar ve Yönetmeliklerle tanımlanmış görevleri. Ancak, yerel yöneticilerin aynı zamanda vizyoner bir yapıya sahip olmalarıyla birlikte insani görevleri de bulunmaktadır. Çünkü, merkezi yönetimlerde Kamu Görevlileri zorunlu haller dışında halkın arasında olamamaktadır.
Halbuki, Yerel Yöneticiler, kimiyle aynı mahalleyi, aynı köyü veya aynı sokağı paylaşıyoruz. Mahallemizin, İlçemizin, İlimizin insanı. Bu anlamda yüz yüzeyiz, iç içeyiz. Sosyal ve toplumsal yapılanmanın en somutlaştığı birimlerdir. Latince ‘de “Unus homo, nullus homo ( bir insan, hiç insan)” ifadesiyle insanın sosyal bir varlık olarak, topluluğun bir parçası olmakla kişiliğinin anlam bulacağını belirtiyor.
Ülke olarak bolca dillendirdiğimiz, “bir elin parmakları gibiyiz”, “bir kilimin desenleri gibiyiz”, “komşusu açken, tok yatan bizden değildir”, “acı günde, tatlı günde beraberiz”, “bir gözümüz ağlarken, öbür göz güler mi”, “komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “ev alma, komşu al” gibi özdeyiş haline getirdiğimiz bu söylemlerin hepsi, aynı mahalleyi, aynı ilçeyi ve aynı kenti paylaştığımız insanlarla aslında aynı kaderi paylaştığımızın göstergesidir.
İşte bu 2019/Mart Ayında yapılacak seçimlerde seçeceğimiz yerel yöneticilerin yerel ve lokal olarak bu duygulara sahip olması gerekiyor. Yani “bizim gibi yaşayan, bizim değerlerimize yabancı olmayan ve bizimle aynı duyguları paylaşan” kişiliğe sahip olmalı. Zaten günümüzde eğer koşullar yerine geldiyse en etkili ve doğru yönetim “yerinden yönetimdir”.
Tabii bu işin duygusal yanı. Ancak, Bize yöneticilik yapacak insanların klasik anlamda bizi iyi idare etmesini beklemek, gelişen ve değişen Dünya’da artık yeterli olmamaktadır. Duvarlara asılan “hedeflerimiz”, “vizyon” ve “misyon” tanımlaması değişim ve gelişim anlamına gelmemektedir. Bu kavramların içerisini gerçekte dolduracak ve onları fazlasıyla uygulayacak vizyoner başkanlara ve muhtarlara ihtiyaç vardır. Kaynakların verimli kullanmasından öte, yeni kaynaklar oluşturmak ve bilginin kuvvetinden yararlanmak gerekir. Böyle bir ‘aksiyoner liderlik’ içinse gerçekten iyi yetişmiş, eğitimli, donanımlı, deneyimli, cesur, çalışkan ve iddialı yöneticilere ihtiyaç vardır. Bu seçilen başkanların bu programları uygulayacak bilgili ve donanımlı bir ekibinin de olması gerekir.
Öyle seçildiği belediyenin mevcut makina parkı, personeli ve kaynaklarını idare etmekten öte, yeni kaynaklar üretebilecek yetenekte olması gerekir. Devraldığı belediye sınırları içerisinde önce insanın habitatına uygun “eko-kent” modeliyle kent yapılanmasına dönüştürerek yaşanabilir (yaşayan) kentler oluşturmalıdır. Bulunduğu bölgede beton yığınlarının neredeyse bulutları bile kapattığı yapılanmaların (barınakların) önüne geçerek insanların nefes alacağı yeşilin içerisinde (evler) yapılmalıdır. İnsanların “şucu, bucu” veya “şuralı, buralı” diye bölük bölük bölündüğü, ötekileştirildiği değil, kaynaştırıldığı bir liderlik olmalıdır. Gençlerin geleceğin teminatı olarak, milli duygular ve çağın gereklerine uygun bir eğitim ve yaşam modeliyle formatlanacağı sosyal donatılara öncülük yapılmalıdır. İnsanların iş ve aş sahibi olacağı, ekolojik dengeyi bozmayacak, ancak yatırımcının da karlılığını göz önünde bulundurarak yerel şartlara uygun iş ve istihdam yatırımlarını bölgelerine çekecek “yatırım cazibe merkezlerini” oluşturabilmeliler.
Tüm bu kısaca özet olarak sunduğumuz açıklamalar çerçevesinde önümüzde yapılacak yerel seçimlere gereken önemi vermek gerekiyor. Adayları bir de bu açılardan bakıp, irdelemek gerekiyor. Zira bu seçim doğrudan sokağımızın, evimizin içini ilgilendiriyor. “Aslan yattığı yerden belli olur.”
Sağ ve esen kalın.
Yorum Yazın