Halim Çakır, Belediyecilikte ki başarının sırrını açıkladı...
ULUSAL HABERLERBelediye Başkanları Birliği Genel Sekreteri Halim Çakır, “Türkiye’de belediyecilik, Refah partisinden gelen bir belediyecilik zihniyeti ve bu kökenden gelen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da ortaya koyduğu belediyecilik modeliyle mümkündür. Cumhurbaşkanımız belediye başkanlarına bir model olmuştur. Bu modelde halkın gönlüne girmek, milletin hizmetkârı olmaktır. Millete tepeden bakanlar kaybetmeye mahkûmdur”
Yerel siyasetin iyiden iyiye ısındığı şu günlerde Belediye Başkanlar Birliği Genel Sekreteri Halim Çakır kapılarını Redaktör haber dergisine açtı. 2004-2009 yılları arasında Kırşehir Belediye Başkanlığı yapmış Halim Çakır ile Belediyeler ve Belediye Başkanlığı üzerine sohbet ettik. AK Parti’den Kırşehir Belediye Başkan aday adayı olduğunu belirten Halim Çakır tecrübelerini sizler için Redaktör haber dergisiyle paylaşırken belediye başkan adaylarına da önemli mesajlar gönderdi.
İşte o röportajımız;
-Belediye Başkanı nasıl olmalı?
BELEDİYE BAŞKANI BİR ŞEHRİN BELDE-İ PEDERİDİR
Bir belediye başkanı halkın içinden gelmeli, halkın sevgisini kazanmalı, halkla beraber sevinmeli, halkın üzüntüsüne ortak olmalıdır. Eskiler, belediye başkanlarına ‘Şehr-i Emin’ demişler. Yani şehrin güvenilir adamı, itimat edilen adamı, başın dara düştüğü zaman yanına gidilecek derdine derman olabilecek adam olarak nitelendirilmiştir. ‘Belde-i Peder’, yani o şehrin babası demişlerdir.
BAŞKAN OLDUKTAN SONRA ŞEHRİN ROZETİ TAKILMALIDIR
Siyaseten kendisine oy verilsin verilmesin, partiler bir araçtır. Belediye başkanı olduktan sonra mensup olduğu siyasi partinin rozeti çıkarılır ve o şehrin şehir rozeti takılır. Bir elin beş parmağı bir olmadığı gibi, bir babanın çocukları da bir değildir. Ama 5 parmağın birleştiği damar dediğimiz bir boğum vardır ki; bu boğumun içerisinde bir parmağın kesildiği zaman hepsi birden açılır. İşte şehrin belediye başkanı da vatandaşının herhangi bir acısı, herhangi bir sıkıntısı olduğu zaman baba şefkatiyle yaklaşan insan demektir.
-AK Parti’nin Belediyecilikte ki başarısını neye bağlarsınız?
CUMHURBAŞKANIMIZ BELEDİYECİLİKTE MODEL OLUŞTURDU
AK Parti’nin yıllarca iktidarda kalmasında elbette belediyelerin çok etkisi var. Bir başka deyişle; Türkiye’de iktidarın yolu belediyelerden geçiyor, bunu Türk siyasi tarihinde olumlu ve olumsuz örnekleriyle pek çok kez müşahede ettik. AK Parti Belediyeciliğinin başarılı olmasındaki en büyük etken; Sayın Cumhurbaşkanımızın belediyecilikten gelmesi ve 1194’de oluşmaya başlayan bu modelin iyi bir belediyecilik modeli oluşturmasıydı. İstanbul demek, Türkiye’nin kalbi demek. Sayın Cumhurbaşkanımızın, İstanbul’da ki belediye başkanlığı modeli Türkiye genelinde o dönem dalga dalga yayıldı ve lider kişiliği ile kurulan AK Parti’de ülkemizde iktidar oldu. Neydi bu Belediyecilik modeli; Belediye Başkanının makama yapışmadan halka inmesi, gönül adamı olması, kendisini milletine karşı bir hizmetkâr olarak kabul etmesiydi. Bende nihayetinde Belediye başkanlığını halka hizmet eden hizmetkâr olarak görüyorum. Belediye başkanı adayı olan arkadaşlar halkın gönlüne girmeli. Vatandaşa çıkıyor “ben şunu yaptım, bunu yaptım” diyor. Kabul ediyoruz da, insanların gönlüne girebildin mi? Önemli olan da budur.
-Siz nasıl bir belediye başkanlığı yaptınız?
Ben, fiilen siyasete 1991 yılında Refah Partisi’nde Milletvekilli adayı olarak başladım, Refah Partisi kökeninden gelen bir siyasetçiyim. Sayın Cumhurbaşkanımız 1994 yılında Refah Partisi’nden İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı olduğu dönemde, ben de Refah Partisi Kırşehir belediye başkan adayıydım. Bizim o dönemimizde adaylık süreci çok farklıydı; bir ideal uğruna, bir dava uğruna aday olurduk. Seçimi kazanacağımız ya da kaybedeceğimiz çok umurumuzda değildi, aslolan davamıza hizmet etmekti. Biz kazanırsak kazandık, kaybedersek yine kazandık gözüyle bakardık. Çünkü bize tevdi edilen görevi hakkıyla yaptık diyorduk. Hiç unutmuyorum; 1994 yılında belediye başkan adayı olduğumda Kırşehir’de Refah Partisi oyları toplamda sadece 800’dü. O zaman İmam hatip lisesi müdürüydüm. Bana o dönem pek çok kişi; ‘Sen deli misin, niye Refah Partisinden aday oldun’ dediler. Bende o çevrelere; ‘Biz görevimizi yapıyoruz’ dedim. O seçimde kazanamadım ama Refah Partisi olarak 4.463 oy aldık.
SİYASET DE TİCARET GİBİ SABIR İSTER
Anadolu da bir söz var; “Siyasetle, ticaret sabra dayanan bir iştir” diye. Ticarette zarar edersiniz, kar edersiniz; ama doğru bir istikamette yürürseniz Allah çalışanın emeğini boşa çıkartmaz. Siyasetin de böyle olduğunu düşünüyorum. Ben Kırşehir’den 7 defa Belediye Başkanlığına Milletvekilliğine aday adayı oldum. 2004 yılında Allah’ın izni, Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın aday göstererek takdiri ve halkımızın aday olduktan sonra oy vererek teveccühleriyle Kırşehir Belediye Başkanı oldum ve kazandık. 5 yıl boyunca Kırşehir’e hizmet etmeye çalıştık.
HALKIN GÖNLÜNE GİRERSENİZ, STABİLİZE YOL ASFALT OLUR
Belediye başkanı olduktan sonra Kırşehir’e doğalgaz geldi. Doğalgaz gelince her yer kazı oldu. Toz, toprak aldı başını gitti. Her gün itfaiye ile sulatıyorduk. Her gün esnafları gezip “hakkınızı helal edin sizi rahatsız ediyoruz” diyordum. Öyle elektrik alıyordum ki, tozu toprağı unutuyordu esnaf. Şunu söylemek istiyorum, bu milletin gönlüne girdiğiniz zaman isterseniz tozlu topraklı yollarda gezin sizde imkânsız olduğunu bilirse millet stabilize yolları asfalt olarak kabul eder.
Rahmetli babam bana; “Oğlum kendinden büyüklerle arkadaş ol, kendinden büyüklerle sohbet et onların ilminden irfanından faydalan” demişti. Atalar da öyle demiş, çok bilgili, çok kültürlü olabilirsin ama bilgi ve kültür bir gün iflas edebilir. Ama bilgi ile tecrübe bir araya gelirse dört dörtlük olur. Ben bu sözleri hep bir kenara yazmışımdır. Belediye başkanlığı dönemimde her yaştakilerle yakın bir diyaloğa girmeye çalıştım; tabiri caizse çocukla çocuk, orta yaşlıyla orta yaşlı oldum, büyükle büyük oldum.
-Tecrübeli bir siyasetçisiniz, Yerel ittifak tutar mı?
TÜRKİYE’NİN İTTİFAKA HERZAMAN İHTİYACI VAR
Birlikten, beraberlikten her zaman güç doğar. MHP ile AK Parti’nin gönül birliği yapmasında, Türkiye’nin bugün her gününden daha çok ihtiyacı var. Bu ittifakların faydasına en iyi inananlardan biri benim. 1991’de Türkiye’de yükselen bir Refah Partisi gerçeği vardı; ancak Refah Partisi 1987 yılında barajı aşamamıştı, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi de ha keza barajı 1987’de aşamamışlardı. O günün şartlarında merhum Necmettin Erbakan hocamız, merhum Alparslan Türkeş bey ve Aykut Edebali bey bir araya geldiler; 1991 yılındaki Genel Seçimleri için Refah Partisi çatısı altında üçlü bir ittifak kurdular. Bu ittifakın neticesinde Parlamentoya girdiler ve sonraki genel seçimde, Refah Partisi birinci parti oldu, seçimden takriben 7 ay sonra, 1996 yılı Haziran ayında da iktidara geldi. 1994 yılında Türkiye’de İstanbul, Konya, Van, Şanlıurfa gibi illerin Belediye Başkanlığının kazanılması Refah Partisini daha güçlü hale getirdi. Bu başarı daha sonrada Refah Partisinin ilk genel seçimde birinci parti olmasının önünü açtı.
1994 YEREL SEÇİMLERDE KIRŞEHİR HALKI İTTİFAK YAPMIŞTI
Yerel ittifakın şu aşamada hukuki bir dayanağı yok. Her parti ‘adayımızı çıkaracağız’ diyor ama Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, bu olsa olsa gönül ittifakı olur diye düşünüyorum. Bizim halkımız demokrasiye inanan bir halk, bunu pek çok defa ispatladı. Konu buraya gelmiş iken; 1994 yılında başımdan geçen bir hadiseyi anlatmak istiyorum; 1989 yılındaki Kırşehir Belediye Başkanlığını SHP kazanmıştı, Belediye Başkanımızın vefat etmesinden sonra 1990 yılında yeniden yapılan seçimde Belediye Başkanlığını yine SHP’li aday kazanmıştı. 1994 yılında Belediye Başkanlığı seçiminde Kırşehir’de ‘Sağ Parti Rüzgârı’ esti, öyle ki sağ tandanslı taban, Belediye Bakanlığını alalım da, sağdaki hangi parti kazanırsa kazansın diyordu. Seçime 10 gün kala henüz halkın çoğunluğu tam kararını vermiş değildi. Sağ partili tabanın tek verdiği karar; sağ parti olsun da, kim olursa olsun idi. Kırşehir halkı o zaman geçmiş dönemlerdeki oylara bir baktı; Refah Partisinin ve DYP’nin oyları, MHP’ye göre daha az. O zaman SHP’ye karşı MHP’nin yaklaşmasının daha yakın olduğunu söylediler ve sola kaptırmamak için sağ seçmenin önemli bir bölümü MHP’ye oy verelim dediler ve o dönem tabanda ittifak MHP’de sağlandı. Biraz önce de belirttiğim gibi, biz o dönem Refah Partisinin oyunu 5-6 kat artırmamıza rağmen halkımız böyle bir karar verdi. Bu milletin feraseti, basireti, öngörüsü açıktır, bu millet sandıkta yine uygun bulduğu aday ve parti üzerinde oylarıyla ittifak eder diye düşünüyorum.
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tuttu mu sizce?
Her sistem geldiği zaman ufak tefek eksikliği olur. Anadolu da bir söz vardır; “Bu kadar kusur, kadı kızında da olur diye. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi doğru bir sistem. Parlamento iş yapacak, kanun yapacak ama beklemeden doğru karar verebilmek için ufak tefek eksiği olsa da sistem oturacak. Bir bakıma belediyelerde de var böyle bir sistem, bu da Türkiye’de mahalli idarelerde uygulanıyor. Belediye meclisi, encümen var. Bunlar farklı seçim usulleriyle oluşan organlardır ve Belediye başkanı da bu sistemin içinde direkt halk tarafından seçilir. Bu yönleriyle zaten, mahalli idarelerde başkanlık sistemine benzer bir sistem yıllardır var.
-2019 Yerel seçimlerde Kırşehir’den tekrar aday mısınız?
KIRŞEHİR’İN HALİM HOCASI NE GÖREV VERİLİRSE HAZIRDIR
Belediye başkanlığı daha önce de belirttiğim gibi halka hizmet makamıdır. Bu hizmet imkânını Allah rızası için kullanırsanız, Belediye başkanlığı manen de ulvi bir makamdır. Kırşehir halkının isteği ve talebini görüyorum, AK Partimiz uygun görürse, Kırşehir’in Halim hocası, Halim ağabeyi olarak, hizmet etmek adına Allah rızası için seve seve bu göreve talibim. Görev verilmezse de, bunun bir nasip işi olduğunu düşünür ve nerede görev verilirse orada çalışırız. Takdir Allah’ın. Ayet-i Kerimede de belirtildiği gibi; Allah dilerse bir konuyu, insanlar ve cinler bir araya gelse kimsenin gücü yetmez.
Hakk şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler
Ârif ânı seyreyler
Görelim Mevla neyler
Neylerse güzel eyler…
İlginizi Çekebilir