Güzel konuşmanın önemini gittikçe daha iyi anladığımız bir çağdayız. İş hayatında beş dakika içerisinde kendimizi anlatmamız bekleniyor; çocuğumuzun dikkat süresi kısa olduğundan kısa ve öz cümlelerle ikna etmemiz gerekiyor; hayatlarımızın yoğunluğundan arkadaşlarımızla telefon görüşmeleri bile sınırlı dakikalarda gerçekleşiyor.
Bununla birlikte tartışmadan, ters düşmeden isteklerimizi, beklentilerimizi, taleplerimizi karşımızdakine anlatabilmek bir sanat hâline geldi. Yani ilmi siyaset ustaları olmak durumundayız. İletişimin, insanın tabiatını anlayarak konuşmanın bugün dünyadaki en önemli iki yetenekten biri olduğunu kabul ederek yola çıkmak zorundayız.
“Ne dediğimiz değil nasıl söylediğimiz önemli” düsturu altın çağını yaşıyor. Bizler de dünyanın bu devinimine ne kadar ayak uydurabilirsek iletişimde o denli başarılı kabul ediliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Görsel İletişim Tasarımcısı Selen Saral’ın bir seminerine katıldım ve retorik sanatı ile tanışmış oldum. Selen Hanım konuşmasında, Aristoteles’in retorik teorisinin tarihçesine, önemine, topluluk önünde konuşmada nasıl kullanabileceğimize yani iyi bir hatip olma yöntemlerine kapsamlı bir şekilde değindi.
Konu, eğitim verdiğim ve işim gereği sık sık sunum yaptığım için dikkatimi çekti. Selen Saral, Aristoteles’in üç ciltlik Retorik kitabını da seminerde tavsiye etti.
Retorik, en genel ifadeyle güzel konuşma ve etkili yazı ve söz kullanarak ikna sanatı olarak tanımlanmaktadır. Kitabın sunuş kısmında yer alan bilgilere göre, Antik Yunan’da güzel konuşma yeteneği çok önemseniyor ve bu yüzden küçük yaşlardan itibaren gençlere güzel konuşma eğitimleri veriliyor. Kendimizi tanıtırken bile zorlandığımız, öz güven eksikliği yaşadığımız, herhangi bir konuyu yazıya ya da sözlü ifadeye başarılı bir şekilde aktarırken sıkıntı yaşadığımız konusunda hemfikir olduğumuzu sanıyorum ve günümüzde de bu eğitimlerin alınması gerekliliğini vurgulamak istiyorum.
Aristoteles’in düşünce tarihine katkısı çok yönlüdür. Dil, felsefe, sanat, fizik gibi birçok alanda hâlâ kullanılan, geçerli olan kuramları bulunmakta. Retorik kitabını okuduktan sonra bende uyandırdığı ilk izlenim de bu oldu. Aristo’dan yüzyıllar sonra yaşamış olan birçok felsefecinin kitaplarını çağrıştırdı ve Aristo’dan ne kadar etkilendiklerini bir kez daha anladım.
Hâlâ birçok alanda kullanılan teorilerinden biri olan Retorik, MÖ V. yüzyılda toplumda önem kazanmaya başlamış ve Aristoteles de çok sayıda öğrenciyi güzel konuşma, inandırma ve toplulukları etkileme konularında eğitmiştir.
Aristoteles’in retoriğe dair yazdığı en önemli eseri kabul edilen Retorik Sanatı veya Retorik’in üç cilt olarak yazarın ölümünden sonra birleştirildiğine inanılıyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları eseri, eski Yunanca aslından Ari Çokona’nın muhteşem çevirisiyle 2019 yılında yayımladı.
Platon, retoriğin çalışarak geliştirilebilecek bir deneyim olduğunu vurgularken, Aristoteles bir sanat olduğu konusunda ısrar etmiştir. Birinci kitapta Aristo, retorik sanatının ne olduğunu, yöntemlerini, birilerinin iknada neden bu kadar başarılı olduğunu teorik bir dille anlatmıştır.
Bir hatipte bulunması gereken özelliklere de değinmiştir.
“Bilimsel bilgiye sahip olmak bazı dinleyicileri ikna etmemizi kolaylaştırmaz, çünkü bilimsel söylev dinleyicilerin eğitimli olmasını gerektirir.” (S. 6)
İyi bir konuşmada olması gereken nitelikler açıklanırken dinleyicileri konuya dâhil edebilmek için örneklerden yararlanmak gerektiğini ifade eder. Burada aklıma gelen ilk şey son dönemlerin popüler ve önemli konularından biri olan hikâye anlatıcılığı (storytelling) oldu. Günlük hayatımızda ya da bir eğitimde, sunumda kullanabileceğimiz en güzel yöntemlerden biri. Çünkü Aristoteles’in özellikle üstünde durduğu konu, insanların duygularına hitap etmeden iyi bir konuşmacı olunamayacağı. Bunun için ise öncelikle duyguları tanımamız gerektiğini vurguluyor.
“Hatiplerin karakterinde güven telkin eden ve kanıtlardan bağımsız olarak inandırıcılıklarını artıran üç özellik vardır: sağduyu, ahlaklı olma ve iyi niyet.” (S. 82)
İkinci kitapta her bölümde kapsamlı bir şekilde şu duygulara değinir: öfke, kıskançlık, sakinlik, dostluk, korku, utanç, acıma. Peki iyi bir hatip bu duyguları nasıl yönetebilir? Her bir duyguyu ikna için konuşma içerisinde nasıl kullanabileceğimizi de örneklerle gösteriyor.
Aristoteles Retorik eserinde inandırmanın ancak insanların erdemlerini, duygularını, doğasını, şartlarını bilenler tarafından yapılabileceğini savunuyor.
Hepimiz birer hikâye anlatıcısıyız kuşkusuz. Bunu iyi yapabilmek için Retorik, başucunda bulundurmak gereken bir eser.
Yorum Yazın