Akademisyenlerin yayınladığı bildiriye tepki çığ gibi büyürken, Yerli Düşünce Derneği Ankara’da altmışa yakın sivil toplum kuruluşuyla birlikte yayınladıkları bildirgeyle terörün akademi dünyasında kirli yüzünü ve amaçlarının Türkiye’yi uluslararası arenada zayıf düşürmek olduğunu söyleyerek tepkilerini ortaya koydular.
Yerli Düşünce Derneği, bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiriye karşı sivil toplum kuruluşlarının imza verdiği “Bizi Bölemeyeceksiniz” adlı bildiriyi basın toplantısında açıkladı. Bildiriyi Kültür ve Turizm eski Bakanı Yalçın Topçu ve Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu okudu. Toplantıya Topçu ve Gündoğdu’nun yanı sıra "Bizi Bölemeyeceksiniz" bildirisine destek veren STK'lar ve gazilerde katıldı.
STK’LAR ADINA ONLARI KINIYORUM
Yerli Düşünce Derneği Onursal Başkanı Yalçın Topçu, akademisyenlerin yayınladığı bildiriyi terörün akademi dünyasındaki kirli yüzünü yansıtması açısından oldukça manidar ve ibret verici bir durum olduğunu belirterek, “Seçilmiş bir Cumhurbaşkanına siyasi, etik ve ahlak dışı hakaret etmeyi maharet sayan ama bununla birlikte bu akıl ve vicdan tutulması olarak gördüğümüz bildiriyi destekleyen ana muhalefet partisini milletimiz ve STK’lar adına kınıyorum" dedi. Topçu, “En son gündemi işgal eden azınlık, marjinal, ipi nerede olduğu belli olan bir grubun imzaladığı bildiri infiale sebep oldu. İçinde yaşadığı milletin acı ve sevinçlerine yabancı olan, bu toprağın kan bağıyla değil can bağıyla vatan edildiğinden bihaber, Malazgirt’in, Çanakkale’nin, Sakarya’nın ruhundan zerre nasip almamış, her şeyde devleti suçlama hafif meşrepliğiyle hareket eden sözde akademisyenlerin imza vererek suni gündem oluşturmaya çalıştığı malum ihanet bildirisine karşı memleket ve millet sevdalısı bazı sivil toplum kuruluşlarının duygu ve düşüncelerini kamuoyumuzla paylaşmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz” diye konuştu.
KANDİL BİR BİLDİRİ YAZSAYDI ANCAK BÖYLE BİR METİN ÇIKARDI
Topçu, şöyle devam etti: “Türkiye’yi uluslararası arenada zayıf düşürmek amacıyla yürütülen küresel bir projenin görevli veya gönüllü piyonluğunu yapan sözde akademisyenlerin imzasıyla yapılan bildiri eylemi, terörün akademi dünyamızdaki kirli yüzünü yansıtması açısından oldukça manidar ve ibret verici bir durumdur. Bölücü terör örgütüyle ilgili tek kelimelik bir eleştiri bile bulunmayan bu bildiriyi imzalayanların kime ve neye hizmet ettiği açıkça ortadadır. Kandil veya İmralı bir bildiri yazsaydı ancak böyle bir metin çıkardı diye düşünüyoruz. Türkiye ne zaman terörle etkin bir şekilde mücadele etse içeriden ve dışarıdan hemen çeşitli bariyerler çekilmeye çalışılır. Sözde insan hakları örgütleri, yaşadığı topluma yabancı gibi davranan mankurt akademisyenler ve aydın görünümlü kalemşörler aynı yerden düğmeye basılmış gibi terörle mücadeleyi akamete uğratmak için benzer gayretler sergilerler. Küresel senaryolarla kurgulanan bu ihanet sahnelerini, ısmarlama filmleri biz senelerdir izliyoruz. Artık yeter! Bu kirli oyunlara, algı operasyonlarına yenilmeyeceğiz. Şimdiye kadar en az 40 bin insanımızın canına kastetmiş, bölge insanına hayatı adeta zindan etmiş, her zaman ve her fırsatta ülke ve millet düşmanlarıyla işbirliği içinde olan bölücü terör örgütünün yaptıklarının masum gösterilip, güvenlik güçlerimizin her gün şehitler vererek sürdürdüğü insani ve gerekli operasyonların kınanmasını normal bir akıl, hiçbir vicdan ve akademik ahlak kabul etmez.”
ANA MUHALEFET PARTİSİNİ MİLLETİMİZ VE STK'LAR ADINA KINIYORUM
“Sözde akademisyenlerin, sözde aydınların imzaladıkları metin ile Türkiye’de yaşanan gerçekler hiçbir şekilde birbiriyle uyuşmuyor” diyen Topçu, “Pazar alışverişindeyken öldürülen binbaşı, uyurken evi yakılan uzman çavuş, kaçırılıp işkenceyle katledilen öğretmen, patlayan bombalarla hayata gözlerini yuman gençler ve beşikteki bine yakın bebek, binlerce şehit, yetim kalan çocuklar, kaybolan umutlar ve yarım kalan hikâyelerin baş sorumlusu olan bir terör örgütünü es geçip olayları devlete fatura etmek, ihanetten ve mankurtluktan başka bir şey değildir. Bunlar hangi Türkiye’de yaşıyor, doğrusu merak ediyoruz. Terörün yaktığı ateşten küçük bir kıvılcım bu sözde akademisyenlerin kendi ocaklarına düşmüş olsaydı acaba yine böyle düşünürler miydi? Terörle topyekûn mücadele edilmelidir. Dağdaki, köydeki, şehirdeki, Meclis’teki, kamudakileri derken kampüslerdekileri de göz ardı etmeden terörle mücadele edilmeli. Terör örgütünün sızdığı veya etkilediği çeşitli aşırı sol gruplar, stratejik ortaklıklar kurduğu taşeron paralel yapılar katil diye yaftaladıkları devletin üniversitelerinde adeta hücre tarzı örgütlenmişlerdir. Maalesef üniversitelerde sanki akademisyen değil de akrep yetiştirmişiz. Bu alçakça bildiriye destek verdiğini açıklayan ve bir grup vekiliyle bir kamu kuruluşu TRT’yi basan, bu yetmemiş gibi ülkenin bu kadar mevzusu varken kendisinin iki kat oyundan fazla oy alan ilk defa seçilmiş bir Cumhurbaşkanına siyasi, etik ve ahlak dışı hakaret etmeyi maharet sayan ama bununla birlikte bu akıl ve vicdan tutulması olarak gördüğümüz bildiriyi destekleyene ana muhalefet partisini milletimiz ve STK’lar adına kınıyorum. Seçilmişlik ne ihanet etmeye ne de hakaret etmeye cevaz verir. İhanet edenlere de bu ülkenin yargıçları gereğini yapsın, hakaret edenlere de gereğini yapsın. Neticede millet iradesi var ortada. Ama sen ülkenin yüzde 52 ile seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaret edemezsin bunu temcit pilavı gibi her sözünle, lafınla söylemezsin. Bunun siyasi etikte yeri yok, siyasi ahlakta yeri yok. Sen ana muhalefet partisisin. Bu azınlık bölücü teröre hizmet eden ve nereye bağlı olduğu malum olan bu azınlık bölücü bildiriye koştur koştur CHP gibi bir partinin, Atatürk’ün kurduğu bir partinin heyetinin bu bildiriye imza atmasını akıl tutulması olarak telakki ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
TERÖRLE MÜCADELEDEN ASLA TAVİZ VERİLMEMELİDİR
“Terörle mücadeleden asla taviz verilmemelidir” ifadesini kullanan Topçu, “Boş lakırdılara kıymet bahşedilmemelidir. Söz konusu olan Türkiye’dir. Türk milletinin güvenliği, özgürlüğü ve refahıdır. En önemlisi, kalkınan ve büyüyen bu aziz milletten ve devletten medet uman medeniyet coğrafyamızdaki milyonlarca kardeşlerimizin yeşeren umutlarını menzile ulaştırmaktır. Bu ülkede terör sona erince hayal diye görülen birçok imkânsızın mümkün olacağı bilindiği için sürekli engeller çıkarılıyor. Artık uyanma ve diriliş zamanıdır. Elbette hiçbir ana ağlamasın. Hiçbir ocağa ateş düşmesin. Bu ülke bir “ebrudur” ve bütün renkleri kutsaldır. Fakat devletin büyük riskler alarak uzattığı şefkat eline bile kurşunla cevap verenlerin ne bu toprakla ne de bu milletle bir bağı kalmamıştır. Irkçı, Marksist, bölücü, vahşi bir terör örgütüyle adı ne olursa olsun yürütülecek hiçbir süreç olmamalıdır” ifadelerini kullandı.
SAVCILARIMIZA BURADAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ
Yılanların başı ezilinceye kadar mücadelenin sürmesi gerektiğini söyleyen Topçu, şunları kaydetti: “Bölge insanı terörün cenderesinden kurtarılıncaya kadar bu haklı mücadele devam etmelidir. Bizim anayasamız ve kanunlarımız düşünce ve ifade hürriyetini garanti altına almıştır fakat terörü ve teröristi yüceltmeyi de yasaklamıştır. Söz konusu ihanet bildirisinde imzası olanlara karşı kanunlarımızın gereğinin yapılmasını talep ediyoruz. Savcılarımıza buradan suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu topraklarda nefes alıp veren herkes emin olsun ki, şanlı ecdadın yadigârı bu vatan topraklarında kim kendini nasıl ifade ediyorsa öyle kabul ederek; tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak olarak, ay yıldızlı al bayrak altında, çokluk içinde birlikte, hür ve müstakil bir şekilde sonsuza kadar kardeşçe yaşamaya devam edecek. Herkes bilsin ki milyonlarca nefes teröre karşı tek sestir.”
İHANETE SİVİL TEPKİMİZİ KOYDUK
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu bildirgede yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en önemli sorununa destek verme adına bir ihanet bildirisi yayınlanmıştı. Bunu yayınlayanlar ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniversitelerinde öğretim görevliliği yapan çok sayıda öğretim elemanlarının bildirgesini tüm kamuoyu yakından takip etti ve bu bildiri gerçekten ihanet bildirisi olarak gündeme yansıdı. Bu duygu ve düşüncelerle bizde Yerli Düşünce Derneği olarak onursal başkanı eski Kültür ve Turizm Bakanımız öncülüğünde bu bildiriye karşı bizde sivil bir tepki koyalım düşüncesiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Tabi bugün burada 60 sivil toplum örgütü başkanları yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen tepkimize ülkenin dört bir yanından arayarak bizimde ismimizi zikredin bizde bu bildirinin arkasındayız diyorlar” dedi.
İŞTE AKADEMİSYENLERİN YAYINLADIĞI O BİLDİRGE
Ülke gündemini karıştıran işte o bildirge: "Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî! Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız! Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir. Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir. Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz. Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz. Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz” denildi.
BİLDİRİYE DESTEK VEREN STK'LAR
AK Parti Ordu Milletvekili ve Yerli Düşünce Derneği Genel Başkanı Metin Gündoğdu bildiriye destek veren sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bilgi verdi. Destek veren STK’lar şöyle: "Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu, Birlik Habersen, Kars Ardahan Iğdır Dernekler Federasyonu, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği, Türk Hukuk Enstitüsü, Memur Dernekleri Federasyonu (Memur-Der), Diyanet Mensupları Derneği, Emniyet Teşkilatı Vazife Malülleri ve Şehit Aileleri Vakfı, Türkiye Gaziler Vakfı, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu, Ordu İli Kültür ve Kalkınma Vakfı, Kırşehirliler Birliği Derneği, Ankara Hukuk Fakültesi Mezunları Derneği, Tarımsal Kalkınma Vakfı, Abhazya Kültür Derneği, Yerli Düşünce Derneği, Nevşehir Dernekler Federasyonu, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Tüm Kamu Der, Uluslararası Kültür, Dil ve Edebiyat Derneği, TRT Radyo Televizyon Personeli Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı, TRT Personel Yardımlaşma Sandığı, TRT Yaygın Öğretim Kurumları Gençlik ve Spor Kulübü, Bağkur Personeli Yardımlaşma Vakfı, Tüm Diyanet-Sen, Tarım Orman Sen, Türk Dünyası Öğrenci Derneği, Kubbe Der, Ahmet Yesevi Kültür Derneği, Uluslararası Sanatçı ve Edebiyatçılar Derneği, Toplumsal Eğitim Akademisi, Sağlık Bir-Der, İş Dünyası ve Çalışanlar Dayanışma Derneği, Avrasya Kültür Araştırmaları Derneği, Bağımsız Eğitim - Sen, Cuma Ağacı Derneği, Türkiye İletişimciler Derneği, GİMAT Derneği, TRT Vakfı, Ankaralılar ve Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği, Ankara İli Beypazarı İlçesi Üreğil Köyü Yardımlaşma Derneği, Ayaşlılar Derneği, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği, Ankara Demiryolu İş Sendikası, Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi, Yozgatlılar Birlik ve Dayanışma Vakfı , Genç Memurlar, Ordu Genç Girişimciler Derneği, Ordu Genç Girişimciler Derneği, Kırımlılar Fikir ve Kültür Derneği, Ankara Ünyeliler Derneği, Kumru İlçesi ve Çevre Köyleri Dayanışma Derneği, Akbaş İlçesi ve Çevre Köyleri Dayanışma Derneği, Akkuşlular Derneği, Aybastılılar Derneği, Çorumlular Yenimahalle Derneği, Askon Ankara, Selçuklu Vakfi , Emekli Bir Sen.“
Yorum Yazın