Trabzon denilince akla ilk gelen yerlerden bir tanesi Uzungöl’dür. Uzun bir vadi içerisinde doğal göl ve etrafını sarmış yeşil örtü adeta cennetten bir köşedir. Son yıllarda yapılaşmayla doğallığının bozulduğu tartışmaları yaşansa da Uzungöl sakinlerinin yaylalarının üzerine titremeleriyle uzun bir süre daha insanları hayran bırakmaya devam edecek görünüyor.
76 YAŞINDA ÖMRÜNÜ UZUNGÖL’E ADAMIŞ
Uzungöl’de o sakinlerden birisi olan Dursun Ali İnan’a Redaktör haber dergisi olarak konuk olduk. İsmi Uzungöl ile bütünleşmiş. Sebebi ise Uzungöl içerisinde bir müze oluşturmasından kaynaklı. 76 yaşında ki Dursun Ali İnan 30 yıla yakındır boş zamanlarında dağdan topladığı ağaç köklerini işleyerek hayvan figürüne çeviriyor ve müzesinde sergiliyor. Müze üç bölümden oluşuyor.
MÜZEDE BULUNAN OBJELER TARİHE IŞIK TUTUYOR
1.bölümde Uzungöl'ün tarihi, çoğrafyası, Çaykara'da son 100 yılda yapılan göçler, işgal yılları, savaşlar, arkeolojik eserler, ağırlıklar, Uzungöl'de çocukluk, çeyiz ve düğün kültürü, mutfak kültürü, dini ve sivil mimari, marangozluk, değirmen kültürü, Uzungöl'de yaban hayatı, tarım ve hayvancılık, arıcılık, Uzungöl'de ilk turizm faliyetleri ve Dursun Ali İnan'ın hayat hikayesi anlatılıyor. Ayrıca bu bölümde dünyada ilk kez müzeye özgü yapılan android bir kemençeci heykeli bulunuyor. Bu heykel kemençe çalıp türkü söylerken gözler, ayakları, parmakları, kafası ve bütün vücudu müziğin ritmine göre hareket ediyor.
2.bölümde ise tamamen yöresel mimariye göre yapılmış, içerisinde serander, ambar, misafir odası, tandır odası, ahır ve günlük yaşam alanı bulunan kültür evi, Uzungöl'ün 100 yıl önceki yaşamını gözler önüne seriyor. Kültür evinin içinde 3 adet silikon heykel ve geçmiş teknolojiyi anlatan bir bölüm bulunuyor. Kültür evinin hemen sağ tarafında, bir adet şelale peteklik eski mimariye göre yapılmış ahşap bir köprü ve bir adet taş havuz bulunuyor.
AĞAÇ KÖKLERİNDEN YAPILAN HAYVAN FİGÜRLERİ DİKKAT ÇEKİYOR
3. bölümde ise Dursun Ali İnan'ın üzerinde 25 yıl çalışarak ortaya çıkardığı ağaç kökleri ve bölgede bulunan taşlar sergileniyor. Bu bölümde bulunan ağaç köklerinin hikayesi, 1993 yılında Uzungöl'de meydana gelen büyük bir çığ felaketinin ardından ortaya çıkan ağaç köklerinin, doğada yaşayan hayvan ve canlılara benzetmek suretiyle değerlendirme düşüncesinden ortaya çıktığını Dursun Ali İnan bizzat kendisi söylüyor.
ÇIĞ İLE BAŞLAYAN BİR MÜZE HİKAYESİ
Dursun Ali İnan’a ağaç köklerini nasıl işlemeye başladığını soruyoruz. Cevabını kendi ağzından dinleyelim “1993 yılında uzungöl çevrelerinde çığ yaşandı. Ağaçlar kökleriyle birlikte devrildi, Ormancılar ağaçları, tomrukları aldı ve kökler kaldı. Zayi olmasın onları da biz değerlendirelim dedim ve topladık. İlk etaplarda koltuk yapmakla başladık. Acemice başladığımız işi şimdi profesyonel hale getirdik. 76 yaşındayım hiç bırakmayı düşünmüyorum. Bunlarla uğraşırken aynı zamanda sporda yapıyorum. Kendime bir atölye oluşturdum. Kökler zaten bir hayvan figürüne benziyor hafif dokunuşlar yaparak ortaya gerçek bir eser çıkıyor”
4 BİN METRE KARE ÜZERİNE KURULU MÜZEDE YOK YOK
Dursun Ali İnan müzesinde gezerken figürler arasında dağ keçisi, gergedan, kaplan, aslan, ayı, kurt, ceylan, otlayan bir inek, kaplumbağ, su aygırı, fok, yunus, zürafa gibi hayvan figürleri dikkat çekiyor. Trabzon şehir merkezine 90 km uzaklıkta bulunan ve Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Uzungöl’de yer alan müze yaklaşık 4000 metrekare alan üzerine kurulmuş ziyaretçilerini bekliyor.
BU MÜZE KANLARIYLA BU TOPRAKLARI BİZLERE BIRAKANLARA KARŞI ŞÜKRAN BORCUMDUR
Yaklaşık 30 yıldır topladığı objelerin sergilenmesi için bir müze kurmanın en büyük hayali olduğunu belirten Dursun Ali İnan, "Müzemizin özellikle gelecekte Karadeniz ve Trabzon için çok önemli olacağını düşünüyorum. Nereye gidersem bir parça bulur ve alırım. Yeni arayışları çok seviyorum. Bu müze aynı zamanda kanlarıyla bu toprakları bizlere bırakanlara karşı da bir şükran borcumdur. İnancım doğrultusunda dünyaya bir eser bırakmak istedim. Gelen ve gezenler belki beni rahmetle anarlar. Benim için ölmez bir eser olduğunu da düşünüyorum. Ayrıca insanlara göz zevki vermek vücudun sadakasıdır. Bu müzeye çok inanıyorum. Gücüm yetene kadar bu müzenin gelişmesi için mücadele etmeye devam etmek istiyorum. Her dünyaya gelen bırakmalı bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser. Çalışmalarımda ruhen ve gönülden bana destek olan bütün aile fertlerime teşekkür ediyorum" dedi.
Yorum Yazın