Bu sayımızın konuğu kendi deyimiyle “Millet ile milletin meclisi arasında mekik dokuyan Milletin Vekili” Ak Parti Antalya Milletvekili Dr. Tuba Vural Çokal. Göz doktoru olan Dr. Tuba Vural Çokal ile pandemi sürecini, tarımı, turizmi, yaptığı ziyaretleri, bugünü, geleceği kısaca hayatın ta kendisini konuştuk.
ÇOK FARKLI, ALIŞILMIŞIN DIŞINDA BİR SİYASİ PROFİLİNİZ VAR. SÜREKLİ VATANDAŞLA İÇİÇESİNİZ. BU SİZİN İLETİŞİM PLANLAMANIZIN BİR PARÇASI MI?
Bu benim tamamen doğal halim. Daha önce neysem aynı davranıyorum. Hayatım boyunca alışverişlerimi semt pazarlarından, esnaftan bizzat kendim yaptım. Özellikle de kendi ürünlerini satan dedelerimiz ile ninelerimiz ile sohbet ettim. Arabamı kendim kullandım. Muayenehanemde her zaman çocukların önceliği oldu.
Şimdi de Ankara’da da Antalya’da da pazara kendim veya eşim ya da büyük oğlumla gidiyorum. Arabamı hala kendim kullanıyorum. Bulduğumuz her fırsatta milletimize gidiyor, onları dinliyorum. Onlarla sohbet ediyorum. Onların tarımdan turizme, sağlıktan alt yapıya kadar her konuda fikirlerini dinliyorum.
Bu beni hem dinlendiriyor ve daha çok çalışmam için motivasyon kaynağım oluyor hem de en doğru bilgiyi kaynağından öğreniyorum.
Millet ile iç içe olmadan, seçimden seçime giderek milletin gündemine hakim olmazsınız. Milletin gündemini bilmeden nasıl o milletin vekili olacaksınız? Benim yaptığım hakkıyla milletin vekili olmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
ZİYARETLERİNİZ SIRASINDA İLGİNÇ DİYALOGLAR YAŞIYOR MUSUNUZ?
Ben ziyaretlerimizin hiçbirini önceden planlamıyorum. Hiç kimse önceden gidip Milletvekili Dr. Tuba Vural Çokal sizi ziyaret edecek demiyor. Tarlada çalışan kadınlarımızı gördüm mü yanlarına gidiyorum. Şehirlerarasında seyahatlerimde üreticilerimizin satış yerlerinde mola veriyorum. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün beni çok etkileyen ve bana yön veren biz sözü var. Atatürk; “Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” diyor. Ben de öyle yapıyorum. Toroslar’a bakıyorum. Oradaki Yörükleri ziyaret ediyorum. Çoğu zaman da haber vermeden çat kapı gidiyorum.
Kendi arabasını kullanarak gelen, koruması ve şoförü olmayan birinin, kendisinin milletvekili olduğuna inandırması da bazen zor oluyor. Selam verip, “Ben Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal, sohbet etmeye dertleşmeye geldim” dediğimde kimi zaman şaka yaptığımı düşünenler bile oldu. Bir teyzemiz ile iki saate yakın oturduk. “Kızım demek sen şimdi milletvekilisin öyle mi?” diye sordu durdu. Birçok kişi de” Vekilim seçim mi var yoksa” diyerek siyasilerin seçimden seçime ziyaret ettiklerini söylüyor. Ben de “Ben sizin vekilinizim, sizin yanınıza gelmeyeceğim de nereye gideceğim” diyorum. Ama nereye gidersem gideyim Anadolu’nun saflığı, temizliği, misafirperverliği ile karşılanıyorum. O güler yüz, hoş sohbet hiç değişmiyor. İnsanımızın samimiyetinin benzerini hiçbir yerde bulamazsınız. Zaman nasıl geçiyor çoğu zaman anlamıyorum.
HEP TEK GÖRÜYORUZ SİZİ, DANIŞMANLARINIZ YOK MU?
Var hem de çok kalabalık bir danışman ekibim var. Resmi danışmanların yanı sıra farklı meslek gruplarından akademisyenlerden, bürokratlardan, turizmcilerden iş insanlarından oluşan danışmanlarım var. Sık sık toplantılar yapıyoruz. Tuba Vural Çokal için ne yapabiliriz yerine Türkiye için ne yapabiliriz, insanımız için, kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız için ne yapabiliriz diye projeler üretiyoruz. Medeniyetimize, kültürümüze ne gibi hizmetlerimiz olur diye konuşuyoruz. İçlerinden birinin medeniyetimiz ile ilgili çok önemli çalışmaları var. Bu çalışmaların, geçmişimizi anlamamız kadar geleceğimizi inşa etmemize de çok önemli katkılar sağlayacağını biliyorum.
Danışmanlarım, seçim bölgem Antalya’nın merkezinin, ilçelerinin gündemini, ülkemizin gündemini, dünyanın gündemini takip ediyor. Raporlar hazırlıyorlar. Turizm ile ilgili, sağlık ile ilgili, tarım ile ilgili çalışmalar yapıyorlar.
Onlar kendi işlerini yapıyorlar. Vatandaşlardan gelen talepleri kısa sürede cevaplamaları, benim yanımda olmalarından çok daha önemli bence. Hem ben tek başıma daha rahat ediyorum.
SİZ DOKTOR MİLLETVEKİLLERİMİZDEN BİRİSİNİZ. SİZE COVİD19 İLE MÜCADELEYİ, DEVAM EDEN SÜRECİ, ÜLKEMİZİN DURUMUNU SORMADAN OLMAZ. BİR DOKTOR OLARAK TÜRKİYE’NİN COVİD19 MÜCADELESİNİ DEĞERLENDİRİR MİSİNİZ?
Türkiye’nin bu süreçteki başarısını sadece bizim muhalifler görmedi. Mart ayından itibaren tüm sağlık teşkilatımız, aldıkları önlemler, verdikleri mücadeleler ile hepimizin kahramanı oldular. Dünya hastasını yatıracak yatak, solunum cihazı, sağlık çalışanlarının kullanacağı ekipmanları bulamazken ülkemizde bırakın COVİD19 hastasını, normal servislerde bile geri çevrilen tek bir hasta olmadı.
Cumhurbaşkanımızın iradesi ve devletimizin tüm birimlerinin olağanüstü gayreti ile kısa sürede hastaneler açtık, yerli solunum cihazlarını üretmeye başladık, hatta dünyaya ithal ettik. Doktorlarımız çocuklarını, ailelerini, hayatlarını bir kenara bıraktı ve aylarca gece gündüz çalıştılar ve hala çalışmaya devam ediyorlar. Filyasyon ekipleri kuruldu. Bu sayede virüsün izini sürdük. Daha fazla yayılmasını engelledik.
Tüm bu yapılanlar Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Sağlık Bakanımıza, sağlıkçılarımıza ve sağlık sistemimize olan güveni daha da arttırdı. İşte tam bu noktada siyasi kaygılar gütmeye başlayan, vatandaşlarımızın desteklerinin siyasi olarak da AK Parti’yi güçlendirmesinden korkanlar oldu. Vatandaşlarımızı ve onların sağlığını düşünmek yerine kendi siyasi kaygılarıyla hareket ettiler. Haziran ayından bugüne “hastaneler doldu, yoğun bakımlar doldu, yer yok” diye yaygara ediyorlar. Ama soruyorum size bu zamana kadar hastane kapısından dönen, Avrupa’daki gibi yaşlı diye hastaneye alınmayan oldu mu? Koridorlarda yatan bir hasta gördünüz mü? Tabii ki hayır. Kimse bunu gösteremez.
Biz birçok konuda dünyaya örnek olduk. Bunu dünyayı yakından takip eden bir doktor olarak söylüyorum. Mesela Hayat Eve Sığar uygulaması. Almanya’da bizden çok sonra başladı. Ve gazeteler “Türkiye’de kullanılan uygulama artık Almanya’da da kullanılmaya başlandı” dedi. İngiltere gazeteleri Türkiye’den gelecek malzemelerin önemini anlattı.
COVİD19 SİZCE NE ZAMAN HAYATIMIZDAN ÇIKAR?
Bu tip salgınlarda aşı çok önemli. Cumhurbaşkanımızın 50 milyon aşının vatandaşlarımıza ücretsiz uygulanacağını duyurdu. Yakında ülkemizde de aşılar başlayacak. Biz de COVİD19 sonrası süreci konuşmaya başlayacağız.
HASTANELERİ ZİYARET ETTİNİZ. SAĞLIK ÇALIŞANLARI İLE BİR ARAYA GELDİNİZ. HASTANELERDE DURUM NASIL? SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN İSTEKLERİ NELER?
Antalya’nın Gazipaşa ve Kaş ilçeleri arasında tam 640 kilometre sahil hattı bulunuyor. Antalya’nın Toroslar’ın zirvesinde ilçeleri var. Ben Antalya’da her fırsatta hastaneleri ziyaret ediyorum. Bir uçtan diğer uca giderek sağlık çalışanlarımız ile bir araya geliyorum. Öncelikli amacım Covid-19 pandemisi döneminde onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek, destek olmak, moral vermek. Sağlık çalışanlarımız, bu zorlu sürecin kahramanları... Hastanelerin, sağlık çalışanlarımızın sorunlarını dinliyorum. Durumlarını yerinde görüyorum. Toplantılar düzenleyerek vatandaşlarımıza en iyi hizmeti verebilmenin yollarını arıyoruz. Bazı sabahlar, güne onlarla başlıyor, bazı akşamlar günü onlarla sonlandırıyorum. Tarafıma ulaştırılan istekleri yerine getirebilmek için çalışıyor ve söz konusu istekleri, bu konularda oldukça hassas olan Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’ya iletiyorum.
Bakın, basit bir örnek vereyim; Demre ilçemizde yaptığımız ziyaret sırasında, hastanemizin D grubunda olması nedeni ile bazı servislerin olmadığını öğrendim. Dış İşleri Bakanımız, İl Başkanımız ve milletvekillerimiz ile bir araya geldik. Sağlık Bakanlığımız ile toplantılar yaptık. Hastanemizin kapasitesinin, imkân açısından C grubuna uygun olduğunu gördük. Bakanlığımızın hızlı onayı ile dönüşüm sağlandı. Her yıl ortalama 90 bin hastamız, bazı bölümlerin Demre Devlet Hastanesi’nde olmaması nedeniyle, çevre ilçelerdeki veya Antalya’nın merkez ilçelerindeki hastanelere gitmek zorundaydı; artık gitmelerine gerek kalmadı. Demreliler Demre’de tedavi olabilecekler.
HASTANE ZİYARETLERİNİZDEN DOLAYI ELEŞTİRENLER OLDU MU?
Olmaz mı hiç. Tabii ki oluyor. Ama bu dönemde, o hastaneye ‘TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’ üyesi bir milletvekili olarak ben gitmeyeceğim de kim gidecek? Bir hekim olarak, meslektaşlarım ile bir araya ben gelmeyeceğim de kim gelecek? Bu dönemde ben onların yanında oldum, olmaya da devam edeceğim. Ziyaretlerimi sürdüreceğim. Özellikle siyasilere bir tavsiyem var: Sağlık çalışanları üzerinden siyaset yapacaklarına, onlara telefon ile de olsa, bir selam vermelerini, hatırlarını sormalarını tavsiye ediyorum.
Çünkü, yaptıkları tutarsız eleştiriler ile, her şeyden önce, canla başla çalışan kahraman sağlıkçılarımıza haksızlık ediyorlar.
BİR DE TURİZM VAR. TURİZM’DE ZOR BİR SEZON GERİDE KALDI. SİZCE 2021 YILI NASIL GEÇECEK?
Ben turizmin başkenti olan Antalya’nın bir milletvekiliyim. Ama aynı zamanda turizmci bir aileden geliyorum. Turizmin her aşamasını bilirim. Birçok kişi turizmi sadece otelcilik sektöründen ibaretmiş gibi görür. Halbuki turizm yaklaşık 80 sektörü bünyesinde barındıran ya da bunlarla bağlantısı olan bir sektördür. Turizmden sadece otelci etkilenmiyor. Turizm esnafı dediğimiz, turizm bölgelerinde faaliyet yapan yüzbinlerce iş yerinde, yani tarımdan çiçekçisine, taksicisinden servisçisine, matbaacısından tekstilcisine kadar birçok alanı da etkiliyor. Bu nedenle turizm deyince aklımıza milyonlarca kişi gelmeli.
Covid-19 salgını en çok da turizmi etkiledi. Sadece bizim değil, tüm dünyada turizmi etkiledi. Ülkeler arasında kapılar kapatılmış, uçuşlar kaldırılmışken turizmin zarar görmemesi mümkün değil. Tüm bunlara rağmen kısa süre devam eden normalleşme sürecinde sadece Antalya 4 milyona yakın turisti ağırladı. Tabi bu bir önceki yıla göre ciddi bir kayıp.
Ama şunu bilmenizi isterim. Turizm’in içinden gelen birisi olarak söylüyorum. Bizim turizmcimiz krizlerden güçlü çıkmayı çok iyi bilir. Daha önce böyle oldu. Hep daha güçlü çıktı. Krizler sonrasında hep rekorlar geldi. Bu sefer yeni rekorlar olacak. 2021 yılı toparlanma, 2022 yılı rekorlar yılı olacak.
Bir de dünya artık Sağlık Turizm’ine dönüyor. Yani, tatil ve tedavinin bir arada olduğu bir konsept düşünün. İnsanlar, aciliyeti olmayan tedavilerini tatil dönemine alıyor. Hem tatil yapıyor hem de tedavi oluyor. Bir de tatil bölgelerinin turizm alt yapısı kadar sağlık alt yapısına da bakıyor. Güçlü sağlık sistemlerinin olduğu yerleri tercih ediyor. Bu bakımdan da ülkemiz diğer tüm devletlerin önüne geçiyor.
Ülkemiz doğası, kültürel mirası, turizm tesisleri zaten rakiplerinin önünde idi. Şimdi buna sağlıkta eklendi. Artık tüm bunları bir arada verebilecek birkaç ülkeden biriyiz. Antalya zaten, başta Akdeniz Üniversitesi Hastanesi olmak üzere, sağlıktaki başarıları ile dünyanın tanıdığı bir yer. Şimdi tesislerimizi güçlendiriyor yenilerini ekliyoruz. Ülkemizin en büyük şehir hastanelerinden biri olacak olan bin yataklı Antalya Şehir Hastanesi’nin inşaatı kısa süre sonra başlayacak. Döşemealtı ve Manavgat Devlet Hastanesi’nde de süreç hızla ilerliyor. Antalya sağlık turizminin dünyadaki başkenti olacaktır.
Tuba hanım röportaj için teşekkür ederiz. Okuyucularımıza ileteceğiniz mesajlarınız var mı?
İki mesajım olacak;
Sağlık çalışanlarımızın vatandaşlarımızdan tek bir isteği var. Herkesin sosyal mesafe, maske ve temizlik kurallarına uymasını istiyorlar. Mecbur olmadıkça kalabalık ortamlara girilmemesini istiyorlar. Kısacası, kendimizi korumamızı istiyorlar. Yani kendileri için bir şey istemiyorlar. Vatandaşlarımızın hasta olmamasını istiyorlar.
İkincisi ise;
Bu günlerin bitmesine az kaldı. Yakında normalleşen hayatımızı konuşacağız. Hayatımız güzelleşecek. Unutmayın biz bize yeteriz. Bu günleri de birlikte atlatacağız.
Okuyucularınızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yorum Yazın